Batı medyasının ikiyüzlülüğü!

A -
A +

Batı medyasının büyük yayın organları ne yazık ki dünya meselelerine kendi ön yargıları açısından bakmakta. Bu çerçevede çifte standart kullanmakta. Haberleri çarpıtmakta, haber uydurmakta. İşine yaramayacak şeyleri gizlerken amacına hizmet edecek gerçek veya hayalî şeyleri öne çıkarmakta. Devam eden hikâyelerin öncesini görmezden gelerek sanki hadiseler yeni gelişiyormuş gibi haber ve yorum yapmakta. Bunun son örnekleri önce Karabağ olayına ardından HAMAS ile İsrail arasındaki çatışmaya bakışta sergilendi.

 

Karabağ’da en azından SSCB’nin dağılma tarihi kadar eskiye giden bir hikâye var. SSCB’nin dağılması üzerine özel olarak hazırlık yapmış olan Ermenistan Karabağ’ı işgal etti. Orada yaşayan Azerileri ya öldürdü ya da bölgeden kaçmaya mecbur etti. Bölgeyi otuz yıl işgal altında tuttu. Sadece o kadar değil, daha fazlası da var. Karabağ’ın etrafındaki tüm yerler de işgal edildi. Ermenistan muhtemelen bu bölgeleri pazarlıkta koz olarak kullanmak için on yıllarca elinde tuttu. Sonra yine Ermenistan’ın taşkınlıkları yüzünden 2020 savaşı patladı. Azerbaycan kazandı. Birkaç hafta önce de 2020 ateşkes anlaşmasında öngörülen şartlara uyulmaması üzerine Azerbaycan bir operasyon başlattı. Karabağ’daki Ermeni mevzilerini tasfiye ederek fiilî kontrolü eline aldı. Bunun üzerine Karabağ’daki Ermeni nüfusu kendi isteğiyle Ermenistan’a göç etmeye başladı. Azerbaycan gidişleri teşvik etmedi, tam tersine, kalanların eşit Azeri vatandaşları olarak ülkeye entegre edileceklerini açıkladı. Batı medyası Azerilerin başına gelmiş olan şeyleri görmezden gelirken Ermenilerin göç etmesini bir soykırım diye nitelendirmekten geri kalmadı...

 

Benzer bir tutum Filistinliler ile İsrail arasındaki son çatışmalar hakkında sergilenmekte. Oysa bu da devam eden bir hikâye, ortaya yeni çıkmış bir vaka değil. İsrail büyüme peşinde olan bir devlet. Topraklarını adım adım genişletmekte. Bu çerçevede hem savaşlarda işgal ettiği toprakları elinde tutmakta hem de kendi bölgesinde kalan Filistinlilerin topraklarını bir şekilde ele geçirmekte. Buralara yerleşim bölgeleri kurup Yahudi nüfusu yerleştirmekte. İsrail tüm Filistinlilere, özellikle Gazze bölgesindekilere karşı çok acımasız. Bu insanları açık bir hapishanede yaşamaya mahkûm etti. Bölgeye giren tam bir İsrail denetimi altında; bölge denizden, havadan ve karadan abluka edilmiş vaziyette. Filistinlilerde daha önceki İsrail cinayetlerinin de bıraktığı izler var. Meselâ Sabra ve Şatilla kamplarında İsrail’in himayesinde katliamlar yapılmıştı. Bütün bunlar Filistinlilerde bir nefret ve öfke birikimine yol açmış vaziyette. Bu yüzden, tüm yokluklara rağmen, Filistinliler direnme peşinde.

 

Batı medyası HAMAS saldırısını da devam edegelen bir hikâyenin parçası değil, âdeta yeni başlamış bir hikâye gibi vermekte. HAMAS’ın terör saldırısı yaptığını ve masum sivilleri öldürdüğünü öne süren haberler yapmakta. Batı medyasına göre, BBC’nin dediği gibi, Filistinliler ‘ölür’ iken İsrailliler ‘öldürül’mekte. Oysa, bu süregiden hikâyede İsrail yıllar içinde binlerce sivile maddî ve manevî zarar verdi. Hâlâ insanları evlerinden atmakta ve topraklarına el koymakta. Sivillere sert müdahalelerde bulunmakta ve insanları öldürmekte. Müslümanların kutsallarına saygı göstermemekte ve Mescid-i Aksa’yı işgal eden fanatik Yahudilere engel olmamakta. HAMAS ise büyük ölçüde yerlerinden yurtlarından atılan ve açık bir hapishanede yaşamaya mecbur edilen insanların tepkisini yansıtmakta. Ama bütün bunlar Batı medyası tarafından görülmüyor...

 

Batı basınının ikiyüzlülüğünün tersine, dürüst ve âdil gazetecilik yapmak çok zor olmasa gerek. Yeter ki ön yargılar ve peşin hükümler gazetecilik mesleğindeki insanların aklına hâkim olmasın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.