"Mevsimleri anlatıyorduk, mevzu nerelere uzandı Nene'm!.."

A -
A +
"Sen beni bastırdın! Biz şimdi, mevsimlerden baharı geçtik, yazımızı yaşıyoruz..."  
Nene Gelin: - Büyük bir nizam var karşımızda Mehmet Beyim! Harikulâde bir sistem! Cenâb-ı Allah’ın büyüklüğünü gösteren hadiseler zinciri! - Her bir mevsim ayrı bir güzellikte. Allahü teâlânın nimetleri sayılmakla bitmez ki Nene'm. Şimdi bu güz gecesinde burada esen rüzgâr bizleri üşütse de başka nimetlerin de habercisidir mutlaka, biz göremiyoruz sadece. - Tam serinletiyor, nazikçe sarıyor bedenlerimizi, güneş bir başka… ısıtır, ayağa kaldırırken her bir yanı, gece ve soğuk da onun tersi vazife üstlenmiş gibi! Demek ki boş bir şey yok kâinatta! Bizim bu hicretimiz, altında daha neler var da o gözler yok bizde... - Evet, ne hikmetler var Rabbim bilir. Evlat da öyle Nene’m... Kim bilir, nelere gebe hayat? - İlk gül kokulu evladımız, Nazım’ımız da bizi birbirimize sıkı sıkıya bağladı, iyice perçinledi Mehmet’im. - Bizim muhabbetimiz zaten sağlamdı Nene’m! - Onda şüphe yok! Hani iyice pekiştirdi, demek istedim. Seversen tam seveceksin; hani derler ya “adam gibi sevmek” işte öyle, ilkbaharını, yazını da seveceksin, güzünü de, kışını da... İnsan hayatının, ömrümüzün, bir seneye sığdırılması değil midir mevsimler bey? - Evet Nene’m! İnsanın da dört mevsimi vardır; bebeklik, gençlik, olgunluk, ihtiyarlık... İnsan her yaşında, herhâlinde de pek kıymetlidir, her mevsimi sevilir! - Ben senin dört mevsimini de seviyorum! Sen konuş ben dinleyeyim Mehmet Beyim! Sevmekten, sevilmekten konuş, hem de çook! - Sevmek; tomurcuktur, tazeliktir, buram buram güzel kokudur, şeffaflıktır, duruluktur, uyanıştır, var oluştur. - Bence sevgi; sevdiğinin sıcaklığını içinde hissetmedir, yüreklerin küt küt atmasıdır, çevresini ısıtmak, muhatabını sahiplenmektir… - Sevgi demek kısaca; "Nene" demektir! - Bence de komşu oğlu " Mehmet Abdullah" demektir! Onun sesi, nefesi, yürüyüşü demektir! BEN YOK, O VAR demektir! - Sen beni bastırdın Nene’m! Biz şimdi, mevsimlerden baharı geçtik, yazımızı yaşıyoruz. Yaz sıcaktır, sıcacık hisler sarıp sarmalar bedenimizi, dolu dolu oluruz, Palandöken’den esen serin meltem bile kâfi gelmez serinletmeye, akıl tutulması olur; Güneş’i kucaklamaya kalkarız! - Güneşi tutmanın ötesinde ne ileriye, ne geriye bakmadan geçen hayat dolu zamandır, içinde bulunduğumuz mevsim. - Bizim sevdamız öyle büyük ki aylarca anlatsak bitmez! Leyla ile Mecnun’un sadece adı çıkmış! Kerem ile Aslı da hafif kalır! - Ferhat ile Şirin, Sümmani ile Gülperi... Bizimkisi de MEHMET İLE NENE olsun… - Olsun! Yakışır da! Mevsimleri anlatıyorduk, mevzu nerelere uzandı Nene'm. Güz; hazan mevsimidir, hüzündür, adı üstünde... Belki de 'son' bir hamleyle baharı yaşama sevinci kaplar kalpleri, geriye bakmaya başlanır, bırakılan güzelliklerin taşıdığı yaz sonrası toprağa düşen yağmur kokusu gibidir, huzur verir bedene. Belki de onun için güze “sonbahar” da denmiştir. - Bahar ama nihayeti, sonu baharın. Belki... Yağmurun kokusunu duyacak hâlimiz, görecek gözümüz mü kaldı beyim? - Can tenden çıkmadıkça, ümit var olmalıyız Nene’m. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.