Mağduriyet tiyatrosuna nasıl son verilir?

A -
A +
İstanbul İl Seçim Kurulu, aldığı kararlarla İstanbul seçimlerini içinden çıkılamaz bir hâle getirdi. Önce AK Parti'nin yaptığı, "İstanbul'daki oyların tamamı sayılsın" itirazını reddetti.
Ardından AK Parti'nin İstanbul için yaptığı itirazı kabul etti ama bu kez sadece Büyükşehir Belediye Başkanı'na verilen oyların sıkıntılı olduğunu belirterek çok daha büyük bir sıkıntılı sürecin kapısını araladı. 
Bir önceki yazımda;
"Bana göre AK Parti'nin, diğer partilerden önce, yani CHP ve İYİ Parti'den önce bu karara itiraz etmesi gerekiyordu. Ayrıca AK Parti'nin CHP ve İYİ Parti'nin daha sonra Yüksek Seçim Kurulu'na yaptığı, 'İstanbul'daki oyların tamamı yeniden sayılsın' itirazına tereddüt etmeden destek vermesi gerekiyordu. 
Ancak AK Parti, YSK'nın topluma bir türlü anlatılamayan sıkıntılı kararını sahiplenerek seçimi hukuksuzca yenileten parti konumuna düştü. Şimdi ise bu kararı millete anlatmakta sıkıntı yaşıyor" demiştim.
Önceki gün tam da bahsettiğim sıkıntıyı anlatan bir gelişme yaşandı.
Binali Yıldırım’ın İstanbul’da eşi Semiha Yıldırım ile birlikte gerçekleştirdiği ziyaretler sırasında yaşlı bir kadın “Seçimi yeniden yapmasanız olmaz mıydı? Size yakışmadı. Sizi seviyoruz ama bu son olaylar olmadı” dedi.
Anlatmaya çalıştığım sıkıntı tam da buydu.
AK Parti bu süreci topluma çok iyi anlatamadığı için toplumun çok ciddi bir kesimi Yıldırım'ın yolunu kesen yaşlı kadın gibi düşünüyor.
Gerçi, Binali Yıldırım "Seçimi biz değil, Yüksek Seçim Kurulu yeniledi" dedi demesine ama belli ki bu söz seçimin yenilenmesi kararını anlamayan kesimi ikna etmeye yetmiyor.
AK Parti'de öyle bir basiret bağlanması yaşanıyor ki...
Cumhuriyet tarihinde belki de ilk kez seçimlerde yapılan yolsuzluk, usulsüzlük ve hırsızlık yapıldığı ortaya çıkmış. Binali Yıldırım'ın oylarının "satır atlatma" sistemiyle başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere diğer adaylara yazıldığı belgelenmiş.
Sandık başında bulunması dahi yasak olan 19 bin kişinin seçimde sandık başkanı ya da sandık görevlisi olarak görev yaptığı, bu kişilerin binlercesinin CHP'nin belediyelerinde ya da belediyeye bağlı şirketlerde görev yaptığı ortaya çıkarılmış.
Bu kişilerin bulunduğu sandıkların bazılarında sahte barkotlu "Sayım döküm cetveli" hazırlandığı, bu sahte verilerin YSK sistemine kaydedildiği tespit edilmiş.
Ama AK Parti bu durumu topluma anlatamıyor iyi mi?
Hırsızlık yaparken suçüstü yakalananlar "Biz mağduruz" diye bağırırken, AK Parti'yi ekranda savunan isimler, bu yalan ve haksız isyana cevap yetiştirmekte zorluk çekiyor.
Karşı cenah ne diyor?
"Binali Yıldırım'a verilen ama başka adaylara yazılan oylar bulundu ve düzeltildi. Daha ne istiyorsunuz, seçimi neden yeniletiyorsunuz" diyor değil mi?
Dikkat ediniz, kurdukları bu bir satırda dahi hırsızlığın, yolsuzluğun yapıldığını itiraf ediyorlar aslında...
