Muhammed Baki Billah "rahime-hullahü teâlâ", giyinmede, sadeliği severdi. Her gün, aynı yemeği getirseler; - Başka yemek getiriniz! demezdi. Hep abdestli olmaya çalışır, zaif olduğu halde çok ibadet yapardı. İbadet yaparken yorulsa, kalkıp abdestini tazeler ve ibadetine devam ederdi yine. İslâmiyetin her emrine riayet eder, bir edebi bile yapmaktan kaçınmazdı. Bilhassa dergâhta yemek pişirenlerin abdestsiz olmasına izin vermez; - Bir edebe riayet edilmezse, feyiz yolu kesilir, buyururdu. KALBİMDE KARARTI OLDU Bir gün, sevdiklerinden biri; - Efendim! Kalbimde bir karartı hissediyorum. Acaba sebep nedir? diye sordu. Cevabında; - Bu haller, günahtan hasıl olur. Bilhassa yemeklerde bir kusurun olabilir, buyurdu. - Efendim, hep helal yeriz. - İyi düşün kardeşim, mutlaka dinin bir edebine uyulmuyordur. O kişi eve gelip düşündü, araştırdı. Dine aykırı bir hâl bulamadı. Sonunda öğrendi meseleyi. Meğer birkaç gün önce abdestsiz olarak odun konmuş ocağa. Kalbindeki karartı bundan geliyormuş. RIZIK İÇİN ÇALIŞMAK Bir gün de bu zata; - Efendim, bir kimse sabahtan akşama kadar camide ibadet edip, "Allahü teâlâ benim rızkımı nereden olsa gönderir" derse, o, nasıl bir adamdır? Buyurdu ki: - O, cahil bir kişidir. Rızık için çalışmak da ibadettir çünkü. Nitekim Peygamberimiz "aleyhissalâtü vesselâm"; "Allahü teâlâ benim rızkımı süngümün ucuna koymuştur" buyurdu. Yani Rabbim cihad yoluyla rızkımı gönderiyor demek istedi. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com