Türkiye zaman, imkân ve kaynaklarını israf ederek güç kaybederken; hayat alanlarında ciddi işler oluyor. Biz açıkça telaffuz etmekten çekinsek de Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu Anadolu'nun arka ve yan bahçeleridir. İleri karakollarımız mesabesindeki bu bölgelere es geçerek kendi iç problemlerimizle boğuştukça, daha da fazla güç kaybetmekteyiz. İsrail "Arz-ı mevûd" vadedilmiş topraklar masalının arkasına sığınarak, (Biraz da mistik ve tabii ki antilaik) Nil'den Fırat'a diye gözetlediği milli hedefi gerçekleştirmek peşinde... Rusya asırlardan beri "sıcak denizlere inme" hayalini sürdürerek Kafkasları kan gölüne çeviriyor. Yunanistan yumruk kadar cirmi ile Balkanların tek söz sahibi imiş gibi esip gürlüyor. Türkiye mi? Talihsiz bir dönem geçiren ülkemiz Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ne demek? Canını kurtarmanın savaşını veriyor. Bizi bu duruma getiren beceriksiz, basiretsiz ve çapsız yöneticiler utansın! Bu mübarek günde biraz ağır olacak ancak "bindiğimiz dalı kestiğimiz"i; bir defa daha hatırlatmak isteriz. Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve Ortadoğu'da hak iddia edenlerin o coğrafyaya ne verdiklerine bir bakınız! Kan, gözyaşı ve ölümlerden başka ne verdiler? İşte İsrail... Kundaktaki çocuklara kadar inen şiddet ve soykırım bayramlarda da devam ediyor. Kafkaslar'daki Rus zulmünün sivil halkı değil, bölgedeki evcil hayvanları bile hedef aldığı ajans haberlerine giriyor... Sırpların Balkanlar'daki mezalimi ne ilk, ne de sondur. Buna rağmen varsa yoksa; Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani soykırımı... Halen mevcut ve Dünya'nın gözü önünde cereyan eden vahşete gözlerini kapatanlar, yıllar önce olup, olmadığı tartışılan olaylar sebebiyle Müslüman Türk yargılanmakta kınanmaktadırlar. Beş-altıyüz yıllık bir hakimiyet döneminde, bütün azınlıkların dinî ve insanî haklarını güvence altına alan bu necip milletin muhatap olduğu haksızlıklara bakınız! İşin garibi yönetim makamlarındaki karar beyinlerimizin bu düşmanca tavırlara karşı geliştirebildikleri bir strateji de yok!.. Şu anda Makedonya ve Arnavutluk arasındaki gerginlikte Türkiye yine yok. İstanbul'dan önce Müslüman Türk'e vatan olmuş Üsküp, Tetova, Gostivar ve Ohri'yi nasıl yok sayabiliriz? Dedelerimizin mezar taşlarının hâlâ canlı olduğu Tiran, İşkodra ve Berat bizim tarihi mirasımızdır. Türkiye ve özellikle mevcut yönetim sudan sebeplerle fırtınalar estirirken; hayati önemi haiz konuları sürekli kulak ardı etmektedir. Biz "ehem ve muhim" ayrımı yapmadığımız takdirde; iç ve dış meselelerimiz çözüme ulaşamayacak, krizlerin ardı, arkası kesilmeyecektir...