Öyle de var, böyle de

A -
A +

Atay Aktuğ'un açıklamaları, Aziz Yıldırım'ın cevapları, Yıldırım Demirören'in TBMM Araştırma Komisyonu'ndaki sözleri... Tekrarlamayalım ama genel olarak hatırlatalım. Demirören, futboldaki çirkinlikleri anlamak için, "Beşiktaş'ın geçen yılki durumu incelenirse iş çözülür" diyor. Sayın Yıldırım, "Daha önceleri kazanmanın sahada geçmediğini sonraları anladım" diyor. Atay Aktuğ da, "Ben Yıldırım'ın sözlerini tekrarladım" gibi açıklamalar yapıyor. "Biri bizi gözetliyor" gibi, birileri bizimle dalga geçiyor. Türkiye'de futbolda çirkinlik varsa, bunları bilecek ve çözümleyecek tek grup yöneticiler. Trabzon ligden kopunca, Araştırma Komisyonu'na bilgiler verilince, nasıl da açıklamalar geliyor. Sanki hepsi bu işlerden sorumlu değillermiş gibi cümleleri kılıfına uydurarak açıklamalar yapıyor. Aslında bizimle dalga geçenleri yine biz oluşturuyoruz. "Büyük başkan takıma sahip çık", "Yönetim uyuma", "Zengin başkan bu işi bitirir" diye sloganlar attıktan sonra, geriye de onlara işi bitirmek kalmıyor mu? Onlar da işi bitiriveriyorlar tabii. Sonra da ihâlenin sahibi kim, arayıp duruyoruz. Bu bir kısır döngü. Bunun sahibi yok. İşimize geldi mi en büyük namus erbabı oluyoruz, işimize gelmedi mi fazilet rüzgârlarından esinti ara. Sanki futbol böyle düzenlenmiş. Bu oyun sadece sahada kazanılmaz. Masa başında kazanılır, kapalı kapılar ardında oluşturulur. Öyle anlaşılıyor ki, bunu böyle kabul edip gideceğiz. Nasıl olsa biri şampiyon olmuyor mu? Gerisini boş verin. Konu heyecan değil mi? Sahada da heyecanlanalım, kapalı kapılar ardında da. Bana öyle geliyor ki, seyirci de bu olayları ciddiye almıyor. Onların düşüncesinde de sadece kazanmak var. Kazanılsın da nasıl olursa olsun. Hatta fırıldak işleri başaramayan, rakibi alkışlayan yöneticilerine kızmıyorlar mı? Ben artık duruma kendimi alıştırmaya başladım. Öyle de heyecan var, böyle de... Maksat kazanmak değil mi? Öyle de olur, böyle de. Faziletmiş, dürüstlükmüş kimin umurunda. Öyle de var, böyle de... Halit Kıvanç Halit ağabeyi ben 50 yıldır tanırım. Sizler de. Ayrıca ben 38 senedir tanışarak tanırım. 1960'larda İstanbul Radyosu'nda yaptığı spor programlarında, stüdyo hazırlıklarında kendisine yardımcı olurdum. Onun yayıncılık disiplini ve yeteneklerini hayranlıkla izlerdim. Kimseyi kırmadan yaptığı espriler, radyofonik sesini kullanırken gerçekleştirdiği tonlamalar, dinleyici ile kurduğu sıcak, sevimli diyaloglar. İnanır mısınız, o bir mükemmeliyetti o zamanlar. Şimdilerde bakıyorum da böylesine bir mikrofon adamına rastlayamıyorum. 4 Nisan'da mikrofon başındaki 50. yılını kutlayacak. Neden mi? HALİT KIVANÇ olduğu için. Neden mi? Hâlâ onun bileğini bükemediğimiz için. Yıl 1972. Sonbahar ayları. Futbol spikerliğine başlıyorum. İlk maçımı Halit ağabeyin yanında anlatacağım. Bir F.Bahçe - PTT maçı. Yer İnönü Stadı. "Mikrofonu genç arkadaşım Akın Göksu'ya bırakıyorum" dediği zaman stad başıma yıkıldı. Bir usta beni anons ediyor ve ben de dinleyicilere merhaba diyorum. Yayından sonra söyledikleri hâlâ kulaklarımda. "İyiydin Akın." Evet bu cümle bana hâlâ güç veriyor... Sağ olasın Halit ağabey. Daha nice 50 yıllara. Senden öğrenilecek daha pek çok şey var... Koca adaylarına!.. Genç bir kadın ormanda zor durumda kurtarılmayı bekleyen bir kurbağaya rastlar. Kurbağa yalvarır gibi, "Kurtar beni" der. Genç kız kurbağayı çeker kurtarır. Hayata yeniden dönen kurbağa, genç kıza, "Benden üç istekte bulun, hayatımı kurtardın. Ancak istediklerinin on katına evleneceğin delikanlı sahip olacak" der. Genç kız hemen isteklerini sıralar, "Çok zengin olmak istiyorum." Kurbağa, "Ama eşin on kat daha zengin olacak." Genç kız, "Olsun. Nasıl olsa benim eşim olacak." Sıra ikinci isteğe gelir. Genç kız, "Dünyanın en güzel kadını olmak istiyorum." Kurbağa, "Ama eşin dünyadaki her erkekten defalarca daha yakışıklı olacak." Genç kız, "Olsun. En güzel benim ya fark etmez, sadece bana bakar." Sıra son isteğe gelir ve genç kız bombayı patlatır: "Evlendikten hemen sonra ÇOK HAFİF BİR KALP KRİZİ." Buyurun bakalım koca adayları, sömürünün ve yok etmenin bu kadarı olur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.