Birlikte başarabiliriz!

A -
A +
Bir önceki yazımda belli bir kesimin yaşadığı zorluklardan bahsetmiştim. Özetlemek gerekirse dedim ki: “Yüzlerce, binlerce işçi, berbat bir ortamda bir yandan çalışırken diğer yandan ayakta ve hayatta kalma mücadelesi veriyor. Buralardan yayılacak bir virüs, Türkiye'yi kırıp geçirecek ama kimse bu sorunu görmek istemiyor.Bu insanlara "Evde kal" demek kolay tabii...Ama bu insanlar kirada oturuyor. Ödenecek kirayı, gelecek olan elektrik, su, doğalgaz faturasını düşünüyor. Evine sokacağı bir lokma ekmeği düşünüyor. Bunlara çözüm bulunmadan bu insanları evinde tutamazsınız..." Ve buna ek olarak bir çözüm önerisinde bulundum: "Bu dönemde devlet kanalıyla açılacak 'Gönül Kumbarası' niteliğinde bir yardım hesabı olsa. Fitresini, zekâtını vermek isteyenler dinimizin emrine uygun bir şekilde bu hesaplara yönlendirilse. Devlet de bunun üzerine koyabileceği maksimum düzeyde yardım paketlerini eklese... Bu yardımlar da tamamen şeffaf bir şekilde gerçekten yardıma muhtaç ailelere dağıtılsa olmaz mı?" dedim. Yazıya beklentilerimin çok üzerinde tepki geldi. Olumsuz değil, olumlu tepki elbette. Okurların neredeyse yüzde 90'ı bu hesabın hemen açılması gerektiğini yazdı. Daha da güzeli... Bazı belediye başkanları aradı. "Zaten darda, zorda olan insanımıza her türlü yardımı yapmaya başladık. Ama bu yöntemle yardımların boyutunu daha da büyütebiliriz" dediler. Bazı belediye başkanlarımız, "Ben her ay maaşımı buraya aktarmaya hazırım. Pek çok belediye başkan yardımcımız da aynı şeyi yapmaya hazır. İş insanlarımız da 'Gönül Kumbarası'na gerekli desteği verecektir" dedi. Eminim ki bu yardımlaşma harekâtı başladığında Cumhurbaşkanı da bakanlar da ve pek tabii ki milletvekilleri de maaşlarını bağışlamaktan çekinmeyecektir. Doğrusunu isterseniz ben böyle güzel tepkiler bekliyordum. Bekliyordum çünkü bu ülke insanının yapısında yardımlaşma var. Onun için korkuya, endişeye gerek yok. Bu ülke de bu ülkenin insanı da çor zamanlarda yanı başındaki komşusunun aç kalmasına göz yummaz. Bu ülkenin insanı ülkesinde yıllardır misafir ettiği 4 buçuk milyon Suriyeli'ye cebinden yaklaşık 40 milyar liralık yardım gönderen bir millet. Kendi kanından, kendi canından olan ülkesinin vatandaşını aç bırakmaz, açıkta bırakmaz Ramazan ayında fitresini, zekâtını verebileceği yardıma muhtaç insanları fellik fellik arayan bu millet, etrafta sıkıntı içinde olan bir tek kardeşini çaresiz bırakmaz evelallah! Yalnız tekraren söylemekte yarar var. Bu iş tek başına devletin yapabileceği bir iş olmadığı gibi, tek başına vatandaşın başarabileceği bir iş de değil. "Evde kal" dediğimiz insanların çoğu yarın önüne gelecek elektrik, su, doğalgaz ve kira faturalarını düşünüyor. Bankalara borcunu nasıl ödeyeceğini düşünüyor. Faturalarla ilgili şöyle bir önerim var: Devletin talimatı ile sıkıntılı süreçte gelen faturaların ödemesi 6 ay ertelenebilir. 6 ay sonra işler yoluna girdiğinde, ertelenen faturalar belli bir taksite bölünerek vatandaşın sıkıntı çekmeden ödemesi sağlanabilir. Yani devletin en azından bunu yapması gerekiyor. Yoksa bu insanları evinde tutamazsınız. Tutamadığınızda da yaklaşan felaketin önüne geçemezsiniz!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.