Voleybolculara selam ve saygı!

A -
A +

Çok yazdık, çok söyledik; futbolumuz artık bizlere izlenme, heyecanlanma keyfi vermiyor. Basketbolda da erkeklerde sadece Fenerbahçe ile Anadolu Efes, kadınlarda da tek başına Fenerbahçe kaldı. Ama voleybol öyle değil işte. Erkeğinde, kadınında ne maçlar izliyoruz. Bendeniz de bunları kaçırmamaya gayret ediyorum. Hatta öylesine ki bazen futbolla çakışsalar bile tercihim voleybol oluyor. Hele hele CEV Kupası Eczacıbaşı-Fenerbahçe kadın maçını izlediniz mi? Eh yedek-medek, ortalarda bir İstanbul şampiyonluğum vardı. Meteli, Eşrefli, Şemsettinli, Bircanlı kadromuzla... Bu arada günümüz maçlarını bizlere getiren TRT’ye de teşekkür edelim.

Falcao yine yolcu imiş…
Geçtiğimiz pazar gazeteme göz attığımda dondum kaldım. Efendim ünlü Falcao var ya, hani Galatasaray’ın transfer edebilmek için iki ay uğraştığı, hah işte o yeniden İspanya’ya tedaviye gidecekmiş. Hani gittiği yerin adresini verse de, bizim sakatlar da gidip orada bir an önce (!) iyileşseler.

Mevlüt ne işe yarar?
F.Bahçe’de Vedat ve Kruse’nin sakatlıklarının ligdeki ilk maça bile yetişememe durumu varmış. Hâl böyle olunca da en son adam olarak en güçlü aday, hatta Ersun Yanal’ın görev vermesi kesinmiş gibi görünen Moses imiş. Yahu o takımda bir zamanlar Avrupa’da bile forma giymiş Mevlüt isimli bir santrfor vardı. Acaba biz mi rüya görüyoruz?

G.Saray’ın yakasındaki illet!
Galatasaray’ın malum davası şubata ertelenmiş. Vah ki vah! Yahu bu ne iştir böyle? Mali olarak bir yönetime “Evet” diyeceksiniz ama idari olarak ona “Hayır” sesi yükselteceksiniz. Bu nasıl çelişki böyle! İdari olarak çuvallamış kişiler nasıl olmuş da mali olarak başarı elde etmişler? Hukuktan hiç anlamam. Sevmem de zaten... Ama mali yönden ibra edilmiş bu yönetimin sırtındaki bu idari ihanetin kaldırılması gerekir.

Lucescu ve Şenol’un eseri!
Millî Takım 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkını baraj-maraj oynamadan kazandı. Helal olsun! Burada Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim. Önce yepyeni bir kadro ile işe başlayan Lucescu, sonra da sanki onun izinden birkaç yeni ile giden Şenol Hoca’m...  Yahu bu ülkede Lucescu’ya etmedik laf bırakmayan ünlü (!) yorumcular siz galiba Galatasaray’ın toplama takımını, sonra da da tepeden tırnağa değişen Beşiktaş takımını hem de 100. kuruluş yılında şampiyon yapanın kim olduğunu unuttunuz. Ya kasaba takımı Shakhtar Donetsk? Aman Şenol Hoca’m; finallere giderken kravatına, ceketine, pantolonuna, saçına falan dikkat et! Gittiğin yerde kaybolma tehlikesi geçirmemek için de Fatih ve Mustafa Hocaları da yanına al!

Obradovic ne dedi ki!
Ülkemizdeki yabancı teknik adamlar içinde uluslararası üne sahip isim tabii ki Fenerbahçe Erkek Basketbol takımı hocası Obradovic’tir. İşte bu hoca CSKA maçının bir molasında takıma önce topluca, sonra da iki oyuncuya sitemde (!) bulundu. Şimdi siz sitem dediğim için şaşırmışsınızdır. Neden ki? Bizim futbolda maçın hakemine, rakibe aynı sözleri söyleyenlere ne yapıldı ki bugüne kadar?  Hatta bazıları bu sözlerin İngiltere’de sıradan hatır sorma olduğunu bile söylediler. Eh böyle başa böyle tıraş!

Ne yaptın TRT?
Bazı naklen yayınlar için TRT’ye ne kadar teşekkür ettiğim bilinir. Bu sebeple şimdi yazacaklarım sakın ola ki yanlış yorumlanmasın. Efendim; günlerden cuma, yani İzlanda maçının ertesi sabahı. TRT ekranında sunucu Serkan Yetkin ve yorumcu Cem Dizdar... Saatler 11.15’i gösteriyor neredeyse... Ve bir alt yazı; Ay-yıldızlı takımımız İzlanda ile 1-1 berabere kalarak vizeyi aldı. Tabii ki koltuktan düşmüşüm. Ne yaptın Kemal dedim... Bu maçın tenkit yazısını yazdın gazetene... Ama orada bir golden bile söz etmedin. Acaba sen başka bir maç mı izledin? Aç hemen telefonu maçın yayıncı kuruluşu (!) TRT’yi, o golleri kimlerin attığını niçin alt yazıda belirtmediklerini sor.  Ya işte böyle dostlar! Acaba bu skandalın farkındalar mı?

Medeni kadınlar!
Bir kendini bilmez sözüm ona kadın, Karaköy’de başörtülü kızlarımıza yumruk salladı, ağza alınmayacak küfürler savurdu. Sonuç; gözaltı ve sonra tutuklama... Ertesi gün bu defa başka bir semtte bir başka kendini bilmez sözüm ona süper demokrat, tuttu bir başka başörtülüye saldırdı. Mâni olmaya çalışan erkeğe bile yumruk salladı. “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”, bu söze bayılırım. Bendeniz medeni değilim. Böyle bir olaya tanık olmak istemem. Zaten bu tacizcilerin bir yürüyüşüne tanık olmuştum aylar önce Kadıköy’de... Vallahi de billahi de aralarında tek bir cazip, ilgi çekecek kadın yoktu. Acaba diyorum, psikolojik çöküntü yansıması mı?

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.