KEŞİF TURU ATMIŞ
Danıştay saldırısından bir gün önce Alparslan Arslan'ın eylemini yapacağı binanın 5'inci katındaki keşif turu şüpheleri çekmiş ve kat görevlisi polisleri uyarmış!..
ALPARSLAN ARSLAN?
Çevresinde, saldırgan ve sosyal ilişkileri zayıf bir kişi olarak tanınıyordu. Bazen ülkücü bazen de ulusalcı gençlerle takılıyordu. Kimi camiye, kimisi bara takıldığını söylüyor
Bir ilköğretim müfettişi baba ile ev hanımı annenin tek oğlu Alparslan Arslan, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1998 yılında bitirdiğinde geride ortalama bir öğrenci profili ile üniversitedeki karşıt görüşlü öğrenciler arasındaki olaylara katılmasından dolayı birçok suç kaydı bırakmıştı. Okulda ülkücü gruplarla hareket eden Arslan, çevresinde, saldırgan ve sosyal ilişkileri zayıf bir kişi olarak tanınıyordu.
ARKADAŞLARI DA TANIMIYOR
Stajını tamamlamasının ardından arkadaşlarıyla bir avukatlık bürosu açan Arslan, icra ve ticari davalara bakıyordu. Ancak büro arkadaşlarına göre, işiyle çok ilgili değildi. Hem bürodaki ortakları hem de ev arkadaşlarının aslında Arslan'ı yalnızca bir yönüyle tanıdıkları daha sonra ortaya çıktı. Okuldan arkadaşı Süleyman Esen ile Salih Kunter'in evine gidip sohbetlere katılan Arslan'ın aynı dönemde Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği ve Ulusal Haber gibi ulusalcı olarak nitelenen yapılanmaların toplantılarında da yer aldığı sonradan anlaşıldı. Bazı arkadaşları namaz kıldığını söylerken, yine kendisine yakın olduğunu belirten bazı arkadaşları ise Arslan'ın içki içtiğini, dini hassasiyetleri olmadığını savunuyordu.
CUMHURİYET GAZETESİ'NDE
İstanbul'da avukatlık yapan Arslan, birkaç yıl önce tanıştığı daha önce kardeşini bıçaklayarak öldürmekten cezaevinde yatan; ardından birçok olaya karışıp cezaevine girip çıkan Osman Yıldırım ile kahvehane işlettiği dönemde icra işlemleri nedeniyle tanışmıştı. Yıldırım ile avukat - müvekkil ilişkisinin ötesinde dostluk kuran Arslan, Cumhuriyet Gazetesi'nde "Domuza Başörtüsü Takılmış" karikatür nedeniyle bu gazeteye eylem yapmak istediğini ilk kez Yıldırım'a anlatırken, kendisine bu işi yapacak eleman temin etmesini de söyledi. Bol para vadeden Arslan'a, Yıldırım da yardımcı olma sözü verdi.
Yıldırım, kahvehanesine gelip giden Erhan Timuroğlu'na durumu anlattı ve bu işleri yapacak birilerini tanıyıp tanımadığını sorduğunda olumlu cevap aldı ve Timuroğlu'nun mahalleden arkadaşları eski sabıkalı İsmail Sağır ile Tekin Irşi de böylece ekibe katıldı. Bu ekip 5, 10 ve 11 Mayıs 2006'da Cumhuriyet Gazetesi'ne üç kez el bombası attı. İlk ikisinde başarılı olunamaması üzerine devreye giren ve üçüncü bombayı atan Arslan, patlamayı gerçekleştiren de kişiydi. Ancak bombayı başörtüsüne sarıp, dini hassasiyetleri yönünde mesaj vermek istediklerini söyleyen Arslan ve arkadaşlarının, toplantılarını barda yapmaları dikkat çekiciydi!
MOLADA HİÇBİR ŞEY YEMEDİ...
