Nerede o eski ramazan yazıları!

A -
A +
Her ramazan ayı geldiğinde aynı şeyi yaşıyorum.
Bu mübarek aya layık güzel bir yazı yazmak için bilgisayarın başına oturuyorum. Bir şeyler karalıyorum. Sonra eskiden yazdığım bir ramazan yazısını açıp, iki yazıyı karşılaştırıyorum.
Ve her seferinde yeni yazdığım cümleler, eskiden yazdığım o yazının yanında kendinden utanıyor. Satır aralarından “Olmadık biz. Seni yine o yazıyı yayınla!” diye fısıldıyorlar.
Ve ben başına bir açıklama ekleyip, eskiden yazdığım o metni gazeteye gönderiyorum.
Gerçi o yazının başlığı da Ramazan Lügati. Sonuçta lügati, manasını bilmediğimiz kelimeleri öğrenmek için kullanırız. Veya unuttuklarımızı hatırlamak için…
Öyleyse mesele yok. Hatırlayalım bakalım!
 
Ramazan Lügati
 
Ramazan ayı cemiyet hayatımızı aydınlatırken, bu ayı anlatan kelimeler, eşsiz bir mücevheri süsleyen inci, elmas taneleri gibi parıldıyor. Oruç, sahur, iftar, teravih, sadaka, rahmet, bereket...
Her biri tek başına azamet, cümle içinde zarafet...
Her kelimede manayı kanatlandıran ayrı bir keramet...
***
Ramazan, insanın Müslüman olduğu için belki de en çok şükrettiği ay... Gündüzü sabır, gecesi şükür vesilesi olan huzur tüneli...
***
Oruç, maneviyata aç ruhlar için besin değeri en bol gıda... İnanmayanlar için aç kalmak, inananlar için tıka basa doymak... Huzura, rahmete, berekete boğulmak...
***
Sahur bir göl kadar sessiz, bir bulut kadar hafif...  Misafirlikte uyuyakalmış çocuğun, eve dönerken babasının omzunda yarı uyur, yarı uyanık yaşadığı serin mutluluk gibi, bembeyaz bir huzur... Lezzetli bir rüya, çapak çapak saadet...
***
İftar biraz telaşlı, biraz da kalabalık... Güneşin batışıyla doğan şölen, karanlığa kurulan en aydınlık sofra... Ezan sesine hasret bekleyişlerin müjdesi, hasret kalınmış dost meclislerinin en leziz bahanesi...
***
Hurma mütevazı ama vakur... Kimine ilk lokma, kimine iftarın ta kendisi... Elden ele dolaşan bir sevap vesilesi...
***
Mâniler davulun bilge yoldaşı... Şehrin karanlık pencereleri ışıldayana kadar nasihat eden inatçı vaiz...
***
Teravih yemyeşil bir huzur...  İftarda ağırlaşan bedenleri hafifleten ibadet, kubbelerden taşan nur...
***
Kadir Gecesi, gözyaşıyla ıslanmış duaların bütün kâinatı yıkadığı mübarek gece... Rüzgârın esmeye çekindiği, bulutların dinlenmeye çekildiği bir sükûnet ve rahmet iklimi... Günahkâr kulların ümidi, kurtuluş arayanların can simidi...
***
Sadaka, fakirin cümlesini gizli özneyle mutlu eden kelime... Zekât zengini rahatlatan, fakiri ferahlatan sigorta...
***
Bayram geçmiş zamanın en mutlu hikâyesi... Şimdiki zamanın neşesi, gelecek zamanın tesellisi... Takvim yapraklarının en mütebessimi, her rengin en güzel tonu...
Nokta koymaya kıyamadığımız güzel kelime, cümlenin sonu...
İnşallah cümlemizin sonu bayram olur.
Hayırlı ramazanlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.