Havanda su dövme vakti değil!

A -
A +
Coğrafya kaderdir!
İbn-i Haldun, bu sözü hangi manada söyledi bilmiyoruz. Bu sözü zamana ve mekâna göre tarttığımızda manası değişir elbette. Bu iki kelimelik cümleyi bugünün şartları içinde düşündüğümüzde “evet, coğrafya kadermiş!” demeden geçemiyor insan.
İşte buyurunuz birlikte düşünelim içinde bulunduğumuz coğrafyayı…
Trakya Türklerinin sorunlarını saysak, Musul-Kerkük’e yol olur, sonra onların çektiklerini bir bir dinlesek bağrımız kan olur, yolumuz düşmüşken oradan mazlum diyar Filistin’e uzansak ve orada dursak… O kadim topraklarda yaşananları tek tek yazsak bir kenara dilimiz lal olur ve ardından yolumuzu Suriye’ye düşürsek... Olmayan Suriye’ye, darmadağınık, yanmış yıkılmış Suriye’ye baksak uzun uzun… Haletiruhiyemiz tarumar olur.
Yönümüzü kuzeye çevirip Kırım’a uğrasak! 1944 sürgününe gelene kadar yaşanan nice acı ve ıstırapları çekip çıkarsak tarih sayfaları arasından ve insanlığın yüzüne haykırsak… Karabağ hemen doğu sınırımızda, biraz o topraklara sorsak ve anlamaya çalışsak onlarca senenin hüznünü ve yitip giden zamanları, canları…
Sonra Afganistan, Tacikistan, Hindistan coğrafyalarında bir başına kalmış mazlum soydaşlarımızla, ezilen, hor görülen Müslümanların acısını ta yüreğimizde duysak ve dönüp dönüp tarih sayfalarına sorsak olup biten her şeyi! 
Doğu Türkistan kadar hiçbir coğrafya ağır zulüm görmedi, yok sayılmadı, soykırıma uğramadı, kapana kısılmadı, demir zincirlere vurulmadı! En garibi de Doğu Türkistan kadar kanlı gözyaşları döken bir başka coğrafya yeryüzünde yok şimdi!
Say say bitmiyor işte!
Hâli pürmelalimiz böyle iken, biz Müslümanlar, Müslüman Türk milleti bu ağır imtihanlardan geçerken kimi odakların, şer güçlerin her Allah’ın günü bu ülkenin enerjisini, gücünü, millî dinamiklerini boş dedikodularla, yalan dolanlarla, fitne fücurlarla boşa harcaması hakikaten, gaflettir, dalalettir, zillettir, ihanettir!
Topyekûn millî seferberlik ruhu içinde ayağa kalkıp ülkemizin, bütün Türk ve Müslüman âleminin yarınları için el ele gönül gönüle çalışmamız icap eder. Çin, neredeyse doğu sınırımıza gelip dayandı. Rusya eskiden sadece kuzeyimizdeki bir güçtü, şimdi gelip güneyimizi de çevirdi.
Coğrafyamızdaki iki süper güç el ele vermiş etki alanını güçlendiriyor. Ve her iki gücün de uzun vadede kendilerine engel olarak görecekleri ülke bizim vatanımızdır. Ve bizim bunun için yeni stratejiler geliştirip, yarınlara hazırlanma yarışına girmemiz icap eder. Bu partilerüstü millî bir meseledir.
Şu ünlü slogan neydi:
“Ne Rusya ne Çin/Her şey Türk milleti için!”
Coğrafya kader evet.
Zor ve çetrefilli bir coğrafyada yaşıyoruz. Daha birkaç gün önce Rus İzvestiya gazetesi, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, Ukrayna’yı Kırım konusunda cesaretlendirmemesi yönünde Ankara’yı uyardığını duyurdu. Çin ile anlaşması yapılan “Aşı” tedariki, Doğu Türkistan meselesi gündeme getirildi diye Çin tarafından savsaklandı ve aşılar zamanında gönderilmedi!..
Bu gelişmeler gelecekteki zor günlerin fragmanı aslında. Rusya ve Çin, alenen bütün Asya’yı kendi aralarında bölüşmek, bütün coğrafyayı kendi etki alanlarına dönüştürme, pay etme gayretindeler. Bunu aslında bütün Türk cumhuriyetlerinin görmesi, safları sıklaştırması, bu ülkelere yönelik tavizkâr tavırlarına çekidüzen vermeleri icap eder.
Türk Konseyi ülkelerinin daha aktif ve daha sıkı iş birliği içine girmesi zaruridir. Her iki ülkenin toprak mevzuunda sicillerinin hiç de parlak olmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır.
Hasılı herkes ama herkes havanda su dövmeye son vermelidir!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.