Hazırlayan: Ankara Haber Merkezi
2. BÖLÜM İNFAZ HAREKÂTI Cumhurbaşkanından, ana muhalefet partisine, yüksek yargıdan, rektörlere kadar birçok kesim, olayın ardından infaza başladı. Ancak Ergenekon örgütü bağlantılarının belirlenmesiyle amacın tam da bu olduğu ortaya çıktı
KARANLIK ELLERE ALET
OLDULAR!
Saldırının arkasından Danıştay'ı ziyaret eden Sezer 'Hedef laik Cumhuriyet" diyordu.
KARANLIK ELLERE ALET
OLDULAR!
Kurbanların cenaze töreninde hükümet protesto ediliyor, bakanları polis koruyordu.
Avukat Alparslan Arslan, 17 Mayıs sabahı otelde aynı odada kaldığı Osman Yıldırım'ı uyandırmadan, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu'nu arayarak, lobide buluşmalarını istedi. Otoparktaki 34 BF 0126 plakalı araca binen üç kişi, saat 09.45 sıralarında Danıştay binasının hemen arkasındaki Necatibey Caddesi'ne ulaştı. Aracın torpido gözündeki Glock marka tabancayı elindeki evrak çantasına koyan Arslan, diğer Glock ve Browning marka iki silahını ise araçta bıraktı.
KAPI SİNYAL VERDİ
Danıştay binasının kapısından girerken, hassas kapı güçlü olmayan bir sinyal verdi ancak avukat kimliğini gösterince bir sıkıntı yaşanmadı. Bir gün önce yaptığı keşif sebebiyle dairenin yerini hemen bulan Arslan, çaycının arkasına takılarak Danıştay 2. Dairesi toplantı odasına girdi. Kısa bir süre odadakileri süzen Arslan, çantasındaki silahı çıkararak, kurşun yağdırdı. Saldırıda üye Mustafa Yücel Özbilgin ölürken, Mustafa Birden, Ayfer Özdemir, Ayla Gönenç ve tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu, çeşitli yerlerinden yaralandı.
KARANLIK ELLERE ALET
OLDULAR!
Bir polisin dikkati Arslan'ın kaçış planını bozmuştu. BİNADAN ÇIKAMADI
Yaklaşık 30 saniye süren saldırının ardından odadan çıkan Arslan, korkutmak için sekreter odasında havaya da bir el ateş etti. Bulunduğu bloğun merdivenlerinden hızla aşağıya indi. İki bloğu birbirine bağlayan tüp geçide yöneldi. Bu sırada binanın girişindeki polisi arayan görevliler, "2. Daire'de olay olduğunu" söyledi. Polislerden Şenol Altan, hızla tüp geçide yöneldi, diğeri yerinde kaldı. Kapıya doğru sakin fakat seri bir şekilde ilerleyen Arslan, yanından geçen polise gülümsedi ve yoluna devam etti. Ancak polis, Arslan'ı birkaç adım geçtikten sonra hareketlerinden şüphelenerek, bir anda dönüp koluna girdi.
Saldırının ardından çantasına bıraktığı silahı çıkaran Arslan'a polis müdahale etti. Ayakta başlayan boğuşma yerde devam etti ve bu sırada silah patladı. Diğer polisin de olaya müdahale etmesiyle Arslan, etkisiz hale getirildi. Bir süre sonra polislerin haber vermesi üzerine Çankaya Emniyet Müdürlüğü ekipleri de binaya ulaştı. İçinde silah ve iki boş şarjör bulunan çanta ve Arslan, gelen polislere teslim edilirken, ambulanslar da gelmeye başlamıştı. Polis memuru Altan'ın dikkati, demokrasiye sıkılan kurşunun faili meçhul kalmasını önlemiş oldu.
ARAÇTAKİLER KAFA KARIŞTIRDI
Arslan'ın Danıştay binasının yakınında bulunan aracından çıkanlar ise ilginçti. Vakit Gazetesi'nin "İşte o üyeler" başlıklı haberinin kupürünün yanı sıra Alparslan Arslan adına düzenlenmiş "Ulusal Haber" basın kartı ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği'ne ait kartvizit bulundu. Yakın arkadaşlarının bile tam olarak tanımadığı Arslan'ın farklı ilişkilerinin özeti gibiydi bulunanlar. Ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ait araç tanıtım kartı da aracından çıkanlar arasındaydı. Arslan, daha sonra bu kartı daha rahat aracını park edebilmek için hatırlamadığı kişilerden aldığını söyleyecekti.
Saldırı toplumda tam bir şoka yol açtı. Bu saldırıyı "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" olarak niteleyenler oldu. Saldırıyla ilgili öfke hükümete yöneliyordu. Danıştay binasına geçmiş olsun ziyaretine gelen bakanlara, burada toplanan vatandaşlar tepki gösteriyor; gerginlik, yapılan açıklamalarla yükseliyordu. Saldırının amacının da tam bu olduğu daha sonra anlaşılacaktı. Ergenekon bağlantıları henüz deşifre edilmemiş, iktidar hedef tahtasına konulmuştu. Arslan'ın aracından çıkan gazete kupürü ve Danıştay 2. Dairesi'nin başörtüsüyle ilgili kararı dikkate alınarak, açıklamalar yapılıyordu.
NELER DEDİLER
Saldırının rejim karşıtlarının işi olduğunu savunan dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "Bu, aslında laik Cumhuriyet'e yapılan bir saldırıdır. Cumhuriyet tarihine bir kara leke olarak yazılacaktır. Buna neden olanlar, davranışlarını gözden geçirmelidir. Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir" diyordu.
CHP lideri Deniz Baykal, olayın ardından gittiği Danıştay binasının önünde, "Bu saldırının hedefinde Danıştay vardır, Anayasa vardır. Türkiye'nin nereye sürüklenmekte olduğunu hâlâ görmeyenlere umarım bir uyarı olur. Türkiye'de siyasete kan bulaşmıştır. Cumhuriyet'in temel ilkelerini kemirmeye çalışmak, huzuru bozar" açıklaması yapıyordu.
MHP lideri Devlet Bahçeli de 19 Mayıs'ta düzenlediği basın toplantısında, saldırının ardından artan gerilimi hatırlatıp erken seçim çağrısı yaparak, "Bundan sonrada AK Parti'nin ülke yönetiminde başarılı olacağını zannetmiyorum" diyordu. Bahçeli, failin olayın ardından yakalandığını hatırlatarak, saldırının aydınlatılmasını da istiyordu.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında toplanan Rektörler Komitesi ise saldırının Türkiye Cumhuriyeti'ne bir meydan okuma olduğunu savunuyordu. Rektörler, "Cumhuriyet'in laik niteliğini çarpıtarak yok etmeye yönelik tutumlar olağanlaştı" diyordu.
Dönemin Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan da saldırganın "Allah'ın askeriyim, Allahü ekber" diyerek ateş ettiğini belirtiyordu. Ancak saldırı sırasında yaralanan üye Ayfer Özdemir, hastaneden taburcu edilirken, katilin böyle bir şey demediğini, sinirli gözlerle tetiğe bastığını aktarıyordu.
YARIN: Oyunu 27 el bombası bozdu