Bu futbola bu sonuç

A -
A +

Nasıldı o söz; gemlerinden kaçırdığımız atı, kuyruğundan çevirmeye çalıştığımız maça çıktık Riga’da…

Ayağımızdaki topu rakibe atarak, kafa toplarını ıskalayarak, kaval kemiğimizle top kontrol etmeye çalışarak, tehlikeleri kornerle “savuşturarak”, rakibin sertliğine boyun eğerek bi güzel başladık!

Savunmada Merih’le ayakta durmaya çalışıyorduk. Hücumda ise su almış gemiyi denizin üstünde tutmaya çalışan, takım kalitesini koruma adına kendini parçalayan Cengiz’le istatistiği dengelemeye çabalıyorduk.

Biz Hakan Çalhanoğlu’nun sahada gezinmesine niye katlanıyoruz? Ceza sahası civarında “sevdiği yerden” bir frikik olacak da gol atacak diye… Onlardan da sonuç alamayınca…

İkinci yarıdaki görüntümüz daha da kötüleşti. İlk devrede rakibe nispeten direnen iki adam, Cengiz ve Merih de ötekilerin seviyesine inince, çekilmez bir görüntü çıktı ortaya… 

Ne olduysa son yarım saatte oldu. Yeniden toparlayan, ilk golün asistini yapan ve bir gollük şutunda kaleciye takılan Cengiz, yine takımı ateşleyen adam oldu.

Sıradan, çaresiz, üç top yapamayan silik bir takım, bir de Merih’in kendi kalemizi yıkması… Derken Serdar Dursun’un oyuna girip, ilk maçında ilk golü atması utancı iştaha çevirdi.

Son on dakikayı büyük takım gibi oynadık. Rakibi on sekize hapsettik. Maç başından itibaren yapmamız gerekeni yaptık. Boğduk. Ve doksan artı bilmem nerede penaltıyı bulduk. Kaptanımız Burak kazandığı temdit penaltısını gol yaparak düğümü düğüne çevirdi.

Maçın adamı: Cengiz Ünder

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.