Ağa bizimle eğleniy!

A -
A +
Bir partinin seçim broşürünü gördüm. Kitapçıkta adaylara dikkat etmeleri gereken hususlar sıralanıyor, onlara birtakım tüyolar veriliyordu. Satır aralarında aynen şunlar yazıyordu: * Biz dağ taş memleket dolaşırken, bu insanları hiç görmemiş, hiç tanımamış bazı ukalalar, bu köylülere "makarnacı, rüşvetçi" diye hakaret ediyordu. Çalışmaktan kafasını kaşıyacak vakit bulamayan işçilere, köylülere "göbeğini kaşıyan adam" bile dediler. Tanımamak, bilmemek, ötekileştirmek en büyük hastalık oldu. * Din sevgi demektir. Dine saygı insana saygıdır. Bir mümin günde en az yüz kez besmele çeker, yani "Bismillahirrahmanirrahim" der. Besmelenin Türkçesi "Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla" demektir. Esirgemek ve bağışlamak insanı yüceltir ve Allah’a yaklaştırır. Din de bizden bunu ister. (Oysa esirgemek kullara mahsustur. Yaradan’a esirgeme fiili atfedilemez. FS) * Üniversite mezunu, ilkokul mezununu aşağılayamaz. Ne mutlu; dağdaki çobanla, bir profesörün eşit oy hakkı var. * Sosyal medyayı haber paylaşımı ve bilgi akışı için mutlaka kullanmalıyız. Ama asla yankı odaları inşa etmek ve öfke çemberini artırmak için kullanmayınız. (Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi... Mevlâna)                 *** Bilin bakalım bu broşür hangi partinindir? A) Saadet Partisi B) AK Parti C) Büyük Birlik Partisi D) CHP E) Hiçbiri Tahmin ediyorum aklınıza ilk AK Parti gelmiştir ama değil. Doğru cevap D şıkkı… Evet evet, bu bir CHP kitapçığıydı! Şaşırdınız değil mi? Şaşırmamak elde mi?! Vatandaşla 'göbeğini kaşıyan adamlar' diye dalga geçenler bunlar, 'makarnacı, kömürcü' diye aşağılayanlar bunlar, dinle dalga geçenler bunlar, kendi milletini denize dökmekle tehdit edenler bunlar, seçim gecesi sosyal medyada 'güzellik, temizlik, ferahlık, asalet geliyor. Ayakkabı kokusu ülkeden gidiyor' diye erken naralar atanlar da bunlar... Yani, milletle dalga geçiyorlar.   Şifreyi buldular   * DİSK'in eski başkanı CHP'li Kani Beko, İzmir'de grev yapan İZBAN işçilerini ziyaret etti. Yıllar yılı 'meydanları germek, işçileri provoke etmek, grev çağrılarında bulunmak' için çalışan Beko, kendi partileri söz konusu olunca "Grev bir anlamda işsizliktir. Grevin kazananı olmaz" dedi. * Sözcü gazetesi hükûmetin yaptığı kömür yardımlarını eleştirip "Yüzde 50'nin şifresi çözüldü" diye yazıyordu. Aynı Sözcü geçen gün İzmir Büyükşehir Belediyesi için "CHP'li belediye kesenin ağzını açtı. Herkese bedava patates" şeklinde habere imza attı. Neymiş... İş kendi çıkarlarına gelince bizim 'halk'çılar; her türlü 'tezgâhı’ açabiliyorlarmış.   Kapalı komünist!   Türkiye Komünist Partisi İstanbul Güngören'de baş(ı)örtülü bir kadını aday çıkarmış. Ayşe Arman'ın dün Hürriyet'te Fatma Akın ile tam sayfa röportajı yayınlandı. Tekstil işçisi olan kadın "Karl Marx ne güzel bir noktaya değinmiş 'Din toplumun afyonudur' derken yüzde yüz haklı, sanki bugünleri görmüş. Ben kalbimle komünizmden ve sosyalizmden başka bir çıkar yol göremiyorum" diyor. Başörtüsünün öne çıkarılmasına kızdığını ifade ediyor, "Kızmak ne kelime, kuduruyorum. Bana ve kafamdaki 50 santimlik örtüye yüklenerek yine bir kadına haksızlık yapıyorlar" diye konuşuyor. Kadına Allah akıl fikir versin. Diyecek başka söz yok. Kızdığım şu: Hürriyet yazarının, dinî tercihlerinden dolayı haksızlık yapıldığını söyleyen başörtülü bir kadına mikrofon uzatması için muhatabının komünist olması gerekiyor! Geçen hafta da Yılmaz Özdil, Cumhuriyet güzellemeleri yapan Osmanlı haneden geliniyle konuşmuş. Sözcü de röportajı manşetine taşımıştı. Hülasa, bunlar için ne söylediğin değil hangi amaçla söylediğin önemli...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.