Türkiye bir daha tökezlememeli

A -
A +

Geçtiğimiz pazar yeni dönemin müjdelerini yazmıştım.

Bu sene sonuna kadar memurların umutla beklediği 3600 ek gösterge meselesi hallolacak.

Önümüzdeki sene EYT diye bildiğimiz emeklilikte yaşa takılanlar meselesi ve “intibak” gibi emeklilikle ilgili beklentiler gündemde olacak.

Güvendiğim bir kaynağımın “Seneye hepsini halledeceğiz” dediğini aktarmıştım.

Beklentim o ki, inşallah seneye bunlar da çözüme kavuşacak.

***

Tabii buraya varana kadar ortadan kaldırılması en elzem mesele; pahalılık.

Nitekim, bunun da ilk adımlarının atıldığını yazmıştım.

İnşaatta maliyetleri artıran çimento ile tarım ürünlerinin en önemli gider kalemini oluşturan gübre ihracatına sınırlama getirildi.

Ticaret Bakanlığı, daha fazla kâr amacı güderek ihracata yoğunlaşan ve böylece iç piyasada fiyatları yükselten bu sektörlere ayar verdi.

Tamam, ihracatımızı artırmamızın büyümede ciddi etkisi var ama, tamamen dışarıya odaklanmak bu sefer de içeride dengeleri bozdu ve buna fırsatçılar da eklenince piyasada fahiş fiyatlar oluştu.

Gıda fiyatlarını düşürmeye yönelik ikinci hamle, hububat ve bakliyat ithalatına gümrük vergisinin 1 Ocak 2022’ye kadar sıfırlanması ile geldi.

Buğday, arpa, mısır, nohut, çavdar, yulaf, kırmızı mercimek sıfır vergi ile ithal edilecek, böylece arz artırılarak, fiyatların aşağı çekilmesi sağlanacak.

***

Bu arada, bir başka noktaya dikkatinizi çekmek isterim.

Evet, bizde enflasyon ABD ve Avrupa’dan yüksek.

Ancak sene başından bu yana ABD’de enflasyonun yüzde 1,4’den yüzde 5,4’e yükseldiğini biliyor muyuz?

Artış kaç kat, buradan hesaplayın.

Aynı şekilde Avro bölgesinde ocak ayında 0,9 olan enflasyon yüzde 3’e geldi.

Bu da yüzde 233 oranında artış demek.

Türkiye’deki enflasyon artışı ise ocaktan bu yana yüzde 23.

Yani pandemi döneminde enflasyon bütün ülkelerin en ciddi problemi, bunu da görmek gerek.

***

Bir diğer önemli meselemiz; işsizlik

Bununla ilgili de hükûmetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da önemli hamleler yer aldı.

Yıllık ortalama 1 milyon 170 bin yeni istihdam hedefleniyor, -ki önümüzdeki yıl işsizliğin tek haneli rakamlara düştüğünü görmek en büyük arzumuz.

Bunları, dünya ekonomisinin sarsıldığı pandemi döneminde yapabilmek hayli zor bir hedef gibi görünse de, Türkiye 2023 hedeflerini yakalamakta kararlı.

Avantajımız, krizlere şerbetli olmamız herhâlde.

Nitekim Türkiye ne zaman rahat bırakıldı ki!

Zaten hep çarpışa çarpışa, zorlukları aşa aşa bugünlere gelmedik mi?

Gezi öncesi yüzde 4,5 faiz ve yüzde 7 enflasyonla Cumhuriyet tarihinin en iyi rakamlarını yakalamıştık malum…

Tam da bu dönemde, bu göstergelerin bozulması için dışarıdan talimatla harekete geçen terör örgütleri ile iş birliğine giren CHP değil miydi?

Ülkede kaos oluşması, ekonomik dengelerin bozulması için bunca çaba sarf edenlerin bugün “Biz düzelteceğiz” iddiasıyla ortaya çıkması ne tuhaf!

Bakın, bunca engele rağmen 20 yıl önce 14 bin olan fabrika sayımız bugün 67 bini geçmiş durumda.

O gün montaj dışında doğru düzgün hiçbir teknoloji ürünü üretemezken, bugün yazılımı ve donanımıyla yüzde yüz yerli hava araçları üretir hâle geldik.

Seneye yerli otomobilimiz yollarda olacak ve bu yöndeki hamlelerin arkası kesilmeyecek.

Ayrıca, doğalgaz ve petrol arama konusunda Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de attığımız adımların da etkisini en geç 2023’de göreceğiz inşallah.

***

Tekrar edeyim, her seçim çok önemliydi, 2023 çok daha önemli.

