Temenni ve tespit!..

A -
A +
Yazımı sabah saat 9'da yazmaya başladım; saat 10'da noktayı koyup, gazeteme mailliyeceğim ve İzmir'de bir toplantıya katılmak üzere yola çıkacağım.
Fenerbahçe - Plzen maçına yaklaşık 13 saat var. Tahminim, "seyircisizliğin, Emre - Webo - Meireles ve belki de Gökhansızlığın tur atlama konusunda sarı-lâcivertli takımı zorlayacağı", ama her hâlükârda "Galatasaray ve Fenerbahçe'nin nisanda kendi kulvarlarında son 4 takım arasında kalmak için 'beraberce' mücadele edecekleri" yönünde!..
Almanya'daki Schalke 04 maçından önce "Galatasaray'ın işi zor görünüyordu", başardı, bugün (dün) Fenerbahçe'nin hem de Türkiye'de "işi zor görünüyor" ama inanıyorum ve temenni ediyorum ki, başaracak!..
Hemen ekleyeyim; "İnşallah!.."
Neden "İnşallah"; zira futbolda her zaman "şansa ihtiyaç vardır"; Schalke maçında çok açık olarak gördük; "Direkdöver" Hamit'in enfes şutu iki santim "direğin içine vurdu" ve top ağlara giderek gol oldu; Almanların ikinci yarı başındaki "füzesi", direğin iki santim yukarısına vurdu, gol olmadı ve top sahaya döndü!..
???
İşte burada duralım ve Schalke - Galatasaray maçının "Almanların gollük topunun direkten geri geldiği 63'üncü dakikanın o andan itibaren devam eden saniyelerine dönelim ve de maçın kayıtlarının o saniyelerdeki görüntüsünü" dikkatle izleyelim:
Galatasaray - Gençlerbirliği maçında, "eften püften bir temas ile yere düşerek", takımını mağlûp eden golün "tamı tamına hazırlayıcısı olan" Eboue, direkten geri dönen ve rakip oyuncular tarafından Galatasaray ceza alanı içine yeniden gönderilen topun, Uchida tarafından Schalke'nin 2-2'yi yakaladığı golün pası olarak Bastos'a gönderilmesi sırasında, bakınız ne yapıyor?..
Galatasaray'a gelen Afrikalılar içinde, Keita'dan sonra "en sahte düşüşleri, yerde kıvranışları yapan ve hakemlerin artık ona inanmama yarışına çıktıkları" Eboue, hemen arkasında ve "bomboş" duran Bastos'a atılan pası kesmek, onu marke etmek, önüne geçmek için çaba göstereceğine, maçı bırakıp, elleri havada "hakemle uğraşıyor"; neymiş "Muslera'ya faul yapılmış, onu göstermeye, işaret etmeye çalışıyor!.."
Ve Galatasaray'a "golü yediriyor!.." 
Bu gafletiyle neredeyse "gene yakacaktı" takımını ama, "topun bu defa Galatasaray'ı seven şans artısı", hakemin "çok kritik ve sonuca etki edecek pozisyonlarda Schalke'yi seven ince ayarlarına rağmen", buna izin vermedi ve Türk takımı tur atladı!..
"İkinci Keita" olan Eboue, ya Galatasaray'dan gönderilmeli ya da "kulağı iyice çekilip" yola getirilmelidir!..
Galatasaray, ilk maçta "kolayı zorlaştırmıştı", ikinci maçta "zoru başardı"; nisana kadar Drogba da, Sneijder de formlarına, formalarına, takımlarına, arkadaşlarına daha bir yaklaşacak; onun için "bugün kurada kim çıkarsa bahtına", sarı-kırmızılı takım "tur atlama umudu ve şansı ile oynayacaktır" çeyrek finalde!..
Ama önündeki "en büyük engel", kurada çıkacak rakibi değil, "rakipten önce" Galatasaray Stadı'nın "kötü zemini" olacaktır!..,
Ligin kalan maçlarına bakarak "Galatasaray'ın, Fenerbahçe'ye ve Beşiktaş'a nazaran deplasman sayısı az, bu durum onun şansını arttırıyor" diye yazan / çizen / konuşanlara gülüyordum, bu yüzden!..
Galatasaray'ın "yıldızlarla dolu" kadrosunun önündeki en büyük handikap "kötü sahalardır"; onun için "Aslantepe'de oynamak", Galatasaray için "avantaj değil, dezavantaj oluyor!.."
Ünal Aysal başta, Galatasaray'ın bütün yöneticilerinin kulakları çınlasın; hem de efsanevi Notre Dame Katedrali'nin o büyük çanının Paris'in her tarafından duyulan sesiyle!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.