Prim getiren, reyting yapan, tiraj kazandıran konulara sahip çıkan çoook... Bazı kritik ve hassas konuların maalesef sahibi ve sorumlusu yok! Açıklanan yeni ekonomik programın sorumlusu Derviş. Destekçisi koalisyon liderleri diyebiliriz. Peki bugüne kadar uyguladığımız programın sahibi ve sorumlusu kim? "Yenisini alacağımızdan eskisinin hükmü yoktur" diyerek sorumluluklardan kurtulmak mümkün müdür? Benzer şekilde iki yıldır enflâsyonla uğraşarak, onu tuş edeceğini, hatta tek basamaklı sayılara (rakamlara) düşüreceğini iddia edenler nerede? Dedik ya; prim getirmeyen, reyting ve tiraj yapmayan konuların sahibi, sorumlusu yok diye... Zaten Türkiye'nin sıkıntısı burada. Ülkenin sahibi yok ki, meselelerinin sahibi olsun! Bu sahipsizlik başımıza ne çoraplar ördü ve halen de örüyor... Şimdi cezaevlerinde patır patır ölen insanlar var. Bunun sorumlusu kimlerdir. Bu insanlar açlık grevleri yapıyor... Doğrudur. Kendi istek ve ihtiyarları ile ölüyor... Bu da doğrudur. Verilmek istenen tıbbî yardımı da reddedip, ölüyorlar. Bunca ölümün hiçbir sorumlusu yok mudur? Devletin koruması altındaki bu insanların ölmesine izin verilmemelidir! Konunun ideolojik olması, ölenlerin tamamının cemevlerine götürüldüğü ve siyasi boyut taşıması gibi bir seri mazeretler bizi temize çıkartabilir mi? Hiç zannetmiyoruz. Diğer taraftan TÜSİAD tarafından hazırlanan rapordaki deli saçması iddialar ülke bütünlüğünü tehdit ederken raporun sahibi belli değil! Bu tür iddialarla ortaya çıkanların, hazırladıkları sözlü ve yazılı raporlara imzalarını atarak sahip çıkmaları gerekir. Kaynağı, hazırlayıcısı ve sahibi olmayan iddialarla suları bulandırmanın gereği yoktur. Kendi ilgi alanını, kendi branşını, kendi konusunu yüzüne gözüne bulaştıranlar; başkalarının sorumluluğundaki konularda esip gürlemekle meşguller!.. Daha bitmedi! Meclis genel kurulunda kabul edilen bir tasarıya göre; artık imam hatip lisesi mezunları polis olamayacak! Siz imam hatipleri örgün eğitim ağı içinde kurar, geliştirir ve mezunlar verirseniz; bu mezunları da kabullenmek zorunda kalırsınız. Böyle bir sakat anlayış ve çifte standarda fırsat verenler kim? Dedik ya, bazı konuların sahibi olmaz diye... Benzer bir uygulama da 'bayrak kanunu'na ilişkin yönetmelikte gözleniyor. Bütün adab-ı muaşeret kurallarında bayanların başının örtülü olması ve/veya eldivenli olmaları normal görülürken; başörtülü olanların istiklâl marşı söyleyip, dinleyemeyecekleri hükmü nereden çıktı. Şapkalı, kukuletalı, bandanalı çıtkırıldım bayanların başlarının kapalı olması mesele olmuyor da, Türk anasının başörtüsü neden ve kimlere dert oluyor?.. Yahu etmeyin! Bu ülkenin çivisini çıkartmayın! Yazdıklarınıza ve yaptıklarınıza ya sahip olun veya yapmayın! Huzurumuzu daha fazla bozup ağzımızın tadını kaçırmayın!..