“Açım diyerek dileniyordu”

A -
A +
“Irak elimizden alınınca o hengâmede son bir çırpınışla dost devlet Türkiye’ye sığındık”   Ben; Zeynep binti Hizab el-Uteybî; Irak’ın Tikrit vilayetinde doğup büyüdüm. Irak’ın işgali sürecinde yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum. O gece ABD uçaklarının saldırısıyla birlikte bize siyasi görüş farklılığı yüzünden düşman olan komşumuz da kin ve nefret ile bir eline benzin bidonu, diğer eline silah; hem sağa-sola ateş ediyor, hem de yuvamızı tutuşturmaya, ocağımızı söndürmeye çalışıyordu. Komşum olacak o adamın ABD askerlerinden daha düşmanca hâlini tarif etmeme kelimeler kifayetsiz, yetersiz kalır. Kanlı gözleri yuvasından fırlamış, bütün kuvvetiyle naralar atıyor, burada yazamayacağım en galiz küfürleri savuruyordu! Sanki çıldırmış gibiydi! “Artık Saddam yoook!” “Diktatörülük bittiiii! “Zalime de, taraftarlarına da hayatı zindan edeceğiz! “Yakacağız, yıkacağız!” “Saddam’ı öldüreceğiz!” “Onu sevenleri de öldüreceğiz!” "Sonunuz geldi!" "Hadi çıksanıza dışarı! Ödlekler!" “Pislikleeer!” “!!!” Daha ne küfürler, ağza alınmayacak sözler! Aman Allah’ım! Nefesim kesilmiş, betim-benzim solmuş, dudaklarım kurumuş vaziyette olup bitenleri anlamaya çalışırken, kin ve nefret dolu gözlerle zafer sloganları atanlar da gittikçe çoğalıyordu. Sokağa dökülenler, âdeta ABD’nin gelişini bir bayram havasında hoplama zıplama içinde karşılıyorlardı. İçim yanarak sadece; “ne kadar da ABD hayranımız varmış! Ah zavallılar” dedim, ağladım. Bu korkunç harpte; canım hayat arkadaşımı ve üç ciğerparemle birlikte binbir emek vererek kurduğum yuvamı, iş yerimi, akrabalarımın çoğunu, pek kıymet verdiklerimi ve en önemlisi ise; hayallerimi, şahsiyetimi, huzur ve saadetimi kaybetmiştim! Kelimenin tam manasıyla artık bir hiç idim… Çaresizce, son bir çırpınışla komşu, dost devlet Türkiye’ye sığındım. Ayakta kalmıştık lakin acı, ızdırap dolu, pek de alışık olmadığımız bir hayata mahkûm olmuştuk. Buna bile razıydık, çünkü “beterin beteri” vardı. Seneler sonra... Tesadüf bu ya… o, evimizi tutuşturan, canımızı yakan komşumu; Şırnak’ta gördüm. O da bir sokak başında perişan vaziyetteydi. Mecalsiz, ayakta zor duruyordu. “Aaa… Bizim komşuya nasıl da benziyor” dedim. Dikkatle baktım; tek ayağı yoktu, üstü başı kir-pas içinde “açım, bir ekmek parası” diye dileniyordu… Daha bir dikkatle baktım evet ta kendisiydi! DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.