Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Osmânlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu'da bir İslâm âlimi vardı:

Seyyid Alaaddîn (rahmetullahi aleyh)...

Bu zât, 1456 senesinde yüz elli yaşlarında vefât etti. Kabr-i şerîfi, İçel'e bağlı Gülnar ilçesinin Zeyne kasabasındadır.

O devirde bir râhip Semerkant'a gelmiş, halkın îtikadını bozmaya çalışıyor, meselâ Îsâ Nebî için, “O, İlâhtır” diyordu.

Semerkant hükümdârı Sultân Hâlid idi. Âlimler hükümdâra;

“Sultânım! Anadolu'da Seyyid Alaaddîn adında bir büyük âlim var. Ona haber iletelim. Bu râhibe, ancak o cevap verebilir” dediler.

Sultân da;

“Derhâl mektup yazıp, dâvet edin kendisini” diye emretti.

Ve Seyyid Alaaddîn geldi.

Sultânın gözlerinden öpüp;

“Ey Hâlid! Resûlün emriyle geldim. Haydi, o râhibi çağır da münâzara edelim” dedi.

Ertesi gün oldu...

Câmide buluştular.

Râhip, Seyyid Alaaddîn’i görür görmez şehâdeti getirip Müslüman oldu.

Kendisine sordular:

“Neden îmân ettin?”

Râhip, Seyyid Alaaddîn'e dönüp “Dün gece rüyâmda gördüğüm zât sizdiniz. Bütün suâllerime, rüyâda cevap verdiniz ve beni tatmin ettiniz, hiç şüphem kalmadı. Uyanınca, söz verdim” dedi.

Sordular:

“Neye söz verdiniz?”

Dedi ki:

“Sizi görür görmez îmân edeceğime söz verdim.”

Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR