"Resulullah ile dünür oldunuz"

A -
A +

Molla Fenari hazretleri "rahime-hullahü teâlâ" hadiseyi haber alınca, derhal bir mektup yazıp, gönderdi Padişaha. Mektup şöyle: (- Devlet-i âl-i Osman, kıyamete kadar pâyidar olsun. Şunu, arz edeyim ki, öldürülmesini emrettiğiniz o zat, Resul-i kibriya'nın "aleyhissalatü vesselam" soyundan, asil, temiz, hürmete lâyık bir ulu kimsedir ki, bu zamana kadar böyle olgun evliya, Anadolu'ya ayak basmamıştır. Şöyle devam ediyor: - Böyle bir zatı, siz davetçi göndererek, Buhara'dan getirtseydiniz, sizin için büyük şan ve şeref olurdu. Böyle yapmadığınız halde, ilahi irade ile buraya geldi bu zat. Hem böyle bir seyyide kızınızı vermekle, Resul-i ekrem ile akraba oldunuz. Şöyle bitiyor: - Şunu da arz edeyim ki, eğer o zatın kılına zarar gelseydi, değil gönderdiğiniz o kırk sipahi, cümle ordularınız mahvolurdu. Bu, böyle biline ki, hiç şek ve şüphe yoktur. Ferman, Sultanımızındır, arz olunur.) Sultan, mektubu okuyunca; - Eyvaah! Biz ne ettik? dedi. Kendi elimizle kırk sipahimizi oklara hedef ettik. Başını istediğimiz o er, Resulün evladından bir velî imiş. Savaş, zaferle bitti. Ve ordu dönüşe geçti. Yıldırım Bayezid Han, zaferle Bursa'ya girerken, halk karşılamak üzere toplanmış, kendisine tezahüratta bulunuyorlardı. Aralarında Emir Sultan da vardı. Padişah, Onu tâ ileriden görüp, damadının bu kimse olduğunu anladı ve; "İşte o, yaraları saran, Niğbolu'da kapıyı bize açan o" diyordu içinden. İyice yaklaşınca; - Evet, sendin! dedi. Sen de bizimleydin! Emir Sultan hazretleri; - Gazânız mübarek olsun sultanım! Allah, sizi başımızdan eksik eylemesin! buyurdu. Padişah sevinçle indi attan. Sarıldı damadına. Gözünden yaşlar aktı yanaklarına... www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com