"Yaralanan" başkan adayları!..

A -
A +

Bu satırları dünün sabahının erken saatlerinde yazıyorum; yani Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener'in açıklamalarından çok önce. Elbette "neler söyleyeceğini ve nasıl söyleyeceğini" bilemem; "bildiğimi zannettiğim" bir şey var; o da, "Yeniden aday olmayacağım" diyeceği ve bunun sebeplerini "bugüne kadar kulislerde ne anlattıysa", öyle anlatacağı; yani, "asıl sebebi" saklayacağı!.. Mahmut Özgener, "yıllardan beri" sporumuzda, futbolumuzda "şiddetin önlenmesi için" gerekli mevzuatın tamamlanması, Meclis'ten "dört başı mamur bir kanunun çıkması" için büyük ve yoğun bir mücadele verdi; sonunda da başardı!.. "Kanun yürürlüğe girdikten sonra", sıra federasyonun "bu konudaki talimat ve uygulama değişikliklerine gelmişken" ve "bunların hazırlığı yapılırken", Bursaspor-Beşiktaş maçından önceki "şiddet olayları" cereyan etti!.. Ve de Türk sporunda, Türk Futbolu'nda bir federasyon "ilk defa" evet ilk defa "hiç kimsenin beklemediği kadar cesur bir karar" aldı; "şiddetin önlenmesinde milât olan" bu karar, ne yazık ki, Mahmut Özgener'in "benden bu kadar" demesine yol açacak bir tabloyu da beraberinde getirdi!.. Bu karara, Başbakan, Bursa'dan aday olan Başbakan yardımcısı, Spor'dan sorumlu Devlet Bakanı ve de Gençlik ve Spor Genel Müdürü "Ceza çok ağır" diye tepki koydular!.. İşte "bu tepkiler", Mahmut Özgener'in "aday olmama" kararında "en büyük payı" aldı; elbette "ailevi durumu, İzmir-İstanbul yolculuklarının yorgunluğu, sezon sonuna doğru birçok kulübün ve başkanlarının federasyona karşı koydukları tavır" gibi sebeplerin de bu kararda rolü vardı ama, asıl sebep; "Bursa olaylarında alınan karara yukarılardan gelen tepkiydi" ve bu tepki Mahmut Özgener'i "büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı!.." "Bu tepkiler olmasa", Mahmut Özgener "yeniden" ve de belki de "daha büyük bir heves ile" aday olacaktı!.. Özgener'den sonrası, ortaya "çok ilginç" bir tablo çıkardı; "Galatasaray'ın bir Fenerbahçelinin, Fenerbahçe'nin bir Galatasaraylının Federasyon başkanı olmasını istedikleri ve de kendi kulüp üyeleri olan adaylara karşı çıktıkları" bir tablo!.. Bu "garip" tablonun kahramanları olan ve de "adaylılarını resmen açıklayan" Mehmet Ali Aydınlar ile Göksel Gümüşdağ'ın durum ve tutumlarıyla ilgili olarak çok şey söyleniyor, tartışılıyor; ama bir gerçek daha var ki; o da en az "yukarıda anlattığım tablo" kadar enteresan; o da Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın açık açık "Mehmet Ali Aydınlar operasyonu bana karşı yapılıyor" demesi!.. Fenerbahçe'yi kadınlar voleybolunda "Dünya'nın en iyi 3 takımı arasına sokan, Dünya Şampiyonluğu kazandıran, Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde final oynatan" ve her yıl Fenerbahçe voleybolu için milyonlarca dolar ya da euro harcayan bir Mehmet Ali Aydınlar için, Fenerbahçe Başkanı'nın söylediği "söze" ve de Mehmet Ali Aydınlar'ın "aday olduğunu açıklamasından sonra bile" hâlâ "Galatasaraylı" Göksel Gümüşdağ'ın arkasında durmasındaki "gize" bakın siz!.. Dahası, Aziz Başkan'ın "basındaki vakanüvislerini okuduğunuzda" çok iyi anlayacaksınız ki, o, "Mehmet Ali Aydınlar'ı gerçekten istemiyor" ve "Göksel Gümüşdağ'ın seçilmesini istiyor", yani ortada "sağ gösterip, sol vurmak" taktiği yok!.. "Bu açık bölünmüşlük", bir başka gerçeği daha gündeme getiriyor; "hangisi seçilirse seçilsin", iki adayın da "federasyon başkanlığı koltuğunda rahat oturması" ve "ayaklarını yere sağlam basması" mümkün olmayacak!.. Onlar ile, "iki cepheli" bir seçim ve de hem futbolumuz, hem federasyonumuz, hem de "seçilenler" için "kavga-kargaşaya merhaba" diyecek olan bir dönemin başlangıcı var karşımızda!.. Çıkış yolu; ya Özgener'in "Yokum" kararından vazgeçmesi veya Mehmet Atalay'ın aday olup seçilmesi ya da "bunların dışında" ve de büyükler dahil büyük çoğunluğun "Evet" diyebileceği bir "başka" adayın ortaya çıkması!.. Hâlâ "Halûk Ulusoy'un adını da işe karıştırmak isteyenlerin olduğunu" görüyorum; Ulusoy "cin gibidir"; hele hele Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP'nin "yüzde 50 oy oranı" ile iktidarda kaldığı bir sürecin başlangıcında "böyle" ve hem de "başarı şansı sıfıra yakın olan" bir maceraya girmesi mümkün mü?.. O, "eğer niyeti varsa", daha en az bir dönem "nelerin olamayacağını ve olmadığını göstererek", sonunda "kendisine gelinmesi" bekleyecek kadar akıllıdır ve bugünkü tabloya bakıp ya için için ya da etrafında arkadaşları varsa ve bu konu konuşuluyorsa, kahkahalarla gülüyordur!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.