Görmek, bilmeyi; bilmek de öğrenmeyi beraberinde getirir. Bu bakımdan okuduklarımıza, seyrettiklerimize dikkat etmemiz gerekir. Koca bir bayramı geride bıraktık. Gerçekten de çok mükemmel anlar da yaşadık. İyilikler, yardımlar ve destekler yüreklerimizi kabarttı... Ancak bizi hayli üzen olaylar da olmadı değil! Bu dînî bayramı lâ-dînî bir tatil gibi görüp, "vur patlasın, çal oynasın" misali geçirenlere bir çift sözümüz var! Evet; mallarınız, mülkleriniz, çocuklarınız, kadınlarınız ve hatta metresleriniz de sizin... Fakat ölçüler sizin değil, insanlığındır. Biz insanlık ölçülerini hiçe sayamayız. Cemiyet halinde yaşıyorsak sorumlulukları eşit veya orantılı ölçülerde paylaşmamız gerekir. Bize ait olduğunu zannettiğimiz, iddia ettiğimiz birçok şey belki de bize ait bile değildir. Veya olmayabilir de... Bu bakımdan kederde ve sevinçte ortaklığın gereğini yapmalı, yapabilmeliyiz. Sık sık, her vesile ile tenkit ettiğiniz ve kara cahil gibi gördüğünüz vatandaşlarımızın paylaşma duygularına bakınız! Yardımlaşma ve feragatlerini görünüz. Bazen "Terbiye terbiyesizden, iyilikler de kötülüklerden" öğrenilebilir. Kanaatimce artık eğitim ve öğretimde tersten okuma devri başlamıştır. Toplumda numune (örnek) olması gerekenlerin bu görevlerini lâyıkıyla yapmadıklarını gördükçe, aykırı düşüncelere kapılıyoruz. Yetişen gençlerimizin ne yediği, ne içtiği, ne ölçüde sağlıklı beslenebildiği önemlidir. Ancak bu maddi beslenmenin çok önünde bir manevi yan da mevcuttur. Gençlerimizin nelere baktığı, neleri gördüğü ve neleri öğrendiği de önemlidir. Bir de öğrenemediklerimiz var ki, yürekler yakar... Zamanın su gibi akıp gittiği bu telaş içerisinde sadece çocuklar ve gençler değil yetişkinler de tehlikededir. Televizyon, radyo, gazete ve bilgisayar hepsi gerçekten müthiş buluşlar ve büyük imkânlar. Fakat bu buluş ve imkânların nasıl kullanıldığı ve/veya kullanılmadığını bir düşünelim. "İnsanlar kayıptadır" bunu peşinen kabul ederek kayıpları asgari düzeylere çekmek hedef alınmalıdır. Medyamız incelendiğinde Batı medyasının ilgi alanları ile hiç, ama hiç çakışmamaktadır. Sansasyonel haberler, ipe sapa gelmez tartışmalar, hiçbir fayda sağlamayacak hususlar gündeme getirilerek,; zamanlar harcanıp, imkânlar çarçur edilmektedir. Haberlerimiz hariç diğer programlarımız "Pompei'nin son günleri"ni çağrıştırmaktadır. Kimin hangi buluşu ve hangi faydalı icraatı yaptığını konuşmak yerine (çok affedersiniz) kimin kiminle gayr-ı meşru ilişkiler içerisinde olduğu haberleri pompalanarak nesiller mahvediliyor. Bu haksız hücum ve kirlenmeye karşı tedbir alanlar da gerici, tutucu, anti laik gibi subjektif görüşlerle kirletiliyor. Yazık değil mi bizlere?..