Hasan Mesut Hazar

Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın ABD ziyareti, Washington'daki bazı Türkiye uzmanlarının durumunu tekrar kamuoyunun gündemine soktu. Think-Tank denilen çeşitli düşünce kuruluşlarında çalışan Türkiye uzmanlarının sayısı aslında öyle sanıldığı gibi fazla değildir. 20-30 kişiyi geçmeyen bir topluluktur sözkonusu olan..

Acı ve huzursuzluklarla dolu bir koca yılın daha sonuna geliyoruz. Ama Türkiye'yi 2006 yılında, dış politikada çok daha aktif olacağı, yeni roller üstleneceği bir dönem bekliyor.

Türkiye sadece ABD için değil, dünyanın da "gözde" ülkelerinden birisi. Çin'den Hindistan'a, Rusya'dan Körfez ülkelerine dünya devlerinin ve yabancı sermaye patronlarının, ülkemize büyük ilgi duydukları bir dönemdeyiz.

Geçtiğimiz Şubat-Ağustos döneminde Afganistan Barış Gücü ISAF komutanı olarak görev yapan Korgeneral Ethem Erdağı, ABD'de temaslarda bulunuyor. Pazartesi günü Washington Enstitüsü isimli düşünce kuruluşunda konuştu Ethem Paşa... "Afganistan'daki Türk Barışgücü-Gelecek için bir model olabilir mi:" konulu konferansta, Afganistan tecrübesini, Türkiye'nin barış gücü misyonu çerçevesinde ifa ettiği başarılı çalışmaları anlattı.

Türkiye global değişimde giderek daha etkili rol oynayan bir ülke haline geliyor. Önceki gün Washington'da yapılan çeşitli toplantılarda Türkiye'nin yükselen yıldızına ve AK Parti iktidarının ülkede hızlandırdığı demokratikleşme ve reform sürecine dikkat çekildi. Türkiye'nin örnek ve model misyonunun, Orta Doğu'dan Orta Asya'ya geniş bir bölgede ilgi ile takip edildiği vurgulandı.

Gurbette bir bayram daha. Değerli okurlarımın bayramını tebrik ederim. Bütün insanlığa ve İslam Alemi'ne ağız tadıyla, sıhhat ve afiyet içinde nice bayramlar dileriz.

İçinde bulunduğumuz hafta Washington'a tam bir Türk çıkarması oldu. Ünlü Smithsonian Müzesi'ne bağlı Arthur Sackler Galerisi'nde 29 Ekim'den itibaren gösterilecek "Osmanlı Hanedanı Elbiseleri Sergisi" galası için sponsor Koç Grubu, Türkiye'den bir medya ordusunu Washington'a getirdi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ABD'ye geliyor. Talat'ın "Cumhurbaşkanı" sıfatıyla ABD'ye resmen davet edilmesi, Washington'ın Kıbrıs konusunda attığı yeni bir ileri adım. Aynı zamanda da önemli bir jest.

Son yıllarda Türkiye'de tüketici kredileri çığ gibi büyüdü. Yüksek faizler, enflasyon ve çarpık bankacılık ortamında ülkemize giren kredi kartlarında da büyük bir patlama yaşandı. Ancak şekilciliğimiz, özüne kayıtsızlığımız, ihmalciliğimiz, eğitimsizliğimiz, bilgisizliğimiz, taklitçiliğimiz ve altyapısını kurmama, hazırlığını yapmama gibi "kötü alışkanlıklarımız" bir türlü geçmiyor. Dolayısıyla bu şekilde getirdiğimiz her yenilik gibi, Türkiye'deki kredi kartlarının da cılkı çıktı. Marketlerde nüfus kağıdını göstererek kredi kartı dahi verilir oldu. Şimdilerde ise, bu çılgınlığın ve çarpıklığın cezası acı biçimde çekiliyor. Zira kredi kartları artık büyük bir faciaya dönüşmüş durumda.

