FB değil, “AK ve EB” yorumcuları!..

A -
A +

Aslında, Sergen Yalçın’ın son haftalardaki “bol kepçe ikramı olmasa” şampiyonluk hayali çoktan bitmişti…

Kendi sahasında “25 puan kaybederek, son haftaya girerken, lig üçüncülüğüne düşen ve “ikinciliğini bile” çok ama çok zora sokan” Fenerbahçe’nin bu durumundan kim sorumlu?.. 
Haftalardır yazıp geliyorum; “baş sorumlu” Başkan Ali Koç, “baş sorumlu vekili” Emre Belözoğlu… 
Sonra, “sona doğru görevi ‘teknik direktör bile olmayan’ Emre Belözoğlu’na bırakan Erol Bulut ve en sonda da, “bütün bir sezon boyu ‘bir iskelet kadro bile kuramamış’ teknik heyetin kurbanı olan” futbolcular… 
Amma… Bir başka sorumlu daha var ki; işte bugün onu yazmak istiyorum… “Fenerbahçe yorumcusu olmak yerine, ‘Ali Koç -  Emre Belözoğlu ikilisinin koruyucusu’ olmakta yarışan” Fenerbahçe medyasının bir bölümü…
Çok gerilere gitmeye gerek yok; Ülker Stadı’ndaki Sivasspor faciasından hemen birkaç gün önceki Ankaragücü karşılaşmasının yorumlarını okumak bile, “Ali Koç - Emre Belözoğlu koruyucusu” yorumcuların “hâli pürmelalini” görmek için yeterlidir!
“Düşme hattında olan” ve nitekim “bir sonraki haftada düşen” Ankaragücü ile oynanan maç…
Daha oyunun başında Ankaralı sarı lacivertliler 1- 0 öne geçiyor… Sonrası, “galip durumdaki takımın kaçırdığı inanılmaz gollere ve de İstanbullu sarı lacivertli ekibin kalecisinin kurtardığını gollere” bakarsak, ilk 30 dakikada durumun 3-0, 4-0 olması işten bile değil… 
Devre biterken Fenerbahçe beraberliği sağlıyor… İkinci yarı biterken bile durum hâlâ 1- 1…
Nihayet uzatmalarda 90+6’da, yani hakemin “bitiş düdüğünü çalmasına 1 dakika kala”, Ankaragücü’nün “kule gibi” iki stoperinin aralarındaki Fenerbahçeli futbolcuya “kafayı vurdurmaları ile gelen” golle, Fenerbahçe 3 puanı kurtarıyor.
Ve de… Bu tablo ortadayken, “bazı” yorumlarda, tam bir “Emre Belözoğlu yağcılığını” okuyoruz; daha ilk yarı bitmeden “müthiş bir müdahale” ile Gökhan Gönül sahaya sürülmüş de… Ozan gerçek yerine döndürülmüş” ve beraberlik golü gelmiş de... İkinci yarıda “3 puanı getiren müdahaleler” devam etmiş de… Maçın bitimine 10 dakika kala Ozan (Esas yerini bulmuş ve golü de atmıştı ya…) - Szalai - Mesut’u oyundan alıp, Gustavo, Thiam ve Cisse’yi sahaya sürmüş de… “Galibiyet golü gelmişe” de… Deste deste destan…
El insaf, 90+6’da “o iki Ankaragücülü oyuncu resmen “uyuyup” o kafayı vurdurmasalar ve maç 1-1 bitse ne olacaktı; Fenerbahçe, ligin bitimine iki hafta kala şampiyonluğa havlu atacak, ikinciliği bile “bütün bir sezon boyu hem kulüp yönetiminde, hem futbolun yönetiminde büyük sıkıntılar yaşayan” Galatasaray’a ikram edecekti…
O hafta olmadı, bir hafta sonra ne oldu? “Kendi sahasında futbol olarak hezimet, skor olarak Sivasspor’a yeniliş” ve üçüncülüğe düşüş… Ve de son haftaya, Beşiktaş ve Galatasaray’dan “ikram bekleyişi ile” giriş… İşte Emre Belozoğlu servisi ile Ali Koç sofrası…
Hâlbuki, “bunca milyon avro dökülerek” kurulan “yepyeni ve 24 kişilik kadronun başına” Avrupa’dan “yetenekli, böyle bir kadroyu evirip çevirecek, şampiyonluğa oynatacak bir hoca getirilse” idi, onun yanına “o hoca gidince bayrağı teslim alacak ‘büyük bir takım hocalığı için yetişmekte olan’ genç bir yardımcı” alınsaydı…Mesela gene, Erol Bulut; uzun yıllardır “şampiyonluk bekleyen” milyonlarca Fenerbahçe taraftarı bütün bir sezonu “cefa yerine sefa içinde” geçirmez miydi?..
Ali Koç “Elimin altında olsun, Galatasaray’a da of olsun” diye “futbolun başına” Emre Belözoğlu’nu getirdi, Emre Belözoğlu da “elimin altında olsun” diye takımın hocalığına, “hem de etrafını da kendi adamlarıyla çevirerek” Erol Bulut’u… 
Ve de başkan ile futboldaki vekili el ele “transferi ‘Galatasaray of olsun’ sloganına uygun olarak” yaptılar… Sonuç ortada…
Aslında, Sergen Yalçın’ın son haftalardaki “bol kepçe ikramı olmasa”, şampiyonluk hayali çoktan bitmişti…
Şimdi “yukarıdan beri yazıp geldiğim, anlatmaya çalıştığım” yorumcu erbabına soruyorum; “Bu tabloda sizin hiç mi payınız yok?..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.