Kamuoyunda tepkiler oluşmasına rağmen, bunun Arslan ve onu yönlendirenler için yeterli olmadığı birkaç gün sonra anlaşıldı. 15 Mayıs'ta Yıldırım, Sağır ve Timuroğlu'nu mesajla toplantıya çağıran Arslan, bu kez Ankara'ya gideceğini onları da götürmek istediğini söyledi. Irşi ise Ankara'ya gelme isteğini kabul etmedi. Arslan'a ait araca binen 4 kişi Ankara'ya doğru yola çıktı. Direksiyonda Arslan, hemen yanında Yıldırım oturuyordu. Arka koltukta ise Timuroğlu ve Sağır vardı. Bombalama eylemleri öncesine kadar normal hareketlerde bulunan Arslan, daha sonra bir anda kişilik değiştirmiş ve yanındakilerle konuşmaz olmuştu. Yol boyunca da bu devam etti. Bolu'daki mola sırasında da, diğerlerine katılmadı ve aracında tek başına oturmayı tercih etti.
Gece geç saatlerde Ankara'ya ulaşan 4 kişi kalacak yer düşünürken, Yıldırım bir çocukluk arkadaşını arayarak görüşmek istediğini söyledi. Önce Kızılay'da bir lokantada çorbalar içildi daha sonra Ulus'taki Selvi Otel'e gidildi. 16 Mayıs sabahı ise Arslan, Timuroğlu ve Sağır'ı alarak Danıştay binası yakınına aracını park etti. Araçtan tek başına ayrılan Arslan, saat 10.30 - 11.00 sularında binanın 5. katına çıkarak Danıştay 2. Dairesi'nde keşif yaptı. Kat görevlisi Yılmaz Demir, daha sonra polise verdiği ifadede, diğer görevli arkadaşıyla birlikte Arslan'ın şüpheli hareketleri olduğunu binanın girişindeki polislere bildirdiklerini, ancak polislerin şahsın binayı terk ettiğini söylediğini anlatacaktı.
SÜRPRİZ TANIK AYSEL SAĞLAM
Binadan çıkan Arslan ise, hemen bölgeden ayrılmayarak, yakındaki parkta oturup Daire Başkanı Birden'in aracını tespit etmeye çalıştı. Bunda başarılı olamayan Arslan, yaklaşık 2 saat sonra yeniden aracına döndü. Sağır ve Timuroğlu'nun araçta beklediklerini belirtmelerine rağmen olaydan birkaç gün sonra ortaya çıkan sürpriz tanık Aysel Sağlam, Arslan'ı Danıştay binasının yanında iki kişiyle gördüğünü anlatacaktı. Fotoğraflardan Arslan'ı teşhis eden Sağlam, Timuroğlu ve Sağır'ı ise teşhis edemedi. Mahkemede de iddiasını sürdüren Sağlam'ın, Arslan'ın yanında bulunduğunu söylediği aracın rengi ve modelinin Arslan'ın aracıyla aynı olması dikkat çekiciydi. Sağlam'ın, "Hatta benim emniyette bir şey görmediğime dair ifademi almak istediler" sözleri de mahkeme tutanaklarına geçti...
DANIŞTAY SALDIRISINDAN ERGENEKON'A UZANAN YOL
Hanımeli Sokak'taki Danıştay Binası'nda 4 yıl önce yaşanan olay, Türkiye'de geri dönülemez bir süreci başlattı. Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden'in odasına giren Alparslan Arslan, toplantı halindeki yargıçlara kurşun yağdırıp, adalet dağıtan bir kurumu kan gölüne çevirdi. Arslan, binadan çıkamadan yakalandı ancak olay halen tam olarak aydınlatılamadı. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in cenazesinde bakanlar yuhalandı. iktidar partisi için açılan kapatılması için saldırı delil olarak kabul edildi. Daha sonra, "Ergenekon" adı verilen bir örgüt bulunduğu ve ülkeyi karanlığa gömmek için böyle bir eylem yapıldığı anlaşıldı. Biz de bu süreci dosyadaki bilgiler ışığında yeni gelişmelerle birlikte anlatmaya çalışacağız...
YARIN: Bir polisin dikkati Arslan'ın planını bozdu