Yarım bardak suda fırtına kopartarak cihanı ayağa kaldırdıktan sonra, hatamızı anladık. İş işten geçmiş olsa bile; yine de sulh ve sükûn bizim için hayırlıdır. Kavga ile, nîza ile bir yerlere gelinmiş olsaydı, şimdilerde parmakla gösterilecek bir ülke olmuştuk. Atatürk-İnönü çekişmesi, İnönü-Bayar mücadelesi, Bayar-Menderes sürtüşmesi, Demirel-Ecevit kavgaları, Özal-Demirel davaları, Erbakan-Demirel mugalataları, ve sayısı yüzlere varacak kavgalar bize hayır getirmedi!.. Herkesin tarzı mezhebi ve meşrebi ayrı olabilir. Ancak hedeflerimiz bir olmalı. Bu hedeflere ulaşabilmek maksadıyla birbirimize kenetlenmeliyiz. Batıl dinler, tartışmalı etnik kimlikler ve ideolojik klikler peşinde olanlar bile birleşip, hayalleri uğruna çarpışırken; bizler gerçek din, kültür ve kimliğimizi saklamak, hatta inkâr etmek zorunda kalmaktayız. Kısır çekişmeler yüzünden çok mahdut olan imkân ve kaynaklarımızı heba etmekteyiz. Daha dün cebinde yüz lirası olan garibanların parası bugün altmış liraya düşmüştür. Yazık değil mi? Hadi boşverin garibanı, ne hâli varsa görsün derseniz; o takdirde size, devlet hazinesini düşünün deriz. Dövize endeksli bu borçların yüzde kırk artması ne demektir! Seksen yılda kemer sıkarak üç nesli rahmetli ettik. Tünelin ucu göründü denilerek avutulan nesiller, gün yüzü göremeden veda ettiler bu fani dünyaya... Bugün de durumumuz faklı değildir. Bizi aylarca da değil, yıllarca olmayan tedbirler ve sonu gelmeyen vaatlerle aldattılar. Pamuk ipliğine bağlı bir ekonomik paketi savunurken, bütün kaynaklarımızı "Har vurup, harman savuranların" vebali istifa ile de ödenmez! Ama nerede o yiğitler? Bu karamsar tablolarla sıkılan canınızı daha fazla karartmayalım. Sizlere elektronik posta ile ekranımıza düşen bir fıkrayı anlatalım da biraz neşeleniniz... Efendim, bir Türk ve bir Amerikalı dünya elektronik fuarında karşılaşıp, dost olmuşlar... İkisi de birbirlerine kendi ülkelerini anlatıp durmuşlar... Sonunda birbirlerini sınar gibi - "Peki ABD ve Türkiye arasında ne fark var?" diye sormuşlar. ABD'li hemen ileri atılmış ve başlamış saymaya... - "Bizde; George W. Bush, Bobe Hope, Steve Wonder, John Cash var" demiş Amerikalı. Türk hiç durur mu! o da; - "Bizde Ne Hope (umut) var, Ne Wonder (beklenti) var, Ne de, Cash (para) var" demiş... ve eklemiş; - "Ama olsun bizde de Mr. Ecevit var." Kıssadan hisse, işte size soğuk bir Amerikan esprisi.