Genellikle muharrem ayında yapılan aşure, buğday, meyve ve tahıllardan hazırlanan geleneksel bir tatlıdır. Eskiden olduğu gibi şimdi de evlerde pişirilip komşulara dağıtılarak hatıra yaşatılır.
Bir muharrem ayını daha geride bıraktık... Eskiden helvadan başka tatlılar da yapılırdı. Bunların en ünlüsü AŞURE (AŞURA)…
Nuh aleyhisselam Büyük Tufan'dan sonra karaya ayak bastığında, elinde kalan son malzemelerle bu tatlıyı yapmıştır.
Aşure genelde muharrem ayının onuncu günü, buğday, meyve ve çeşitli tahıl karıştırılarak yapılan bir tatlı.
Mevleviler aşureye “aş” derler...
Tophane Kadirî Asitanesinde aşure senede iki defa özel törenle pişirilirmiş.
Aşure içine konan her malzeme Allah’ın isimlerinden (ESMA) birine ya da 12 İmam’a işaret ediyor.
Aşure kazanına konulan 12 malzeme şunlardı;
SU, ŞEKER, YAĞ, BUĞDAY, PİRİNÇ VE PİRİNÇ UNU, ÇEKİRDEKSİZ ÜZÜM, AZ TUZ, FASULYE, NOHUT, NİŞASTA, SÜT...
Kazana her ne konacaksa Fatiha okunarak konması usuldendir. Bazı malzemelerin kazana girmesi ile okunması lazım gelen sure veya ESMA belliydi. Kazanı karşılıklı iki derviş mablak adı verilen özel tahtalarla karıştırır, önce ortadan kendilerine doğru bir elif çizerler, sonra devam ederek Arap harfleriyle Allah yazarlarmış. Aşure piştikten sonra üzerine 12 parça kaymak, rendelenmiş Hindistan cevizi, nar taneleri, siyah kuş üzümü, kahverengi kuru üzüm, fındık, ceviz, Şam fıstığı ve badem konur.
Bazı Sufiler özellikle de Bektaşiler aşure kazanını karıştırırken sağdan sola ve soldan sağa çifte VAV harfi yazarlarmış. Ebced hesabında vav 6’dır. Yan yana iki vav 66 eder. Allah adının ebced değeri de 66’dır.
Dolayısıyla çifte vav çevirmek Allah ismini anmak sayılırdı.
Nakşibendiler hariç hemen bütün tarikatlarda muharrem ayında aşure pişirip Kerbela için mersiye okumanın gelenek olduğunu söyleyen tarihçiler vardır.
Alevi-Bektaşiler muharrem ayının 13. gününe “aşure günü” derler. O gün kazanlarda pişirilen aşure komşulara dağıtılır. Günümüzde bu gelenek tüm unsurları ile yaşatılmasa da hâlâ bir gelenek olarak varlığını korumaktadır.
Bazı kaynaklarda aşureye ABDAL MUSA çorbası veya BABA ÇORBASI deniyormuş.
Aşure pişen kazanların sürekli ocakta durduğu, tekke ziyaretçilerinin mutlaka bu çorbadan içtikleri anlatımına bakılırsa aşurenin özel günler dışında da pişirildiği anlaşılmaktadır.
Tekkelerde helva ve aşure dışında başka tatlılar da yapılırmış. Tophane Kadiri Asitanesinde Mevlit Kandili’nde beş çeşit yemek yapılırmış, beşinci sütlaç ya da muhallebi olurmuş.
Regaip Kandili’nde dört çeşit yemek yapılır, tatlı olarak pelte verilirmiş. Bu ve benzeri geleneklerin şartlar çerçevesinde yaşatılması elbette çok önemlidir...
>> 1,5 su bardağı aşurelik buğday
>> 7 yemek
kaşığı pirinç
>> 1 su bardağı
kuru fasulye
>> 1 su bardağı nohut
>> 4 litre sıcak su
>> 1 adet limon kabuğu
>> 5 yemek kaşığı kuru üzüm
>> 1 su bardağı
çiğ badem
>> 3 yemek kaşığı kuş üzümü
>> 1 avuç fındık
>> 1 avuç ceviz
>> 10 adet
kuru kayısı
>> 5 bardağa yakın toz şeker
>> 4 karanfil
>> 1 su bardağı su
Üzerini
İlk olarak aşurelik buğday bol suda yıkanarak derin ve geniş bir tencereye aktarılır. Üzerine 5 bardak sıcak su eklenir ve kapağı yarım kapalı kısık ateşte pişmeye bırakılır. Yarım saat sonunda suyunu çeken buğdayın üzerine tekrar 5 bardak su eklenerek bir saat daha kısık ateşte pişirilmeye devam edilir.
Pirinç, küp küp doğranan limon kabuğu ile birlikte 1,5 litre su daha ilave edilerek ocağın altı kapatılıp üç-dört saat oda sıcaklığında dinlendirilir. Daha sonra karışıma 5 bardak sıcak su konulur ve hemen ardından kuru üzüm eklenerek karıştırılır. Haşlanan nohut ve kuru fasulyeler de karışıma ilave edilir ve ara ara tahta kaşık ile karıştırılır. Çiğ badem, kuş üzümü, fındık, ceviz ve doğranan kuru kayısı da karışımla buluşturularak harmanlanır. Toz şeker ve karanfilin kaynatıldığı bir bardak sıcak su da tencereye eklendikten sonra kısık ateşte sürekli karıştırılarak yarım saat kadar pişirilir. Ocağın altı kapatılınca aşure yaklaşık 3 saat ılımaya bırakılır. Bu sürede belirli aralıklarla karıştırılmaya devam edilir. Başta sıvı olan aşure zaman ilerledikçe koyulaşacaktır. Ilıyan aşure kaselere bölüştürülün. Üzeri arzuya göre Antep fıstığı, nar, susam, çiğ badem kuru incir, portakal gibi dilenen yemiş ve meyvelerle süslenip, üzerine tarçın serpiştirebilir.
>> 1 adet yumurta
>> ½ su bardağı yoğurt
>> ½ su bardağı sıvı yağ
>> 1 su bardağı irmik
>> 1,5 su bardağı un
>> ½ paket vanilin
>> 1 paket
kabartma tozu
Üstünü bulamak için;
Tencereye su ve şeker alınır. Şeker eriyene kadar karıştırılır. Kaynamaya başlamadan altı kapatılır ve soğumaya bırakılır. Yoğurma kabına hamur için gerekli tüm malzemeler eklenir. Bir spatula yardımıyla güzelce karıştırılır. Ele yapışan bir hamur elde edilir ve ceviz büyüklüğünde parçalar koparılır. Genişçe bir kaba alınan irmiğin içerisine atılarak her tarafı kaplanacak şekilde yuvarlanır. Tüm hamur bitene kadar bu işlem sürdürülür. Yağlı kâğıt serilmiş fırın tepsisine dizilerek önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında yaklaşık 30 dakika üzeri kızara kadar kontrollü pişirilir. Tatlılar fırından çıkar çıkmaz üstüne soğuk şerbet gezdirilir. Şerbet tamamen çekene kadar tatlı dinlendirilir. Arzuya göre fındık, fıstık ya da Hindistan cevizi ile süslenerek servis edilebilir.
Adnan Şahin'in önceki yazıları...