Veysel Gani

Yiğitliğimizin neredeyse tek göstergesi haline gelen borçlarımız, bizi bunaltmaya devam ediyor. Borçlanmak; gelişen ve büyüyen kişi ve kurumların kaçınılmaz sonudur. Bunu peşinen kabullenmek gerekir.

Kaynak aramakla meşgul olan Türkiye'ye destek yine Avrupa Türk varlığından geldi... TAM direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupa'daki tasarrufların belli ve kayıtlı şartlar altında Türkiye'ye akabileceğini söyledi...Az buz değil on milyar markı aşan böyle bir kaynağa acil ihtiyaç olduğuna göre; işlemler başlatılmalıdır.

Gazeteniz Türkiye'nin gündeme getirdiği "bor rezervi" ülke çapında hayli ilgi topladı. Telefon ve faxlarımız durmadı. Vatandaşımız krizden çıkış arıyor... İşin gerçeği, umutlar tam tükenmemiş ve bir ihsan bekleniyor.

Bir Derviş fırtınasıdır gidiyor... Gidiyor da hiç kimseler oyunun farkına varmıyor, varamıyor. Bütün kaynakları tükenmiş Türkiye'nin verecek tavizi kalmamıştır. Şimdi sıra hükümranlık haklarına gelmiştir.

Prim getiren, reyting yapan, tiraj kazandıran konulara sahip çıkan çoook... Bazı kritik ve hassas konuların maalesef sahibi ve sorumlusu yok!

Devlet Bakanı Derviş'in açıkladığı ismi güzel, kendi meçhul programı dinlediniz. Programa hükümet desteği bir gün sonra geldi. Umarız para desteği, hükümetin desteği gibi gecikmez...

Türkiye'deki ekonomik gelişmeler Avrupa gündeminin ilk sıralarında yer alıyor... ABD de dahil, birçok ülke ve Avrupa'da ekonomik göstergeler eskisinden farklı cereyan ediyor. Tabii bizde dip yapan ekonomi yerine; Batı'da büyüme hızında yavaşlama olarak ortaya çıkıyor.

Gazeteniz Türkiye'nin "Korkulan oldu" manşeti ile verdiği haber beklenmedik bir son değildi... Ülkenin bir uçtan diğerine kıyama kalkması hoş bir durum değil tabii ancak yılların birikiminin farkına varılmaması tam bir basiretsizlik örneği oldu.

Gün olur devran döner derler. Denilen gibi de oldu... Devran döndü. 28 Şubat sonrasında âlâ-yı vâlâ ile iktidara getirilen Ecevit için, şimdi gönderme çareleri aranıyor.

Düne kadar 'IMF'yi ekonomik işlerle uğraşan bir kurum bilirdik. Ancak son veriler, 'IMF'nin başka bir boyutunu ortaya koydu...

Hayli zor şartlar yaşadığımızı hiç kimse inkâr edemez. Sn. Başbakan'ın bu durumu içine sindirip, sindiremediğini bilemiyoruz. Ancak vatandaş sindiremiyor...

Ülkemizdeki sosyo-politik durum hiç de iç açıcı değil. CNN'de bile Türkiye'deki eylemler yayınlanıyor... Bu hale neden düştük? Veya nasıl düşürüldük bilemiyoruz.Yılların birikimi ve kötü yönetimden kaynaklanan problemler var. Ancak bunların hepsi yuvarlık lâflar.

Her kriz sonrasında uzman kesiliyoruz. Beş Nisan kararlarında benzer duyguları yaşadık. Şimdi de durumumuz farklı değil. Hemen hepimiz müşterek bahis oynar gibi dolar ve markı tahminle tatmin oluyoruz.

Biz ekonomik krizler, politik istikrarsızlıklar ve sosyal problemlerle boğuşurken; elin oğlu strateji geliştiriyor...

İki yıl süren ninniler döneminden sonra gözümüz açıldı. Enflasyon masalları bitip; gerçeklerle yüz yüze gelince bir çoğumuz şoka girdi...

Dört ortaklı, bir destekli Koalisyon'un istikrar programı belli oldu. Bu programa bakarak; "Batı cephesinde yeni birşey yok!" diyebiliriz.

Biz ekonomik ve politik problemlerimizle uğraşırken, Avrupa'da da hayli sıkıntılar yaşanıyor... Ne var ki; Avrupa altyapısını halletmiş, üstyapı rötuşları ile uğraşıyor.

Onbeş günde onbeş yasa çıkacakmış! Şimdiye kadar aklınız neredeydi? Bizi tarafsız bir gözle inceleyenler herhalde "Ağustos böceği" zanneder.

Hemen her Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Koalisyon'un görüş birliği içinde olduğu açıklaması yapılıyor...

'Türkçe'nin; arı, duru, sade kurallı, her eğitim düzeyindeki insanımızın doğru öğrenip kolay kullanması için neredeyse bir asırdır savaş veren "Türk Yurdu" dergisi etrafında toplanan Türkçe sevdalıları, derginin Şubat / Mart 2001 tarihli (162-163 sayılar) nüshasını "TÜRKÇE'YE SAYGI" özel muhtevasıyla yayımladılar.