Geçtiğimiz cuma akşamı Beyaz TV’ye takıldım. Bizim gazetenin yazarı Cem Küçük olunca daha da bir dikkat kesildim. Bir ara şu Soner Yalçın üzerinde çalıştılar diyeyim. Arkadaşlar; bu zat Fenerbahçe TV’de de bulunmaz Hint kumaşı gibi sözüm ona yorumlar yapmıştı. O gün de yazdım, sen kimsin yahu diye? Bu nedenle kendinizi fazla yormayınız. Sonra bunlar kendilerini gerçek Hint kumaşı sanıyorlar. Osman Kavala mı? Bizim Dalyan’dandır... Biliriz yani... Barış Pehlivan mı? Façaya baksanıza!
Beşiktaş işi bırakmış!
Yok yok Kayseri’de öne geçtikten sonra geriye düştükleri için kullanmadım bu başlığı... Nedir o Ljajic’in hâli? Cezalı olduğu günlerde nerelerdeydi acaba? Dorukhan da herhâlde artık büyüdüm dedi. Quaresma çoktan gitmiş zaten... Güven mi? Gerçekten de kendini takımın direkt adamı sanmaya başlamış. Eh 38’lik Atiba’da da pil bitince, arka taraf ne yapsın! Şenol Hoca da belli ki, çoktan gitmiş millî takıma...
İyi ki iddaa varmış!
Bu “iddaa”yı ilk çıktığı günlerde iki defa oynamıştım. O da arkadaşların baskısıyla... Sonra sıfır... Neyse; TFF Başkanı Yıldırım Demirören, bu iddaa ile ilgili bir açık artırmayı kazanmış ve böylece de istifa etmek zorunda kalmış. Bazen benim de hoşlanmadığım şeyler işe yarıyor. Şimdilik Güreli var işin başında... Şenol Güneş’le de millî takım için anlaşılmış. Madem geriye dönecektiniz ülke futbolunu yönetenler, o zaman neden daha önce gönderdiniz? Yenilik mi? Geçiniz!
Ümraniye diye bir takım...
Ümraniye bizim Anadolu yakasının bir semtidir. Vallahi düne kadar, yani Tayyip Kardeş’imden önce gidip gelinmesi biz Kadıköylülere güç gelirdi. Neyse... Şimdi bu semtin bir futbol takımı vardır. Eski adıyla 2. Lig, şimdilerde neredeyse her yıl yeni bir isim alan yarışma ortamında Süper Lig’e gelmenin hep kıyısından dönüyorlar. Şimdilerde mi? Önce koca Fenerbahçe’yi, hem de iki maçta da yenerek, sonrasında da İstanbul saltanatına son vermiş Trabzonspor’u hiç yenilmeden kupadan dışarı attılar. Dahası mı? Bu takım kendi sahasında hiçbir maçı oynayamadı. Hep çift deplasmanlarla temizledi önünü... Bence yılın, hatta son yılların futbol olayı budur...
Yazık oldu Semih’e...
O da ne? Semih, Galatasaray savunmasının sağında Erzurum’da... On kişi çıksaydın daha iyi olurdu Terim Hoca’m! Semih’e de yazık olmadı mı? Donk kimi rahatsız ediyor ki Galatasaray’da... Yedek kulübesini eskitti be... Selçuk, Belhanda, Ndiaye... Bu, “Ey rakibim gel orta alandan beni yok et” demek değil mi? Ve buradan ilk çıkan isim de Selçuk... Anlaşılan o ki buz gibi hava Terim Hoca’yı da dondurmuş.
Ucuz FIFA kokartları!
Bizim futbolun FIFA’da 7 kokart hakkı vardır. Ama henüz bizim millî kokardı bile hak etmemişlerin göğsüne bunlardan bir tanesini koyarsanız, bu maçları katletme anlamı taşır. İşte Halil Umut Meler... Acaba VAR denen illet de kim vardı bu kokartlılardan? Yoksa sizleri birileri “Aman o yangın çıkmasın” diye itfaiye rolüne mi soktu?
Neredesiniz Semih ve Ali Beyler?
Fenerbahçe’nin Rizespor’u zorla yendiği, pardon hakem desteği ile imha ettiği müsabakadan sonra gözlerim ve kulaklarım Başkan Ali Koç’la, sağ kolu Semih Özsoy Bey’e dikkat kesildi. Acaba ne diyeceklerdi? Tek kelimeleri yok. Sonra mı? Resmî siteden yazılı açıklama... Hem de, neyse orasını bırakalım, TRT’deki programın spikerini övme... Acaba Yusuf Namoğlu ne dedi biliyor musunuz? Ben derim ki, siz futbol sevdalıları, bu haftaki Başakşehir maçına hazırlanın... Of ki of! Öncesi ve sonrası roman olacak bu maçın...
Aziz Bey ve Fatih üstatları!
Gülsek mi, ağlasak mı, yoksa uzun uzun düşünüp terk-i diyar mı etsek? Efendim; Aziz Yıldırım Bey’le hayal ürünü haberler sunan Sporx denen site, röportaj yapmış ve Fenerbahçe eski başkanının TFF başkanlığı için aday olmayacağının altını çizmiş. Aziz Bey’in sözlerine dayanarak... Tamam.. Sonra da Galatasaray’ın eski yönetici Fatih Altaylı ki, neyse oraya da dönmeyelim, tutmuş Aziz Bey’in adaylığını koymasından rahatsızlık duymayacağını açıklamış. Hani şu Ali Sami Yen’de Aziz Bey’in adamlarınca tartaklanan isim... Yaşasın be spor dünyam ve medyam!
