Ünal Bolat

"Şimdiye kadar hiç ismini kullanmamıştık ki... Ama lakabını iyi biliyorduk. ‘Becayiş'ti işte. İyi de öğretmenin lakabı öğretmenler arasında söylenir miydi?"

"Konuşma bitti. Ardından telefon hattı kapandı gitti. Çok enteresandı. Kablonun görüşmeye kapatılmasından az önce böyle bir iş almak nasip olmuştu..."

"Böyle mi yapılmalıydı? Bir ortak, ortaklıktan ayrılırken geride kalan arkadaşının hayatının altüst olması için de elinden geleni yapması mı gerekirdi?!."

"Geriye dönüp baktığımda "keşke ben de okula gidebilseydim. O sıralarda oturup dirsek dirseğe ders çalışabilseydim" diye içimde bir ukde kalmıştır..."

"Traktöre bir türlü hakim olamıyorduk. Ağabeyim yolun boş olmasından yararlanmaya çalışıyordu. Eğer traktörde aynı sarsıntı olsa çoktan devrilecektik."

"O bir anaydı, analar bilirdi. ‘Yok nene korkmadım' dedim çocukça bir böbürlenmeyle. Hâlbuki ödüm kopmuştu. Sabah olana kadar neler çekmiştim..."

"Sakın korkma! Buradan gelip geçenler olur. Yukarı yoldan araba eksik olmaz. Biliyorum sen koçak bir çocuksun. Zaten erkek adam korkmaz!.."

"Gidip bir ayakkabı boya sandığı almış. Esenboğa Havaalanına gitmiş. Yasak olan bir yere sandığı koymuş. ‘Boyacı, boyacı...' diye bağırmaya başlamış..."

"O yıllarda sigara kav ve çakmak taşıyla yakılıyor. Dedem, yanık vaziyetteki kavı hava almayan bir kutuya koyar, ihtiyaç olunca hafif üfler yakarmış"

"93 Harbi diye bilinen savaşta, Ruslara karşı başarılı direniş göstermiş, bölgeye onları sokmamışlar. Binlerce insanı Rusların kılıcından kurtarmışlar...

"Yıl 1912... Balkan Harbi... Bulgar komitacılar yakalamışlar dedemi ve babasını... Birlikte kesmeye götürüyor... Acıma yok, merhamet yok... Kanun yok!.."

"Kalabalıkta büyük bir çatırdama sesi duyduk. Arkamızda 10 metre ileride Derviş'in dikmiş olduğu iğde ağacının yere yığıldığını görenler şoktaydı!.."

"Bu ikinci hanımdan olan beş kardeşin en büyüğü Derviş... Bölgesinde herkesin sevip saydığı, merhametli, karıncayı bile incitmez bir kişiliğe sahiptir."

"Arkadaşım canavar kesilmişti! Bana hızla vurdu. Ben de ona elimdeki oyuncağı fırlattım. O da üzerime atladı. Sol bacağımı koparırcasına ısırdı!.."

"Senin özürlü kız kardeşinle bir yıl değil bir hafta bile oturmam..." Keşke Murat'ın kardeşiyle bir yıl otursaymışım da keşke bu sözü söylemeseymişim!..

"Murat büyük bir kalp kırgınlığıyla evine döner. Tam bir çaresizlik almıştır kendisini. Nişanlısı Aysel'in en son söylediği söz kulaklarında çınlar durur!.."

"Bu gazetenin; makaleden haberine, dizi yazılarından gezi yazılarına her daim milli ve manevi değerlere uyan; ayrıştırıcı değil birleştirici bir üslubu vardır..."

"Yıl 1987. Aylardan Ramazan-ı şerif... Tabii ninem de oruçlu. Annemin yanında kalıyor. Gayet sağlıklı. İkindiden sonra, akşama yakın birden rahatsızlanıyor."

"Avgan köyü kadınlarının bir derdi mi var? Başı mı ağrıyor? Kocasıyla, çocuklarıyla, komşusuyla, bir problemi mi var, dertlerine çare olmak için çırpınırdı."

"Şehit Yaşar Musaoğlu Kütüphanesi ilköğretimden üniversite öğrencilerimize kadar tüm öğrencilerimize, araştırmacılara tüm kitapseverlere açık..."