Çakır ve Kalkavan!..

A -
A +

Aşağıdaki satırlarım, sadece ve sadece "eskiden hakemlik yapmış, FIFA kokartları takmış, hatta MHK üyeliklerinde ve başkanlıklarında bulunmuş" ve de şu son bir haftada "iki hakemimizi infaz etmeye kalkışan" yorumcu arkadaşlarımızadır!.. İnfaz etmeğe kalkıştıkları iki hakemimiz Cüneyt Çakır ve Mete Kalkavan'dır!.. "İlki" konusundaki infazcılığın altında "bilinçaltı kıskançlığın" yattığını sanıyorum, zira "bir-iki eski hakemimiz hariç", hemen hepsi "Çakır'ın kırmızı kart kararını ağır şekilde eleştirdiler", hatta "İngilizlerin gönüllü destekçileri oldular!.." Aslında "elinde görüntü arşivi olsa", benim gibi "köşesine çekilmiş" bir gazeteci bile, Manchester United başta, kaç İngiliz takımının "benzer pozisyonlarda hakemlerin çıkardığı kırmızı kartlar" ile "Avrupa Kupaları'nda maç kazandıklarını, tur atladıklarını" ortaya koyabilir!.. "O maçlarda hakeme alkış", şimdi "haklı da değil, hem de çok haklı çıkarılmış" bir kırmızı karta "hücuuummm"; işte Avrupalı, işte İngiliz bu!.. Üstelik, bilinçaltları da, bilinçleri de hâlâ kıskançlık dolu; "Bir Türk hakem FIFA'ların, UEFA'ların en gözde birkaç hakeminden biri hâline nasıl gelebilir, daha da ileri gitmeden, onun önünü keselim" işte fırsat; başlasın Haçlı Seferi!.. İnsaf, "o taban rakibin karnına, çıktığı şiddette değse idi", adamın "dış kanama tamam" da, hatta "iç kanama riski ile hastaneye bile kaldırılması" pekâlâ mümkündü; buna "kırmızı kart gösterilmeyecek" de, "hangi" harekete gösterilecek?.. Nitekim "İngilizlerin içinden bile, Cüneyt Çakır'ın kırmızı kartının çok haklı olduğunu söyleyen", aklı başında ve tarafsız yorumcular çıktı; helâl olsun!.. *** Geliyorum, Mete Kalkavan olayına!.. Hiç sıkılmadan, "kendilerinin bütün hakemlik hayatları boyunca nice hem de fahiş hatalar yaptıklarını unutarak", çıkıyorlar, "genç" bir hakemi yerden yere vuruyorlar; üstelik "yazılarında, sözlerinde" yüz kızartıcı bindirmeler yapıp, gazete okuyucularını, TV seyircilerini, "elle oynama yorumuna çalınan düdük sonrasında o atıştan gelen topun gol olduğuna inandırmak" amacıyla!.. Olay çok açık; "elle oynama yorumu", taaa Beşiktaş ceza alanının oradaki bir pozisyonda yapılmış ve düdük çalınmış, sonra "o" atışla yeniden başlayan oyunda kaç oyuncu topla oynamış, görüntülerde var, nihayet bu defa Fenerbahçe ceza alanına yakın bir yerde bir faul düdüğü çalınmış ve o atışta Fernandes'in yaptığı ortada Beşiktaş golü bulmuş; işte "Kalkavan'ı yerden yere vuranların tek dayanağı bu!.." El insaf, "o ortadan golü yiyen" Fenerbahçe defansı için "tek kelime eleştiri yok", Mete Kalkavan idam sehpasına!.. Hem de "hiçbir hakemin (!), hiçbir zaman yapmadığı(!), yaptıklarında ise, her şey bir yana bırakılarak, yüzlerce yazı yazılarak ve onlarca TV programı yapılarak yerden yere vuruldukları (!) elle oynama yorumunun, hayır hayır, bu çok ağır suçun" kuyruğuna, "yardımcı hakemin pozisyonu bir-iki karışlık bir mesafe ile kaçırıp kaldırdığı bayraktan sonra çalınan ve gol iptaline varan ofsayt düdüğünü" de ekleyerek, vur abalıya!.. Ama, biraz düşünelim, bu ağır kampanyanın "bilinçli" sebebi, "Mete Kalkavan'a atfedilen hatalar" fırsat bilinerek, sakın "MHK'ya hucüm" olmasın?.. Zaten "bakla" hemen sonrasında ağızlarından ve kalemlerinden çıkıyor; "Bu tecrübesiz hakem bu maça verilir mi?.." Gelin de bu eleştiriye gülmeyin; Mete Kalkavan, "2012-2013 sezonunun FIFA kokartı takan 7 hakeminden biridir!.." Sizler, gazete sayfalarında, TV ekranlarında, "bazı kulüplerle bozulan kişisel dengelerinizi tamir ve reytinglerinizi arttırmak için", kulüp yönetimlerinin hakemler konusundaki "insafsız" kampanyalarında cambazlık yapacak ve Cüneyt Çakır'dan, Fırat Aydınus'a, Halis Özkahya'dan, Mete Kalkavan'a kadar topu topu "7 tane olan" FIFA hakemlerimizi kamuoyu ve taraftar nezdinde neredeyse "yok edeceksiniz", sonra da "bu maça neden bu hakemi atadın" diye MHK'ya da ateş püsküreceksiniz; olacak şey mi?.. Şimdi hepinize soruyorum, elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; Mete Kalkavan mı, "iptal edilen bir golden çok önce çalınmış bir elle oynama yorumu düdüğü için" yerden yere vurulmayı hak etmiştir, yoksa Eskişehirspor - Galatasaray karşılaşmasında, "maç oynanırken, arkasından onca zaman koşturup kendisine onca şey söyleyen Selçuk'a, fazlasıyla hak ettiği sarı kartı göstermek bir yana, durup elle bir ihtar işareti bile yapamayan, dahası, sarı-kırmızılı oyuncunun önünden kaçmaya çalışan" Bülent Yıldırım mı?.. Esen rüzgâra, maçına, takımına, adamına göre ve de asıl "gizlenen bazı amaçlar" için şekillendirilen yorumlar; zaten hakemliğimizin en büyük problemlerinden biri de bu değil mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.