Galatasaray’a filyasyon gerek

Arka arkaya gelen şok sakatlıklar elbette moral bozucuydu. Ama bu sakatlıklar öncesi de ayarı bozuktu sarı-kırmızılı ekibin...

l Koronavirüsün çaldığı düdükle üç ay araya giden futbol geri dönünce biz de uzun zaman sonra görevli olarak maçın kenarına oturduk.
l Çok ilginç. Galatasaray için orta sahanın Muslera tarafında kalanlar tam mesai yaparken, rakip kale taraftakiler Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanan “yarım işçiler” gibiydi.
l Stoperlerden sağdaki Donk ile soldaki Ahmet’in arasına gelen Lemina, defansın önündeki Seri, biraz da Mariano… Terleyenler bunlardı. Ne Falcao vardı ortada, ne Onyekuru, ne Feghouli…
l Saracchi için özel paragraf gerekir. Geldiği günden beri pimi çekilmiş bomba gibi koşturuyor sahada… Daha önceleri Galatasaray’ı eksik bırakacak hareketleri çok yaptı, hakemler atladı. Sonunda Rize’de patladı, önce penaltı yaptırarak… İkinci golde Tunay Torun’a müdahale edemeyerek...
l Seyircisiz maçların kötü taraflarından biri de, duymayı arzu ettiğiniz tribün seslerinin yerini, duymayı istemediğiniz saha içi sesleri alıyor. Dünyanın çeşitli dilleri yankılanıyordu Rize stadında… Ama en çok içimizi yakan dil, Uruguaylıların konuştuğu İspanyolca oldu. Muslera’nın acı çığlığı bütün yurttan duyuldu.
l Muslera bu ülkeye gelmiş en “düzgün” futbolculardan biridir. Onun için, dün akşam maçın ilk çeyreği dolarken Uruguaylı kalecinin sezonu kapatması sadece Galatasaraylıları değil, taraflı tarafsız bütün futbolseverleri üzdü.
l Gazı kaçmış sodaya döndü maç... Önce penaltı, sonra ikinci gol, sonra bir defa daha sahaya girip Andone’yi maçtan çıkaran sedye…
l Ama Galatasaray’ın bu mağlubiyetini sadece moral bozukluğuna bağlamak mümkün değil. Çünkü sakatlıklar öncesindeki çeyrek saatte de hiç hazır görünmedi sarı-kırmızı takım… Soru şu: Pandemi sürecinde bir şeyleri eksik mi yaptı Galatasaray?
l Tunay Torun sadece Rizespor’un değil, sahanın en iyisiydi. Daha ilk yarı sonunda yazdım “maçın adamı” diye…

MAÇIN ADAMI: Tunay Torun