Düğün davetiyesi hazır

A -
A +

Daha maçın ilk çeyreği oynandığında görüldü ki Galatasaray çok daha “sıkı”, çok daha organize, çok daha baskılı… Ve çok daha gole yakın…
Gerçekten de maçın bu yarısına baktığımızda Beşiktaş kendi kimliğini inkâr edercesine rakibine oyununu hiç kabul ettiremedi. Böyle bir Beşiktaş izlemeye alışık değildik.
Bu silik oyunda iki futbolcu başrol oynuyordu; Pepe ve Babel… Özellikle “dünya yıldızı” Pepe, Gomis’le çıktığı her hava topunda mağlup oldu.
İlk yarıdaki net Beşiktaş pozisyonunda karşı karşıya durumda topu dışarı atan Negredo, sonrasında sakatlanıp dışarı çıkınca üç oyuncunun yeri değişti. Santrfor bölgesine geçen Babel’e ilk yarıda top taşıyamadı Beşiktaş…
Galatasaray oyunuyla vadettiği golü 23. dakikada Gomis’in kafayla indirmesi, Rodrigues’in sürdürmesi, Nagatomo’nun bindirmesi ve Fernando’nun bitirmesiyle buldu.
Beşiktaş golden sonra daha da panikledi. Öyle tehlikeli bölgelerde top ezdiler ki… Birinde Gomis bomboş durumda Fabri ile baş başa kaldı, Uruguaylı kaleci maçın daha ilk yarıda kopmasına izin vermedi.
Devre arasında Şenol Hoca’nın uyarıları ikinci gole kadar işe yaradı; Beşiktaş bir kez Quaresma, iki defa da Babel’le gol kaçırdı.
Dengelenen maçta karşılıklı müthiş ataklar, seyir zevki yüksek muhteşem enstantaneler oldu.
Son yarım saatte ise her şey değişti. O penaltı dakikasında yani… Tosiç ağır kaldığı pozisyonun bedelini ağır ödedi ve ödetti. Penaltı kaçtı ama yenik durumdaki Beşiktaş 10 kişi kaldı. Galatasaray’ın işi iyice kolaylaştı.
Maçın adamı olmayı kafaya koymuş Rodrigues, dikine, delici ve çabuk ataklarından birinde ağları buldu ve maçı aldı gitti.
Maicon’un hücum iştahı yüzünden defansın göbeğinde çokça yalnız kalan Denayer’ın savaşının da altını çizelim.

MAÇIN ADAMI: Rodrigues

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.