Kanal kurmamış, kanal bulmuşlar!

A -
A +
Gezi kalkışmasından önce, Halk TV'ye kardeş olarak kurulan Artı1 televizyonuyla ilgili son günlerde çok çarpıcı iddialar ortaya atıldı.
Bombanın pimini Yılmaz Özdil çekti. Kanalın şaibeli kuruluş sürecine işaret etti. Uğur Dündar'ı ima ederek kavga çıkardı. Restleşmeler, tripler, küfür derken birileri devreye girdi, ikili arayı buldu...
Sonra Can Ataklı füze attı! Ataklı "Bir kanal kurmak için CHP'den toplanan 40 milyon lira var ve bu para kayıp. Bir CHP'linin ‘Tamam, ben hallediyorum’ deyip önemli bir bölümünü yok ettiğini, gerisiyle bina yaptıklarını filan söylerler" diye ifşaatta bulundu.
Sonra itiraflar birbiri ardına patladı.
Eski Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, parayı toplayan kişinin Erdoğan Toprak olduğunu söyledi. Hatta oğlunun düğününde toplanan paraları götürüp Toprak'a saydığını açıkladı.
Sabah'a konuşan Eski Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin de Erdoğan Toprak'ın "10 belediye 300 biner dolar verirse yeterli destek sağlanmış olur" dediğini ve böylece kanalı döndürecek paranın toplanmaya başladığını ifade etti.
Anlatılanlara göre kanalın başına Uğur Dündar'ı getirmeyi düşünmüşler. İşler ters gitmiş, başka bir Dündar (Can) gelmiş.
Ne zaman olmuş bu hadise?
2013 yılında.
İktidar medyası için 'havuz medyası' yakıştırmasında bulunanlar, çoktan havuz medyasının patentini almış.
Almış ama...
Kanalın sahibi Altan Ertürk "Erdoğan Toprak’la ne alakam var benim, hiçbir para alışverişimiz olmadı" diyor.
Bir iddiaya göre SaBıKalı iş adamı kanalı fonlarken, bir kısım CHP'li de toplanan paraları fondiplemiş!
Yayınlar stajyerlerle dönerken, sonradan ortaya çıkan bir 'patron' çalışanlara kuruş para vermezken birileri kendine 'kanal' oluşturmakla meşgulmüş. Görünen o...
Geçen ay da Kemal Kılıçdaroğlu'nun avukatı Mustafa Kemal Çiçek istifa ederken "Tüm CHP'liler bilsin" diyerek ilginç şeyler anlatmıştı.
Çiçek, yerel seçimlerde candaş medyaya Tuncay Özkan'ın kontrolünde 100 milyon lira verildiğini, 10 milyon liraya anket yaptırıp 20 milyon lira diye fatura edildiğini söylemişti.
Tartışmalar sürerken HDP'yi eleştirenin kovulduğu KRT'nin 1,5 milyon dolara CHP’li belediyelerden toplanan paralarla satın alındığı gündeme gelmişti. Operasyonu da Tuncay Özkan'ın yaptığı iddia edilmişti.
Eski belediye başkanlarının Artı1 ifşaatı, KRT vakasını bir bakıma teyit ediyor.
Sizin anlayacağınız mahalle acayip karışık. İplikler pazara çıktı. Kimileri ava giderken avlandı.
Dileriz bütün rezillikler, mesleği yiyip bitiren akçeli işler ifşa olur.
 
 
Kurtar bizi Demet Akalın
 
Müzmin muhalif Ayşenur Arslan, Âdem Metan'ın YouTube kanalı için röportaj verdi.
Bilmiyordum, anne ve babası meğer MİT mensubuymuş.
Babası, kızının getirdiği Cumhuriyet'i "Ne işi var bu komünist gazetenin bu evde" diye yırtarmış.
Ayşenur Arslan'ın, İkinci Dünya Savaşı takıntısı varmış. O döneme dair ne varsa okur, izlermiş. İslâm tarihine meraklıymış.
Doktor olmak istiyormuş ama gazeteci olmuş. Üç otopsi, 11 ameliyat seyretmiş burun buruna. (Koreli cinsiyetsizlik akımı) BTS'i seviyormuş. Kibariye'ye bayılıyormuş.
Bu verilerden iyi bir karakter tahlili çıkar. Ama o, psikologların işi.
Arslan meslekte uzatmaları oynadığını ifade ediyor.
Emeklilikte Trans Sibirya Ekspresi ile Pekin'den Moskova'ya gitmeyi hayal ettiğini söylüyor.
"Demet Akalın'ın neden bu kadar meşhur olduğunu ve bu kadar çok sattığını anladığım zaman 'Hah ben erdim’ diyeceğim ve emekliliğimi isteyeceğim" diyor.
Buradan Demet Akalın'a sesleniyorum:
Neden meşhur olduğunu, neden çok sattığını anlat lütfen. Anlat da Ayşenur Arslan'ı Sibirya'ya gönderelim!
 
 
Ya tutarsa...
 
Bir gazetenin Ankara temsilcisi, bir kısım gazetecileri yemlemesiyle ün yapan SaBıKalı iş adamının yakalanmasının ardından ortaya 'bomba' bir iddia attı.
"Açıklıyorum" dedi: "Amerika Avusturya’da olduğunu da cep telefonunu da biliyor, adresi bilmiyordu. Halk TV’ye telefonla 2 kez bağlanıp uzun konuştu. FBI adresin nokta tespitini yapıp Avusturya İstihbarat’a bildirdi. Polis yakaladı."
Ama SaBıKalı 'iş' adamı avukatı aracılığıyla "Yabancı ve milyarder bir iş adamı arkadaşımın evinde kalıyordum. Otele kahve içmeye gittik. Kahve içerken yakalandım" diye açıklama yaptı.
Kimse de bu meslektaşımıza "Hani FBI telefondan yerini tespit etmişti?" diye sormadı.
Atarsın tutarsa 'iyi koku alan gazeteci' olursun, tutmazsa kulak üstüne yatarsın. Bu ülkede böyle!
 
 
Bu da bir merhale
 
Sağlık Bakanı, mayıs başında yaz döneminde 18 yaş üstünün aşılanacağını açıklamıştı. Fatih Altaylı ve Fatih Portakal ti’ye almıştı. Temmuz girmeden 18 yaşa düştü...
Fatih Altaylı, "Fahrettin Koca’dan özür diliyorum. Samimiyetle" dedi.
Fatih Portakal da "İyi ki yüzümü kızarttılar. Mutluyum, gururluyum" şeklinde mahcubiyetini dile getirdi.
"Pardon" demek bir erdem... Ama asıl erdem ön yargıya esir olup özür dileyecek bir şey yapmamak.
 
 
Şaibeli araştırma
 
Reuters Gazetecilik Enstitüsü, 2021 Dijital Haber Raporunu yayınlamış.
En güvenilir ilk beş medya organı Fox, Cumhuriyet, NTV, Sözcü, Habertürk, CNN Türk diye sıralanmış.
Reuters, araştırmayı nerede yapmış, kimlere sormuş bilemiyoruz.
Tekzip şampiyonu Cumhuriyet ve çarpıtma uzmanı Sözcü'nün güvenilir kabul edildiği bir araştırma şaibelidir diyor, başka bir şey demiyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.