İstediğiniz kadar endişelenebilirsiniz!..

A -
A +
Salı günkü yazımızda, Kıbrıs Meselesinde bir dönüm noktası yaşandığını ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını yazmıştık… Gelişmeler, Batı'da öyle telaşa yol açtı ki, sormayınız! Fena hâlde endişeliler!..
 
 
Avrupa Birliği endişeli, AB’yi yeni terk eden İngiltere endişeli, hâl böyle olunca ağababaları ABD geri durur mu, o da fazlasıyla endişeli… Batı hep böyle ikiyüzlülük içinde, on yıllardır endişelerini beyan ediyor. Ancak tuhaf bir durum var; 1963’ten 1974’e kadar, Rum terör örgütü EOKA, Ada'daki Türklerin kanlarını oluk oluk akıtırken, Batı mahfilinde hiç de endişelenme durumu yoktu! Ama şimdi, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; Maraş Bölgesinin yüzde 3,5 kadarının yeniden turizm işletmesine açılacağını ilan edince, malum adreslerden peş peşe endişe açıklamaları sökün etti. AB Dışilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bu kararın Maraş’ın statüsünü değiştirmeye yönelik tek taraflı ve kabul edilemez bir karar olduğunu söyledi. Borrell’i İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab takip etti. O da Maraş’ın açılmasıyla ilgili karardan derin endişe duyduklarını seslendirdi… Eh, Amerika eksik kalamazdı. ABD Dışişleri Bakanı Blinken de, daha kalabalık kelimelerle endişelerini açığa vurdu. Bahse konu kararın kışkırtıcı ve kabul edilemez olduğunu belirttikten sonra, BM Güvenlik Konseyi Platformunda, bu karara karşı güçlü bir cevap verilmesi için müttefikleriyle birlikte çalışacaklarını ekledi. Blinken ve sözcüsü, özetle Kıbrıs’ta elli küsur senedir devam eden durumun hiç değişmemesini, eski tas eski hamam devam etmesini anlatmaya çalışıyor… Kıbrıs’ta, BM’nin tavsiye ettiği iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon olarak yeniden birleşilmesi formülünü desteklediklerini tekrarlıyor. Görüldüğü üzere, yarım asrı aşkın zamandır devam eden Kıbrıs çıkmazını, hâlâ daha bir çözüm olarak öne sürüyorlar.
Velakin bütün bu gayrı samimi endişe beyanları ve her seferinde Rum kesimi adına ağırlık koymaya dönük taraflı ve kötü niyetli tavır, artık gına getirdi. Kıbrıs’ta neyin olmayacağı artık kesin olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. O da şudur; Kıbrıs’ta Türklerle Rumların tek bir devlet çatısı altında yeniden birleşmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün boyunca Kıbrıs’tan verdiği mesajları iyi okumak gerekiyor: “Bizden kimse artık geriye dönüş beklemesin. Geçersizliği kanıtlanmış modeller üzerine harcayacak bir elli yılımız daha yok…” Evet, mesaj gayet açık ve net. Kıbrıs adasında iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır. Sayın Cumhurbaşkanının konuşmalarında izah ettiği üzere, artık Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyi işin teferruat kısmıdır. Bundan sonra KIBRIS TÜRK DEVLETİ'nin tanınması için kararlı ve etkili bir politika uygulamaya koyulacaktır… Yani Kıbrıs Türk Devleti’nin güçlü bir şekilde uluslararası arenaya çıkması ve ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durması için ne gerekiyorsa o yapılacaktır. Bu konuda Batı dünyası ne derse desin, Yavru Vatan ve Ana Vatan, her zamankinden daha güçlü bir iş birliği ve dayanışma içinde hedefe yürüyecektir. Dolayısıyla, malum çevrelerden gelen tehdit yüklü endişe beyanları veya buna benzer başka atraksiyonlar, kararlılığımızı etkilemeyecektir.
Kıbrıs Meselesinde 1963’ten beri her türlü bedel ödendi… Ancak hiçbir siyasi ve ekonomik baskı, bizi hedefimizden vazgeçiremedi. Geçiremez! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjde olarak açıkladığı Kıbrıs Türk Devleti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Meclis binasının inşa projesi, bazıları tarafından hafife alınmaya çalışılıyor. Hemen belirtelim ki, bunlar yalnızca dar siyasi görüş ve tepkilerdir. Her şeyin yeri ve zamanı vardır. Önemli olan doğru zamanda doğru adımları atmaktır. Mademki Kıbrıs’ta güçlü bir Türk Devleti yükseliyor, şu hâlde bu devletin maddi ve manevi veçhesi de takviye edilecek, güçlendirilecektir. Devletin vitrininin dikkat çekici biçimde dizayn edilmesi, ekonomik hamlelerinin gecikmeden hayata geçirilmesi bir zarurettir. Hem Türkiye Cumhuriyetine hem de Kıbrıs’taki Türklere, elli küsur seneden beri uygulanan haksız ekonomik ambargolar, bugüne kadar pek çok şeyin yapılmasına ket vurdu. Ama bu ahlaksızca ambargoların artık fazla bir etkisi olmayacak…
Avrupa Birliği istediği kadar, Ada’da iki ayrı devleti kabul etmeyeceğini söylesin, Amerika istediği kadar aba altından BMGK sopasını göstermeye yeltensin… Kıbrıs Türklerinin istiklal ve istikbali konusunda atılacak adımlar, hiçbir haricî etki tarafından engellenemeyecektir. Mesele artık yalnızca zaman meselesidir. Batı mahfili istediği kadar endişelenebilir!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.