Türkiye için çok kritik olan 3 Ekim kavşağı, kazasız-belasız atlatıldı. Ülkemizin 40 küsür yıldır süren Avrupa macerasının gerçekleşmesi yönündeki en kritik nokta aşılmış oldu. Türkiye, bu kritik kavşağı emin bir şekilde geçerek, 21.yüzyılda uluslararası arenada etkili roller oynayacağının açık işaretlerini verdi.

Çok kritik bir haftaya giriyoruz. 3 Ekim tarihi, Türkiye'miz için bir kilometre taşı önemine sahip. Geleceğe daha ümidli bakmak ve ülkemizin gelişmiş ülkeler ligindeki yerini perçinlemesi bakımından, hayati önem taşıyan bir kavşaktayız.

Son çeyrek asırda Ermeniler, Türkiye'ye hep ayak bağı oldular. Önce terörle diplomatlarımızı şehid ettiler. Ardından dünya çapında kampanyalarla ülkemizi karalama kampanyalarına giriştiler.

Birleşmiş Milletler (BM) Zirvesi için 175 ülkenin hükümet ve devlet başkanları New York'ta bulunuyor. Zirvede Türkiye'yi Başbakan Erdoğan temsil ediyor. Erdoğan'a Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de eşlik ediyor. Yıllardır, BM'nin daha aktif olması için reform ve yapısal değişikliği üzerinde duruluyor. Ama bu konuda henüz uzlaşılmış değil. Gerçi, daha terörün tanımlamasında bile mutabakat sağlayamayan, uzlaşılan ve karara dönüşen hususları da yeterince uygulamaya sokamayan bir teşkilatın hemencecik yeniden yapılandırılması da pek kolay değil.

Geçtiğimiz salı ve çarşamba günlerinde Washington'da önemli bir konferans vardı. 11 Eylül terör saldırısının dördüncü yıldönümündeki konferansın konusu, "Terör, Güvenlik ve Amerika'nın Maksadı" olarak belirlenmişti. New America Foundation isimli düşünce kuruluşunun organize ettiği konferans, 1000'den fazla kişi ve 100'ün üzerinde uzmanın katılmasıyla, adeta dev bir 'dünya terör zirvesine' dönüştü.

Washington'daki 30 Ağustos kutlaması ve resepsiyonu, bu yıl da kalabalık bir katılımla gerçekleşti. Türk Silahlı Kuvvetler Ataşeliği'nin ev sahipliğinde geçtiğimiz salı akşamı verilen resepsiyona, Washington'daki yabancı askeri ve diplomatik misyon temsilcileri neredeyse eksiksiz katıldılar.

Başbakan Erdoğan Eylül ayı ortasında ABD'ye geliyor. New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Milenyum Zirvesi'ne katılacak olan Erdoğan, 2 ayrı uluslararası projede 'Global Lider' olarak görev üstlenecek.

Türkiye ile ABD, derin stratejik ilişkileri olan iki ülke. Türkiye'nin NATO'ya girmesi ile daha bir anlam kazanan ilişkiler, yarım asrı aşkın bir zamandır daha genişleyerek sürüyor.

ABD'nin dış politikalarının dünyaya anlatılabilmesi, giderek zorlaşıyor. Günümüzde Amerikalı diplomatların en çok konsantre oldukları husus, bu güçlüğü nasıl aşarıza odaklanıyor.

Gurbet zor. Çevresi, ağır şartları ve değişik kültür ortamı ile gurbettekiler sürekli mücadele veriyorlar. Esas dert ise, çocuklar büyüdükçe başlıyor.

Türk-Amerikan ilişkilerinin en önemli gündem maddesini, Kuzey Irak'taki PKK varlığının sona erdirilmesi oluşturuyor. Türkiye PKK teröründen çok çekti. Giderek iç savaşa sürüklenen Irak'ta, PKK'nın yeniden güçlenme ortamı bulmasına, Türkiye'nin hiç bir şekilde rıza göstermesi mümkün değildir.