İşte yabancı kısıtlaması!..

A -
A +

Galatasaray’ın sahalarda önünü kesemediler, şimdi “masa başında” kesmek istiyorlar; “Yabancı kısıtlaması” en büyük kozları olacak!.. “Yabancı kısıtlaması” yapılırsa; çok açık bir şekilde “şu tabloları” da beraberinde getirecektir:
1 - Türk takımları Avrupa kupalarında mesela “Bulgar” takımlarının durumuna düşecektir.
2 - “Doğru dürüst topa vurmasını bile bilmeyen” ama “Türk olan” futbolcuların pazarı “3-5 milyon avrolardan açılacak”, birazcık, evet birazcık “vurmasını bilenler” için de “Onar milyon avrolar” istenecektir! (Bu tablo, 1990’lı yılların sonlarında, 2000’li yılların başlarında” yaşanmıştır!..
3 - “On milyon avroya alınacak Türk futbolcusunun yerine, onunla aynı ayarda, hatta daha kaliteli iki yapancının alınması mümkün iken”, kulüplere bu kapı kapanacak, hem “Büyüklerin” Avrupa kupalarındaki, hem Anadolu takımlarının Süper Lig’deki güçleri göz göre göre azaltılmış olacak, dahası “kasalarındaki olumsuzluk” da, bugünden daha “bariz” hâle gelecektir.
4 - Anadolu takımlarının kadrolarında “iş yapan” Türk futbolcular, ‘Üç Büyükler’ tarafından “zorunlu olarak” kapışılacak, bugün “küme düşen” Anadolu takımları, Süper Lig’de “büyükleri bile yenerlerken”, eskiye dönülecek ve “çok maç ‘daha oynanmadan’ ‘Üç Büyükler’ lehine ‘Üçer puan yazılacak’ hâle dönüşecektir!..”
(İstanbul medyasının da istediği zaten budur!..)
5 - Mücadele ve futbol kalitesindeki düşüş, beraberinde “tribünlerdeki seyirci artışını ters yönde etkileyecek” ve de TV başlarındaki seyirci sayısını da azaltacaktır. Bu tablo, hem tribün hasılatlarını geriletecek hem de “naklen yayın ihale bedellerini” düşürerek, kulüplerin “dayandıkları en büyük gelir kapılarını” aşağıya doğru sarsacaktır.
6 - Anadolu takımlarının “Üç Büyükler ile aralarını kapatmaya başladıkları bugünkü süreç”, bile bile “lades” denilerek durdurulacak ve “Büyükler için ana hedef” de “gene” Avrupa kupalarından, iç mücadeleye ve Süper Lig’e döndürülecektir!..
Çok açıktır ki, artık “Avrupa’nın futbol ülkelerinde ‘yabancı kısıtlaması’ yoktur”, sadece ve o da bazılarında “bazı şartlar konulmuş” ve “yabancı” denilecek transferlerin yapılması “o şartların yerine getirilmesine” bağlanmıştır; “yabancı kalitesinin arttırılması” bakımından!..
“Kısıtlama kararı” konusunda “kulüp aidiyetlilerinin değil”, doğrudan “uzmanların görüşleri alınmalıdır”; görülecektir ki, “Kısıtlanmalı” diyenlerin sayısı “Hayır” diyenlerin çok altına kalacaktır!..
“Avrupa’nın altıncı ligi olmak ve kalmak için yıllardır mücadele veren” Türk futbolunu, bu mücadelede “pes ettirecek” böyle bir adımı atacak olan Federasyon da spor tarihimize “Yıktın perdeyi, eyledin viran” mısraı ile geçecektir!..
Bakınız, “Galatasaray sahaya 11 yabancı ile çıkıyor, ‘İstiklal Marşı’nı söyleyen tek oyuncu yok, aralarında” eleştirileri yapılarak “yabancı kısıtlaması” isteyenlerin görüşlerine karşı çıktığım yazılarımdan birinden sonra, Galatasaray Divan Kurulu Üyesi Avukat Tayfun Akçay’dan aldığım bir not var; onunla bitireyim yazımı, özellikle Galatasaraylılar ve “Galatasaray’ın önünü kesmeye çalışanlar” okusunlar:
“Yabancıları yenmek için kurulmuş olan Galatasaray, yabancılardan müteşekkil olunca; yabancıları yenmek için dışarıya gitmektense, yabancılarla donanmış Türk takımlarını yenerek; içerde, ‘içimizdeki yabancıları’ yenebilme başarısını göstermiş,  kuruluş felsefesine yakışır başarılı sonuçlara imza atmış, tutarlılığını göstermiş; kendine yabancılaşmadan hedefe varılabileceğini kanıtlayıp; yabancıları yenmenin sürgit hazzını alabildiğince duyumsamış; artık, “yabancılık çekmediği zirveye, Nirvana’ya ulaştığını” dosta düşmana tekrar kabul ettirebilmiştir!..”
Son söz; “Yabancı kısıtlaması” yerine, Federasyon bir “Altyapı Fonu” kursun ve “altyapıyı, altyapıdan gelecek oyuncuların ana ve saha kadrolarına alınmasını maddi bakımdan teşvik eden” bir sisteme geçilsin. Yapılacak olan ve yapılması gereken budur!..