2023, Türkiye’yi en üst lige fırlatacak sıçrama tahtası olacak.

Bu yüzdendir ki her yönden saldırılar arttı.

Ancak Cumhur İttifakı ve hükûmet de buna hazırlıklı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki yazımızda anlatmaya çalıştığımız yeni dönemin işaretlerini önceki gün Kahramanmaraş’ta özetledi…

“Ödenecek bedelleri ödedik. Şimdi hasılatını toplama zamanı. Enflasyonu kısa sürede düşüreceğiz, milletimizin refah seviyesini daha yukarı taşıyacağız” dedi.

Bu demektir ki 2023’e kadar çok şey göreceğiz.

Ellerindeki kozların yitip gideceğini düşünenler, AK Parti tabanından parça koparabilmek için şimdiden “aşı” gibi yeni istismar alanları arayışına girdi.

Şahsen, dünyada olduğu gibi sadece aşı ile ilgili endişelerinden dolayı bu meseleye mesafeli duranların, kendilerini “oy”a devşirmeye çalışan bu istismarcıları eninde sonunda göreceğini ve gereken cevabı vereceğini düşünenlerdenim.

Yapsınlar bakalım, onun da neticesini hep birlikte göreceğiz.

Hayata olumlu yönde dokunanlar mı, yoksa FETÖ’ye, PKK’ya umut aşılayanlar mı muvaffak olacak, göreceğiz.

 

***********

 

Çin’den aşılar geldi, bunlar sustu

 

Yanlış anlaşılmasın; Uygur Türk’ü kardeşlerimize yapılan Çin zulmü içimizi yaralayan bir mesele.

Tıpkı Suriye’de, Irak’ta Türkmen kardeşlerimizin yaşadıkları gibi, her daim üzerinde hassasiyetle durmamız gereken bir konu hem de.

Nitekim devletimizin bu meselelerde hep soydaşlarımızın yanında olduğunu ve muhatap ülkelerle ikili ilişkileri belirli bir seyirde yürütmenin yanında, bu konuları hep masada tuttuğunu ve tavrını açıkça gösterdiğini biliyoruz.

Durumun daha kötüye gitmemesi için diplomatik ilişkileri belirli bir düzeyde sürdürmek en başta mağdurların yararına.

Ancak böyle bir meselenin iç siyasete malzeme yapılması mide bulandırıcı.

Bunun son örneğini muhalefette görmüştük.

Tam da Türkiye’nin elindeki Sinovac’lar azaldığında üstelik (!)

Çin’den yeni parti Sinovac aşısı beklerken, muhalefetin özellikle İyi Parti kanadı her gün Uygur Türkleri meselesini işleyip Çin ile kriz çıkarmayı başardı.

Aynı günlerde bunların gazeteleri de aynı konuyu manşetlerinden düşürmüyorlardı.

Ne zaman ki hükûmet Çin’le krizi çözdü ve aşılar geldi, bunlar birdenbire sustu!

Bakın, o gün bugündür sesleri çıkmıyor.

Buradan anlıyoruz ki, mesele soydaşlarımız değil, Çin’den gelecek aşılarmış!

O aşılar gelmemeli, bunlar da “Hani nerede kaldı aşılar?” deyip, zaten başlattıkları baskıyı artırmalıymış!

Böylece “normalleşme” gecikmeli, vaka ve ölüm sayıları fırlamalı, bunların istedikleri ortam olmalıymış!

Şunların yaptığına muhalefet denir mi Allah aşkına!

 

***********

 

KHK’lılar FETÖ’yü memnun etmezmiş!

 

Koltuğa oturduğundan beri FETÖ ile aynı dili kullanmaktan hiç çekinmeyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2023 için yine FETÖ oylarına göz kırparak, KHK'lı FETÖ'cüler için "Bakın, devlet kinle yönetilmez, devlet öfkeyle yönetilmez. Suçu yoksa iade edeceğim. Bunu halledeceğiz, siz hiç merak etmeyin" demişti.

FETÖ’cüler bu çıkışa cevap verdi.

FETÖ'nün üst düzey isimlerinden firari Hüseyin Kara, CHP liderine seslenerek "Gasbettikleri her şeyi, işten attıkları bütün arkadaşlarımızı, kapattıkları bütün müesseseleri “hizmete” iade etmedikleri müddetçe hocaefendi bir şekilde sulha yanaşmaz" demiş.

Kılıçdaroğlu, terör örgütünden aldığı bu cevaba sustu ama ben söyleyeyim; hiç merak etmesinler, koltuğa oturursa bütün isteklerini yerine getirmek için elinden geleni yapacaktır mutlaka (!)


 

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.