Helal olsun Başkan'ım!

A -
A +

Kur korumalı vadeli TL mevduat sisteminin hayata geçirilmesiyle piyasalarda ekonomik devrim yaşanıyor.

Ben hariç tüm finans çevreleri bu tarihî değişimin şaşkınlığı içinde. Nasıl oluyor da Türk lirası dolar karşısında 1 haftada %45 değer kazandı diye herkes birbirine soruyor.

Nasreddin Hoca “Evladım tencerenin doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne niye inanmıyorsun" der...

Evet! İşte döviz şimdi sizlere ömür! Toprağı bol olsun. Hükûmet bir taşla 3 kuş vurdu...

"Ey benim sevgili vatandaşım, paranın değerini korumak için dolar almana gerek yok. Türk lirasına dön, eğer kurdaki artış alacağın faizi geçerse aradaki farkı sana ödeyeceğim" dedi. Bu teklif devlet garantisiyle perçinlendi.


Bankalar %14'lük politika faizini yıllık %17'ye kadar çıkarabilecek. Spekülatif artış ortadan kalktığı için Hazine’ye fazla yük gelmeyecek. Sonuç ortada...

TL’ye geçiş hızlandı, döviz gevşedi, herkes rahat nefes aldı. İş dünyası önünü görüyor...


Muhalefeti karalar bağladı. "Eyvah, gördün mü bak! Bütün sermayemizi dolara bağlamıştık, elimizden uçup gitti" diye ağlıyorlar… Bazı profesör bozuntuları yeni sistemi bir türlü kabullenemiyor…

"Dünyada bunun örneği yok" diyorlar. A benim okumuş çocuklarım, iyi ya işte düşmana bilinen silahla saldırırsanız tedbirini aldığı için etkili olamazsınız. Bilinmeyen bir silahla vuracaksınız ki feleğini şaşıracak! Size bunu öğretmediler mi? En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz?

Geçen hafta dolar 18 liraya dayanınca algı operasyonuyla kandırılan vatandaş (arasında iş adamları da var tabii) tavan fiyattan 4 milyar dolar almış. İçlerine evlat acısı gibi oturdu, yazık oldu. Bankada hesaplar en az 3 aylık açılıyor. Yani hükûmet 90 günlük büyük avantaj süresi yakaladı. Bu zaman içinde yaklaşık 50 milyar doların TL’ye çevrilmesi bekleniyor. Yani bu 600 milyar TL’lik bir mevduat artışı demek oluyor ki, bankalar bu büyük parayı kullandırmak için mutlaka ticari kredi faizlerini düşürmek zorunda kalacak. Böylece yeni sistem tam randımanlı olarak çalışmaya başlayacak...


Bakın ülkede tarihî bir dönüm yaşanıyor. Bankada vatandaşın atıl vaziyette duran 147 milyar dolarlık serveti kademeli olarak ekonominin çarkları arasına sokulacak. Bu gelişmeyi yazılarımda defalarca dile getirmiştim. Sonunda Hükûmet aradığı kaynağı kendi içinde buldu, ele güne avuç açmaktan kurtuldu... Hem kur baskısı ortadan kalktı, hem maliyet artışı önlendi, hem enflasyondaki yükseliş trendi kesildi.

Demek ki Türkiye’de faiz artırılmadan da kurlar düşebiliyormuş! Demek ki seçim kararı almadan da Türk lirası değer kazanabiliyormuş. Demek ki klasik iktisat kuralları uygulanmadan da ekonomide denge sağlanabiliyormuş. Demek ki, vatandaş hükûmetine büyük güven duyuyormuş, sistemi aynen benimsedi. Kur balonu sönecek almayın demiştim. Dolar paraşütsüz düşecek diye yazmıştım. Benimle alay ettiler... 

Şimdi şapkayı öne koyup: Biz niye söz dinlemedik, büyük zarar ettik diyorlar.


Hayatta başarılı olmak için Amerika’da yetişmiş profesörlerin değil, "hayat profesörleri"nin sözünü dikkate alacaksınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne kadar büyük bir lider olduğunu gördünüz değil mi? 15 Temmuz’da halkı sokağa davet ederek ülkeyi darbeden kurtardığı gibi, kur garantili sistemi devreye sokarak ekonomiyi batmaktan kurtardı. Söylenecek tek kelime var: Helal olsun Başkan'ım...
 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.