Eğri otur, doğru söyle!

 

Türkiye, AK Parti’nin 20 yıllık iktidarı döneminde birçok sınavdan başarıyla geçti. Dış ve iç aparatların desteklediği, toplumsal huzuru dinamitlemeye yönelik Gezi, Kobani gibi terör  eylemlerini bertaraf etti. 17/25 Aralık Yargı darbesi, MİT’e yönelik itibar suikastıyla, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi gibi demokrasiyi hedef alan aynı kaynaktan beslenen hamleler, “Millî İrade”nin ‘tek yürek’ kenetlenmesiyle yerle yeksan edildi. Ülkeyi koalisyonlara mahkûm eden, ‘kalkınma-gelişme-büyüme-istihdam’ dörtlüsünün önüne aşılmaz duvarlar ören toplum mühendislerinin siyasi krizleri ise ‘Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçilerek saf dışı bırakıldı.

Dünya ile birlikte Türkiye’yi de kuşatan Pandemi ve Rusya-Ukrayna krizi ise üretim, yatırım, istihdam ve büyümenin yanı sıra devlet bütçesini altüst etti. Piyasalardaki arz-talep dengesi şirazesinden çıktı. Aşırı fiyat artışlarının getirdiği hayat pahalılığı ile yükselen enflasyon, dar gelirlileri nefes alamaz hâle getirdi. Kurlardaki oynaklık dövizi zirveye çıkardı, Türk lirasının değeri düştü, ekonomik göstergelerle ilgili tahminler şaştı!

Dünyada olup bitenleri yakından takip eden Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi içine düştüğü ekonomik kaostan kurtarmak için çok hızlı bir şekilde yeni tedbirleri devreye soktu. Kaptan, ‘gemiyi karaya oturtmamak’ için devletin elindeki her imkânı seferber etti.

Ekonomi yönetiminin başarısına inandığı ‘Kur Korumalı Mevduat Sistemi’ ile dövizin ateşi söndürülmek istendi. Ancak bir yandan da bu metodun sıkıntıları tam olarak çözemeyeceği görüldü. Ekonomi çevrelerinde, ekonomideki, ‘Türkiye Modeli’nin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği dillendirilmeye başlandı. Hatta son kertede para politikasında bir değişiklik ihtiyacının gündeme gelebileceği konuşuluyor.

Yaz aylarıyla birlikte meyve ve sebzedeki ucuzlama ve üretim artışı, aşırı fiyat dalgalanmalarını az da olsa sakinleştirdi. Sayın Nureddin Nebati de mayıs rakamlarının açıklanmasıyla birlikte enflasyonun hız kesmeye başladığını söyledi.

Ama enflasyonu pandemi öncesi seviyelere çekmek ve piyasalarda dengeyi tutturmak için uzun soluklu bir mücadeleye, sabırlı olmaya ihtiyaç var. Hükûmetin üzerinde çalıştığı, milyonların umut bağladığı; asgari ücrete ara zam, emekli ve memurlara enflasyon farkının üzerinde iyileştirme, 3600 ek gösterge ve emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili düzenlemeler de toplumun beklentilerine cevap verecek olumlu adımlar olacaktır...

Yukarıda bahsettiğimiz, ekonomideki Türkiye modelinin gözden geçirilip geçirilmemesi veya para politikasında bir değişikliğe gidilip gidilmemesi tamamen iktidarın inisiyatifindedir. Önümüzdeki süreçte tüm gelişmeleri takip edeceğiz. Bakalım zaman bize ne gösterecek, bekleyip göreceğiz.

Sözlerimizi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin şu altın değerindeki öğütleriyle noktalayalım:

 

 

 

 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Ankara’ya kazandırılan Başkent Millet Bahçesi’nde bir araya geldik... Sayın Kurum, Türkiye’de ilk defa kutlanan Çevre Haftası dolayısıyla yapılacak etkinliklere ilişkin detaylı bilgi verdi. Her Bakan gibi Sayın Kurum da muhalefetin, iktidarın icraat ve projelerine karşı takındığı tutumunu eleştirdi. AK Parti’nin halkın yararına gerçekleştirdiği projelere muhalefetin çamur attığına dikkat çeken Kurum, “Hazmedemiyorlar, ‘AK Parti bunları nasıl yapar?’ diyorlar. ‘Önlerini keselim’ siyaseti güdüyorlar. Yalan-yanlış gündemle vatandaşlarımızı kandırmaya, akıllarını çelmeye çalışıyorlar. CHP’nin elinde olan Ankara, İstanbul, İzmir Büyükşehir Belediyelerinde hizmet yok, proje üretmek yok. Vatandaşımız görüyor bunları…” sözleriyle sitem etti.

Sayın Bakan'ım haklısınız; ama onların derdi başka! Sayın Mansur Yavaş içten içe, Sayın Ekrem İmamoğlu da açıktan açığa Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Kemal Kılıçdaroğlu’yla yarışıyorlar. Onlar ‘yerel’e değil, ‘genel’e oynuyorlar.