Yukarıdaki başlık bir düşünce platformunun adı. Bu platform şimdiye kadar bildiğiniz, kulüplerin seçim sırasında oluşturduğu muhalefet gruplarından değil. Türk futbolunda pek çok ilke imza atan Beşiktaş ve Beşiktaşlılar, kalıcı, takipçi, yapıcı ve yönetimlerin başında "Demokles'in Kılıcı" gibi etkili bir platform oluşturdu. Bunun heyecanı vardı geçen hafta siyah - beyazlı camiada. 21 Ekim 2004 tarihli Galeri isimli köşemizde "İktidar - muhalefet" başlıklı yazımızda diyoruz ki: "Milyonlarca dolar dönüyor günümüzde, bu paralar nereden gelir, nerelere gider? Yanlış transferler yapılınca bunun hesabını kim verir? Yanılmış hocalar ortalığı toz duman yapınca neler olur? Onların tazminatları nasıl ödenir? Daha pek çok sorumluluk Yenilenme adına artık bu sorumlulukları paylaşacak muhalefet oluşumları gerekmiyor mu kulüplerimize? Bunun zamanı geldi de geçti." Şimdi Beşiktaş camiası bunu başardı. Kartal Bakışı Düşünce Platformu'nu kurdu. Platformun yayın organı Kartal Bakışı'nın ilk sayısında Oktay Özaydın, "Kartal Bakışı Düşünce Platformu başka bir mânâda, Beşiktaş camiası içinde bir sivil toplum örgütü görevi görecektir" diyerek kulüp içinde kalıcı bir muhalefetin işaretlerini veriyor. Aynı yayın organında Haluk Hiçsönmez ise sıraladığı ilkeler içinde "Her türlü kirlenme ve yozlaşma ile mücadele edeceğiz " diyerek platformun temel görüşünü vurguluyor. Mükemmel bir girişim. Dileriz kökleşir, görevini ve amaçlarını gerçekleştirir. Bu platforma ön ayak olan Levent Erdoğan, konuyu çok nazik bir gelişim olarak değerlendiriyor. Endişe ettiği nokta, platformun seçim sıralarında ortaya çıkan muhalefet gruplarıyla karıştırılması. En büyük tehlikenin de bu düşünce olduğunu anlatarak, birlik ve beraberlik içinde her Beşiktaşlı'ya açık olan platformda her Beşiktaşlı'nın sevgi ve sesini aramak istiyor. Gerçekten ilgi çekici bir oluşumla karşı karşıyayız şimdi. Bugüne kadar "Kol kırılır yen içinde" düşünceleri bu platformla aşılacak. Yönetimler, kişisel çıkarlarını bu oluşumlar karşısında uygulama alanı bulamayacak. Beşiktaş'ta yapılan her türlü girişim takip edilecek. Kısacası, hiç kimse kulüpte çıkarları doğrultusunda at oynatamayacak. Şimdi her Beşiktaşlı bu platforma destek vermeli, vermeli ki, kulübün gerçek sahibi olsun. Başarıda da, başarısızlıkta da kendi sorumluluğunu görsün.. Burnley - Liverpool maçı İngiltere Kupası maçında Liverpool, 2.Lig takımlarından Burnley'e 1-0 yenilerek kupaya veda etti. Maçı televizyondan izlerken dikkatimizi çeken futboldan çok veya Liverpool'un yenilgisinden çok, tribünlerdeki 25 bin Burnley'li taraftar oldu. Maç Burnley sahasında oynanıyordu ve seyircinin hepsi kendi stadında, kendi takımlarını destekliyordu. "Ne var bunda?" denilebilir. Çok şey var. Nasıl olur da İngiltere'de futbol devi takımların seyircisi kadar sıradan takımların taraftarı olabilir? Ülkemizde anlayamadığımız, çözemediğimiz bir oluşum bu. Türkiye'de futbol taraftarı deyince, aklımıza hemen üç büyük kulübün taraftarı geliyor. Bu son derece doğal. Zaten başka takımların taraftarı yok denecek kadar az. Oysa başka ülkelere bakıyorsunuz, her şehrin, bırakın şehirleri, neredeyse her mahalle takımının seyircisi var. Onlar takımları hangi kümede oynarsa oynasın takımlarının yanında ve destekleri sınırsız. Başarılı da olsalar, küme de düşseler taraftar yanlarında. Onun için Burnley takımının taraftarı, Liverpool karşısında takımının yanındaydı kupa maçında. Ben hep özledim böyle bir seyirci profilini. Sadece kazananın yanında olmayan seyirciyi, sadece şampiyonluk aramayan seyirciyi, sadece takımını mahalle takımı da olsa ona gönülden bağlanan seyirciyi... Bugün bayram Bugün bayram. İnsan böyle günlerde hep sevindirici haberler almak, neşeli yaşamak ister. Olur mu, olmaz mı bilemiyorum... Benim için hep sevinç günleri olmuştur bayramlar. Özellikle çocukluk günlerimizin bayramları... Sonraları fark ettim, ben çok büyüdüğüm zamanlarda, çok genç insanlar da çocukluk bayramlarının sevinçlerinden ve güzelliğinden bahsediyor. O zaman anladım ki, çocukluk ve bayram daha bir güzellik ve duygusallık veriyor hepimize... "Madem ki o güzelliği, o neşeyi çocukluğumuzda buluyoruz, o halde ben bayramlarda hep çocuk olmalıyım ve çocuk kalmalıyım" dedim ve öyle yapıyorum. Güzel de oluyor, çocukça ve saygıyla... Hepinizi nice bayramlar...