Cezâyir'de yetişen velîlerden Ebül Abbâs Müstegânimî hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Müsteganim şehrinde yaşadı, burada vefât etti.
O devirde bir genç, ilim öğrenmeyi çok istiyordu.
Yetîmdi de.
Annesi, hırkasına “dört altın” dikip gönderdi ilim tahsîline. Genç, birkaç yer dolaştıktan sonra nihâyet geldi bu zâtın dergâhına.
Ve arz etti:
“Ben talebe olmak istiyorum efendim.”
Mübârek gülümsedi;
“Olur… Ama senden ‘altın kokusu’ geliyor. Kalbinde dünyâ düşüncesi varken kendini ilme veremezsin evlâdım” buyurdu.
Çocuk inkâra yeltendi;
“Bende altın yok ki!”
“Annenin verdiği o altınları unuttun mu oğlum?”
“Hangi altınları efendim?”
“Hani hırkana dikmişti ya, o altınları soruyorum.”
Delikanlı mahcup oldu!
Büyük zât sordu gence:
“Sen talebe olmak istiyor musun evlâdım?”
“Çok istiyorum.”
“Öyleyse o altınları fakîrlere ver de gel. O zaman gerçek talebe olursun” buyurdu.
Genç adam;
“Peki efendim” dedi.
Ve fırladı dışarı.
Bir solukta o “dört altını” dağıtıp geri geldi. Derse başlayıp seneler sonra “büyük bir âlim” olarak döndü köyüne.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...