Veysel Gani

Büyüklerimizden, sevenlerimizden zaman zaman çok güzel yazılar, çok özel iltifatlar ve ölçülü tenkitler almaktayız.

Osmanlı İmparatorluğu'nun beş yüz yıllık eyaleti fesat yuvası haline getirildi. Balkanlar oldum olası dert yumağıdır. Cihan harplerinin kıvılcımları da buradan çıkmıştır. Yetmiş yıla yaklaşan sulh dönemi barbar Sırplar'ın vaşleti ile son bulmuştur. Zaten bulanık akan Balkan ırmakları artık kan akıyor...

Bu ihtimali sağ olsun okuyucularımız hatırlattı. Öz be öz Türk Bakan Derviş'in idareyi ele almasından rahatsız olanları biliyorsunuz.

Hazinenin açmış olduğu 98 günlük süper faizli bonolar havada kapışıldı... Aman ne güzel! Hedef para bulup, borçları kapatmak değil mi? O zaman mesele yok demektir. Yaşanan çılgınlığı; sevinç çığlıkları ile önce iç, sonra da dış kamuoyuna duyuran medya, havalara uçuyor...

Kritik günler geçiriyoruz. İnsanlarımız tedirgin ve bıkkın. Bu kriz günlerindeki gündeme dikkat edilmelidir.

Koalisyon Hükümeti'nin istikrar programı ve meşhur reform paketi için söylenmedik söz, yapılmadık ikaz ve çalınmadık kapı kalmadı...

Sergi bahane, ziyaret şahane oldu. Avrupa'daki Türk varlığı Sn. Cumhurbaşkanı Sezer'in ziyaretiyle coştu...

Bizim medyamız da âlem doğrusu... Yapılan bunca hayırlı ve başarılı(!) işi görmez, tutup yamalı bohçaya dönen koalisyonun ortak sayısını araştırır.

Ülkemizde yaşanılan kriz yeni değildir. Ömrümüz krizler ve kavgalarla geçti... Zaten Türkiye'nin olumsuzluklarda en başta, olumluluklarda da en sonda olma sebebi budur.

Her gelen hükümetin beraberinde getirdiği paket ve istikrar programına alıştık. Bu defa paket ve program hükümet değişmeden, değişikliğe uğradı. Açık bir ifade ile paket ve program kevgire dönse bile hükümet direnmeyi ve koltukta kalmayı başardı...

Çok çeşitli haber ve bilgilerin hedefi olduk. Doğruyu yanlışı ayırmakta güçlük çekmekteyiz. Tam bir enformasyon kargaşası yaşıyoruz...

Avrupa hastalık ve sellerle boğuşuyor. Uzun süreden beri ciddi bir tehdit oluşturan 'BSE'#en sonra; şimdi de 'şap' hastalığı insanları tedirgin ediyor...

Nasıl bir krize duçar olduğumuzu zaman geçtikçe daha da iyi anlıyoruz. Enflasyon masalları ile uyutulduktan sonra geçen iki yıl, Türkiye için telafisi güçten de öte bir durum sergiliyor

Görmek, bilmeyi; bilmek de öğrenmeyi beraberinde getirir. Bu bakımdan okuduklarımıza, seyrettiklerimize dikkat etmemiz gerekir.

Türkiye zaman, imkân ve kaynaklarını israf ederek güç kaybederken; hayat alanlarında ciddi işler oluyor.

Az gelişmiş ülkelerde umut olmak kolay, iş yapmak zordur. Bu zorluk sebebiyle sistem adeta insanları öğütüp, un ufak yapar... Şimdi bir "Derviş muhabbeti"dir gidiyor. Bütün umutlar Derviş'e bağlanmış... Haydi hayırlısı diyerek bekleyelim.

Çalkantılı bir hafta daha geride kaldı... Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz, Avrupa Türk'ünün de ilgi odağı oldu. Türk ekonomisinin çöküşü, döviz fiyatlarının çılgın yükselişi ve birbirini izleyen bürokrat istifalarından sonra, ithal çözüm bulundu...

Başarısızlıklarımıza kılıf hazırlamakta üzerimize yok... Hangisini yazalım? Hatırlar mısınız 'IMF' ile yapılan ilk görüşmelerde 'ANAP'lı bakanlar nasıl esip gürlüyorlardı. Sonuç ne oldu? Teslim olduktan sonra tası tarağı toplayıp gittiler. Akabindeki seçimlerde de barajdan kıl payı sıyırdılar..

Eskiden hükümet 'jeep'lerinin garnizon duvarlarına çarpması modaydı... Şimdilerde ise hükümetlerin kriz çıkartmaları moda oldu.

Yarım bardak suda fırtına kopartarak cihanı ayağa kaldırdıktan sonra, hatamızı anladık. İş işten geçmiş olsa bile; yine de sulh ve sükûn bizim için hayırlıdır. Kavga ile, nîza ile bir yerlere gelinmiş olsaydı, şimdilerde parmakla gösterilecek bir ülke olmuştuk.