“Erken Uyarı Sistemi” ne kadar işleyecek?

A -
A +
Çarşı pazardaki aşırı fiyat artışları son zamanlarda toplumda en fazla konuşulan bir mesele oldu… Pahalılık konusunda, üreticiden tüketiciye kadar tedarik zincirinin her noktasında, farklı itiraz ve şikâyetler var!..
 
 
“ERKEN UYARI SİSTEMİ” derken, bugüne kadar sıklıkla duyduğunuz; AWACS uçaklarıyla, hava sahasının güvenliğini sağlamaya dönük bir sistemden bahsetmiyoruz!.. Burada uçuşa geçen fiyatların dizginlenmesi için yapılacak çalışmaların bir kısmından söz ediliyor… Kısa adı GIDA KOMİTESİ, ama epeyce uzun bir ismi var; "Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasalarını İzleme ve Değerlendirme Komitesi…" İşte bu Komite’nin son toplantısında anılan yeni sistem gündeme gelmiş. Bahse konu toplantıya, Maliye ve Hazine Bakanı ile Tarım ve Orman Bakanı, Ticaret Bakanı, Merkez Bankası Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı da iştirak etmiş. Çeşitli tedbirler yanında, tarımsal ürünler ve gıda piyasalarındaki gelişmeler konusunda, vakitlice kararlar almaya fayda sağlayacak bir nevi erken uyarı sistemi oluşturmaya dönük altyapı çalışmalarına dair rapor da görüşme konusu olmuş… Bakalım bu erken uyarı sistemi tam olarak nasıl bir “sistem” olacak ve her şeyden önemlisi beklenen faydayı sağlayacak mı, kısacası etkili biçimde işleyecek mi?
Zamlar ve pahalılık her memleket gibi, bizim de daima gündemimizde olan bir konu… Bazen iyice alevlenir bazen de daha az hararetli sürer. Hatırlayınız 2019 yılında da özellikle meyve ve sebze fiyatları konusunda benzer durum yaşanmıştı. Hani şu kısa bir zaman aralığında uygulanan tanzim satışları vs. Pahalılığa, daha doğrusu aşırı ve haksız fiyat artışına karşı geliştirilmeye çalışılan tepkisel, palyatif ve geçici bir uygulama… Birkaç hafta gündemi işgal etti ve çabucak geri plana düştü. Üreticiden tüketiciye kadar, tedarik zincirinin her noktasında ve her kademesinde farklı bakış açıları, itirazlar ve yaklaşımlar var malum. Tekil çiftçiden tarım kooperatiflerine, üretici birliklerine, ziraat odalarına, toptancı esnafı ve perakendeciye kadar, zincirin her bir halkası hesabına gerçekçi fiyat ayarlamasında; makul rekabet şartlarının hüküm sürmesi ve etkili bir denetimin sağlanması hiç de kolay olmuyor… Bunun için geçici ve anlık uygulamalar yerine, planlı-programlı ve kalıcı tedbirlerin getirilmesi gerekiyor. Sadece ceza uygulamasıyla da netice almak mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün cuma namazı çıkışında soruları cevaplandırırken, haksız fiyat uygulayan esnafı bir kere daha ikaz etti ve suistimal hâlinde, bazı esnaflara ağır cezalar gelebileceğini belirtti. Geçen sene bu mealde, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu yeni bir tedbir olarak hayata geçirilmişti. Buna göre haksız fiyat artışına karşı cezalar, 10 bin 911 TL’den 100 bin 910 liraya kadar çıkarılmış durumda. Aynı şekilde stokçuluk yapanlara karşı, 54 bin 555 TL’den 545 bin 550 TL’ye kadar, oldukça yüksek meblağlar söz konusu. Peki, bu cezalar beklenen ölçüde caydırıcı oluyor mu? Şayet olsaydı, aynı sıkıntıları konuşuyor olmazdık. Sistemin baştan sona kadar kaçak vermeyecek şekilde düzgün işlemesi gerekiyor… Aksi hâlde niyeti bozuk olanların, suistimal için zemin bulmaları maalesef zor olmuyor.
Türkiye büyük bir tarım ülkesi… Yeteri kadar geniş ve verimli toprakları da var. Normal şartlarda gıda fiyatları konusunda böylesi rahatsızlıkların yaşanmaması gerekir. Pandemi gibi, küresel ekonomik kriz gibi genel mücbir sebeplerin getirdiği sonuçları elbette ona göre değerlendirmek lazım. Ama bizim öteden beri bir dengeli ve rasyonel üretim planlamasına ihtiyacımız var!
Bu konuda, geçmişte uzun yıllar devam eden eksiklik ve yanlışlıklar artık çok azaldı. Bazıları tamamen ortadan kalktı diyebiliriz. Hatırlayınız devlet tarafından alınan ihtiyaç fazlası çay, tütün gibi ürünler epeyce depolarda bekletildikten sonra bilahare imha ediliyordu!.. Bunlar günümüzde yok. Ama mesela zengin, fakir her eve; her mutfağa mutlaka girmesi ve tüketilmesi gereken, soğan ve patates konusunda her sene yaşanan problemleri çözmek gerçekten çok mu zor? Bir sene fiyatları tavan yapan diğer sene ucuzluktan dolayı tarlada kalan soğan ve patates!.. Sadece iki çarpıcı örnek. Daha başka pek çok ürünü zikredebiliriz.
Tabiatıyla bir de toplum olarak tüketim bilincimizin artması gerekiyor. Mesela her ürünü kendi mevsiminde tüketmek. Domates, biber ve patlıcanı yazın, ıspanak, karnabahar ve pırasayı kışın tüketmek gibi bir şuur! Kış ortasında eriğin tanesi bilmem kaç lira oldu gibi abuk tartışmaları varsın birileri yapsın. Ama yolu-yordamı neyse, halkın ihtiyacı olan zaruri gıda maddelerinde, insaf ölçülerini bertaraf eden fırsatçılara da fırsat verilmemeli...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.