İstanbul'da oyların toplam yüzde 10'u yeniden sayıldı. Sadece bu yüzde 10'luk dilim içinde bulunan oylardan bahsediyorlar. Bir Allah'ın kulu çıkıp da "Yahu biz yüzde 10'u sayılan oyların içinde bu kadar yolsuzluk ve usulsüzlük bulduk. Daha fazlası olduğu için seçimin yenilenmesini istiyoruz" diyemiyor. 
Son birkaç yazıda altını çizdiğim bir husus vardı.
İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanı, aldığı kararlarla İstanbul'u birbirine kattı. 19 bin kısıtlı kişiyi sandık başında görevlendiren bu hanımefendi, biz burada seçim tartışmalarıyla birbirimizi yerken, "Ben emekliye ayrılıyorum. Hadi bana müsaade" diyerek arkasını dönüp gitti!
Kimse dönüp de "Hop, nereye yahu? Dur bakalım, önce şu çıkardığın yangının hesabını ver" demiyor.
Herkes dönmüş Ekrem İmamoğlu'nun ne yapacağına ne diyeceğine odaklandığı için göz önünde yaşanan büyük skandallar görülemiyor.
Ekrem İmamoğlu, "Öğrenci Akbili’ni 50 liraya düşürüyoruz" diyor, AK Partililer, "50 olmaz, 40 lira olsun" diyerek kopyacı görüntüsü veriyor.
Yahu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, 40 bin öğrenciye eğitim yardımı ya da burs vermesi kararı daha önce CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülmedi mi?
Kıytırık Akbil meselesine dâhil olmak yerine, "Öğrencilerimize yaptığınız yardım için teşekkür ederiz. Biz de AK Parti Grubu olarak bugüne kadar 40 bin öğrenciye verilen eğitim bursunun 80 bine çıkarılmasını talep ediyoruz"  denilmiş olsa, binlerce öğrencinin gönlüne girilecek ama nedense bu hamle kimsenin aklına gelmiyor.
Bakın, dikkat edin!
Adamlar, toplumun sinir uçlarına dokunacak meseleleri özellikle tespit edip nokta atışı yapıyor. 
Misal...
Halkın genelinde belediyelerde kullanılan makam araçlarıyla ilgili bir tepki var değil mi? Hemen çıkıp, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1717 kiralık araç kullanıyor. Halkın parası bu kiralık araçlar üzerinden yandaşlara aktarılıyor"  diyorlar...
Ancak, yanı başımızda Sarıyer Belediyesi gerçeği var.
Sarıyer'in CHP'li Belediye Başkanı'nın 3 bin, 4 bin, 5 bin motor gücüyle çalışan 110 üst sınıf araç kiraladığı ve bu araçların sadece yakıt maliyeti için aylık 700 bin lira harcadığı biliniyor.
Ama bunu dile getirmek kimsenin aklına gelmiyor. 
Hasılıkelam...
Başta da dediğim gibi, seçimin yenilenmesi kararından tutun da boş vaatlere veya boş iddialara varıncaya kadar CHP'lilerin diline doladığı hiçbir şeye karşı argüman geliştiremez bir pozisyon var AK Parti'de...
Bunun nedeni, AK Partinin kendi argümanlarını geliştirmek yerine, CHP'nin ya da Ekrem İmamoğlu'nun dile getirdiği argümanlara cevap yetiştirmeye çalışması...
Bu durum kamuoyunda, "Psikolojik üstünlük CHP'nin eline geçti" algısının oluşmasına neden oluyor.
Oysa böyle bir şey söz konusu değil. Sadece kamuoyunu aydınlatma konusunda görevlendirilen isimler bu konuyu hakkıyla dile getirmekte sıkıntı yaşıyor.
Bir önceki yazıda dile getirdiğim gibi...
AK Parti’nin elinde hâlâ, İstanbul seçimlerinin tümden yenilenmesi için itiraz etme imkânı varken bence bu hakkını kullanmalı. Hatta CHP ve İYİ Parti ile birlikte bu itirazı yapmalı. Kamuoyu ancak böyle bir sonuçla ikna olabilir. Ekrem İmamoğlu’nun, “Beni mağdur ettiler” tiyatrosuna ancak böyle son verilebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.