Neden hazırlık maçı yapılır?

A -
A +

Millî takım önündeki resmî turnuva için kampa girdi. Bu süreçte de hazırlık maçları oynadı, oynayacak... Peki, hazırlık maçı nedir? Kadronun hangi oyun düzeni ile kimlerle yürütüleceğini görebilme, deneyebilme ortamıdır. Biz önce 3-5-2 sonra dörtlü savunmaya dönerek oynadık. Oyuncu değişiklikleri de çokça idi. Devamla sormak isterim; resmî oyunlara hangi oyun düzeni ve o düzenin hangi esas oyuncularıyla çıkacağız. Ne yazık ki, bazı, hem de yılların yorumcuları bu yukarıda sözünü ettiğim yanlışı övüp durdular... Son Gine maç mı? Orada da aklımızda tutabileceğimiz bir kadro oluşmadı. En acısı ne mi? Bu 30 kişiden 4'ü kadrodan gitti... Yazık değil mi? O zaman neden direkt 26 ile yola çıkmadınız?

Anadolu Efes'le gurur duyuyoruz
Önce Real Madrid, sonra CSKA ve en sonunda normal ligi birinci bitiren Barcelona... Hem de final oyununda bir ara 10 sayı geriye düşülerek... Bu defa Larkin de, Micic de içeri dalarak çökerttiler rakiplerini... Ergin Hoca’yı, oyuncularını, kim varsa onların yanında ve de başta Tuncay Özilhan dostumu yürekten kutlarım...

Gerçekten de Sultanlar!
Kadın Voleybol Millî Takımı’mız önüne geleni devirdi. Guidetti zafere doymuyor anlaşılan... Yendiklerimiz de öyle sıradan ülkeden değiller. Hele hele şu kırmızı saçlı sultan! Yani Ebrar... Kaptan Eda, Naz, Cansu, Simge, Şeyma, Meryem, Hande, Meliha, Zehra, Aslı, Fatma ve de diğer görevliler... Türk sporu böylesine bir takıma sahip olduğu için gurur duymalıdır.

Aaaa Emre gitti!
Spor ekranlarının ünlü (!) yorumcuları, gazete sütunlarının kalemleri, yani bu işle ilgili kim varsa Emre Belözoğlu'nun devam edeceğinin üzerine basa basa konuştular. Sonra mı? Bir de baktık ki Ali Koç Bey, Emre'yle yolları ayırmış. Sizce? Acaba gerçekten teknik bir uygulama mı, yoksa üç yıldır olduğu gibi spor medyasına kravat takma mı? Yani mi? İki-üç hafta sonra bir bakarsınız Emre yeniden göreve gelmiştir... Neden ve nasıl mı? Eh bu Fenerbahçe yönetimi, ne yazık ki, büyük işler (!) yapan bir ekiptir! Baksanıza kadın futbol takımı kurma gündemde... En büyük eksik de buydu zaten! Basın toplantısının gerisi mi? Zevkli tıraş!

Aklıma Ferdi geliverdi
Bizim A Spor'da programda idim. Fenerbahçe'yi konuşuyorduk. Birden aklıma Ferdi denen genç oyuncu geldi. Fenerbahçe için transferde bir kere daha 6-7 isimden söz ediliyordu. "Yahu" dedim, "Siz önce elinizdekileri bir deneyiniz. En çarpıcı olarak da 20 yaşında elinizde Ferdi denen Hollanda Ümit Millî Takımı oyuncusu var. Şu genci bir 10-15 maç arka arkaya ilk on birde oynatın bakalım..." Yalan mı? Bu Ferdi sizce kabiliyetsiz mi? Oyuna bitime 5 dakika kala girdi de kenarda yattı mı? Ama nerede o ufuk bugünkü yönetim ve yandaşlarında?

Alpaslan ve Aytaç'la doğru yol
Gerek spor ekranları, gerekse de gazetelerin spor sayfaları Galatasaray'ın çok erken Göztepeli Alpaslan ve Kasımpaşalı Aytaç'la anlaşıldığını duyurdular, yazdılar. Ne bu oyuncuların kulüplerinden, ne de Galatasaray tarafından bir yalanlama gelmedi. Yani haberlerin doğruluk oranı çok yüksek gibi... Peki bu oyuncuların transferi doğru mu? Hem de nasıl! Stopere iyi bir alternatif, orta alana hem savunma görevinde destek, hem de hücuma katkı birleşimidir bu... Hem de yabancı gibi bu çocuklar yatağa girerken avro-dolar rüyası yerine ertesi günkü maçın heyecanı ile zor uyurlar... Büyük ihtimalle de bu iş Fatih Terim Hoca’nındır.

Beşiktaş dört köşe!
Tabii ki iki kupayı birden kazandığından keyif o biçim... Neşe de öyle... Ama bana gelen soruların başında Sergen ile sözleşme yenilenecek mi, ne zaman olacak? Endişe hâkim değil desek yalan olur. Peki bana göre ne? Sergen Yalçın, Beşiktaş'a iki kupa birden kazandıran bir teknik adam olarak daha alt kademede olan bir yere gider mi? Hiç sanmam! Beşiktaş yönetimi iki kupa kaldırmış ve daha önce de imza töreninde 25 bin taraftarı tribüne çekmiş bir isimden vazgeçip, başka adrese yönelir mi? Hiç sanmam! O hâlde mi?

Al Gasol'u, vur Mesut'a...
Anadolu Efes-Barcelona final maçını izliyorum. Yerimde duramadan... Bu arada ta kurulduğundan bu yana bir Efesli olduğumu da itiraf edeyim. Neden mi? Hem Tuncay Özilhan kardeşim ve de kuruluştaki en büyük ortağı çocukluk, gençlik yıllarıma dayanan dostlarım... Neyse... Bir ara Ömer Üründül aradı, ve sabaha kadar katılacağım unutulmayacak bir yorumda bulundu. Ben de bunu yazacağım... Ne mi? "Kemal Baba, bu Pau Gasol, aynı Mesut Özil... Bitmiş adamlarla ya da bu adamların eski güçleri yerine gelmeden oynamak intihar değil midir?" Vallahi doğru söylüyordu. Gasol 41, Mesut da 33...  Ben olsam bunları oynatmadan sorarım; "Nasılsınız? Oynayacak durumda mısınız?"

Metin Âşık'ı anarken...
Fenerbahçe başkanlarından Metin Âşık dostumu vefatının 2. yılında andık. Metin Başkan’la bir çok anım var da, şimdi yazacaklarım hepsini geçer galiba... Gol rekoru kırılarak şampiyon olunmuş sezonun bitimine az kalmıştı. Kızıltoprak'taki ofisinde eski santrfor, gol kralı Ömer Kaner kardeşimle birlikte sohbet ediyorduk. Dedim ki, "Başkan, şu Hasan Vezir olayını bitir. Yoksa bu sezonu çok ararsın..." Cevap mı? "Kemal, biz önce şu Rıdvan işini halletmeye bakıyoruz...", "Yahu" dedim, "Rıdvan'ı kapıdan kovsan bacadan gelir ama Hasan kiralık, giderse yanarsın... Senin takımını bu sezon o kadar golle o şampiyon yaptı..." Sonuç mu? Hasan gitti, Fenerbahçe 7 sezon şampiyon olamadı. Hem de o 103 gollü kadro ile...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.