Bu adamı, aynaya baktırın!..  
Fenerbahçe tarihinin “en kötü kadrosunu kurarak”, sarı-lacivertlilerin ligin büyük bir süresinde “küme düşme hattında ve hemen üstünde mücadele etmesine” ve de “34 maçlık koca ligi ‘sıfır averaj’ ile bitirmesine sebep olan” Comolli, “aynaya bakmadan” ve de “utanmadan” Türk hakemlerine hakaret etti,
Ne dedi; “Hakemlerin durumu Türk futbolu adına utanç verici ve korkunç. Çok ama çok kötü.”
Peki, bu zat, Futbol Federasyonu’nun “Disiplin Talimatına giren” bir “profesyonel yönetici” değil mi?..
Peki, bu yöneticinin “Disiplin Kuruluna verildiğini duyan” var mı?..
Yarın başkaları da “Türk hakemliğine böyle hakaretler yağdırırlarsa” ne olacak?..
Ya daha önce “hakemlere hakaretler ağır cezalar alan” yöneticilerden özür dilenecek mi?.. “Futbolcu” Emre’den sonra, “ne yaparsa yapsın, görülmeyen, duyulmayan ve ceza verilmeyen” bir de “profesyonel” yöneticimiz mi olacak, yoksa?..

Galatasaray iyi yolda…
Basketbol ve voleybolu Türk Kulüpleri bazında Türkiye’ye getiren Galatasaray’da son yıllarda ortaya çıkan “mali, idari ve sportif” kriz bitiyor.
“Dev” rakiplerine karşı “son derece kısıtlı bütçeler” ile altyapıya dayalı bir sistemi işletmeye başlayan sarı-kırmızılılar, erkek liglerini de, kadın liglerini de “beklentilerin üstünde” bitirdiler.
Bu sistem, çok değil iki-üç yıl içinde oturacak ve Galatasaray “ülke liglerinde başa oynamaya” başlayacaktır!..
Yöneticileri de, hocalarını da sporcularını da kutlarım!..

“Hayal kur” transferleri!..
Gene spor sayfalarımızda hatta “palavradan da öte” transfer haberleri uçuluyor, bombalar patlatılıyor.
Kulüpler, özellikle dört büyükler “gırtlağa kadar borç içinde” ve de “durumu en iyi olan” Galatasaray’a bile UEFA ültimatomu vermiş; “Sattığın kadar alacaksın, yoksa…”
Eee, hemen her gün, “piyasa değeri 20-30 milyon avrolara kadar çıkan” oyuncular manşetlerde, birkaç bir gün geliyor, ertesi gün “onlar unutuluyor”, bu defa “birçok yeni transfer bombası” taraftarlara “hayal kurduruyor!..”
Kulakların çınlasın sevgili Ertuğrul Özkök, kim bilir ne hayaller kuruyorsundur; hele hele “bir türlü ne kadar para toplandığı açıklanmayan” FENER OL kampanyasını da hesaba katarsak!..

Şaka!..
Galatasaraylılar; “Mustafa Cengiz biraz az konuşsun!..”
Fenerbahçeliler; “Ali Koç az koşuşsun, öz konuşsun, dikkatli konuşsun!..”
Trabzonsporlular; “Ahmet Ağaoğlu hep aynı şeyleri tekrarlıyor, nakaratı azaltsın!..”
Beşiktaşlılar; “Fikret Orman hiç konuşmasın, sussun!..”
Ve… Benden de bir ekleme; “Abdürrahim Albayrak da hiç konuşmasın, sadece gülsün!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.