Kureyş müşrikleri, Efendimiz aleyhisselamı ne kadar öldürmeye kalkmışlarsa da, başaramamışlardı. Bir müşrik de kalkıştı bu işe. Gizli gizli takib etti. Ve bir gün tenhada buldu Efendimizi. Arkasından sessizce yaklaştı. Tam üstüne atılacaktı ki, karardı ortalık. Zifiri karanlık oldu her yer. Aslında karanlık filan yoktu. Günlük güneşlikti. Ama o, görmüyordu artık. "Kör" olmuştu. ATEŞ ÇUKURU Şeybe bin Osman da büyük düşmandı Efendimize. Müşrik saflarında müminlere karşı dövüşüyor, özellikle de "Resulullah"ı gözetliyordu hep. Çünkü babasını ve amcasını kaybetmişti o harpte. Onların intikamını alacaktı güya. Nihayet bir fırsatını buldu. Resulullahın yanında Eshabtan kimsecikler de yoktu. Sessizce yaklaşıp, içinden; "Tamam, şimdi işini bitireceğim!" dedi. Kaldırdı kılıcını. Tam savuracaktı ki, hızla uzaklaştı. Çünkü bir "ateş çukuru" belirmişti önünde. Bir adım atsaydı, içine düşecekti. Ama Efendimiz; - Yâ Şeybe! Yanıma gel! diye seslendiler ona. Bu ulvi davete icabet etmemek elinde değildi. Mıknatıs gibi çekildi. Az önce "öldürmek için" yaklaştığı şahsa, şimdi "köle gibi" yaklaşıyordu. Sevmişti çünkü. Hatta âşık olmuştu. Efendimiz, ona; - Haydi, sen de bizim safta savaş! buyurdular. - Emredersin yâ Resulallah! dedi. Ve kılıcını kaldırıp saldırdı kâfirlere. Çünkü o, bir "Sahabi" idi artık. Resulullahla omuz omuza çarpışıyordu. Öyle kararlıydı ki; - Önüme babam çıksa, öldürürüm! diyordu. www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com