İsrail demokrasi mi?

A -
A +

Zaman zaman İsrail’in Orta Doğu’daki ‘başlıca demokrasi’ olduğu yolunda yorumlar yapılıyor. Eleştirilerle karşılaşınca bu ifade ‘iyi kötü demokrasi’ şeklinde değiştiriliyor. Oysa, İsrail’in gerçek bir demokrasi olup olmadığı çok tartışmalı. Bu yüzden, Prof. Dr. Hasan Yücel Başdemir’in bu konuyu ele aldığı bir sosyal medya paylaşımında işaret ettiği noktalar çok önemli:

 

“Tüm dünyaya demokratik bir rejim olduğu yalanını yaysa da İsrail demokrasisi örtük bir Esad demokrasisidir. Eşit vatandaşlık esasına dayanmaz. Irk ve din iç içe geçirilmiş ve tüm dünyadaki Yahudiler İsrail vatandaşı kabul edilmiştir. Tam bir komedi değil mi? Gerçek vatandaşı yoktur. Hepsi ithaldir ve çifte pasaportludur. İsrail'in iyi ve zengin hayat vaadi ile burada bulunurlar. Kültürleri birbirinden oldukça farklıdır ve dinsel olarak Yahudi olsalar da hepsi farklı etnisitelere mensuptur. Yemekleri, kıyafetleri, dinî ritüelleri arasında büyük farklılıklar vardır. Yapay bir dil konuşurlar. Bu sonradan canlandırılmış tek dildir ve Siyonizmin inadının bir sonucu olarak başarılmıştır, ama aynı zamanda İsrail totaliterizminin de açık göstergesidir. Basın özgürlüğü yoktur. İsrail hükûmeti üzerine yapılan tüm haberler, Hasbara'nın kontrolüne tabidir.

 

İnsanların çoğu, özellikle Batı Şeria ve Kudüs'ün doğusundaki Yahudiler, Sovyet Kolhozlarındaki gibi Kibbuzt denilen bir komün içinde yaşamak zorundadır. İsrail korku psikolojisini yayarak bu insanları sosyal komünler içinde yaşamaya ikna etmektedir. İsrail büyük bir propaganda sistemine sahiptir. Bu sistemin mağdurları sadece uluslararası toplum değildir, İsrail’de yaşayan Yahudiler en büyük mağdurdur. Bir İsrail fanusunun içinde yaşamaktadırlar. Herkes askerdir.

 

Devlet kendi hukukunu ve uluslararası hukuku tanımıyor. Yerleşimci denilen kişilerin elinde ağır silahlar var ve son bir yılda bu sivil kişiler, Batı Şeria ve Kudüs’ün doğusuna 30 karakol kurmuşlar. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Genel Kurul kararı 78/78 uyarınca hazırlanan A/79/347 sayılı raporunda 1 Haziran 2023 ile 31 Mayıs 2024 dönemindeki Siyonist iskan faaliyetlerinin işgal altındaki Filistin topraklarında ve Cevlan (Golan) Tepeleri’ndeki durumunu rapor etmektedir. Sadece belirtilen tarihler arasında Batı Şeria ve Kudüs’ün doğusunda yaklaşık 19.500 konut inşası için planlar yapılmış ve onaylanmıştır. Bu planlamalar, özellikle Filistin köylerini izole ederek bitişik bir Filistin Devleti’nin kurulmasını engelleyecek şekilde yapılmaktadır. Örneğin, Filistin’de bir gasp birimi (Kibbutz) olan Ariel Batı yerleşimi, Salfit bölgesindeki Filistin köylerini birbirinden ayırmıştır.

 

Ayrıca Filistinlilere ait 10.800 dönüm araziye, ‘Devlet toprağı’ ilan edilerek, yeni gasp yerleşimleri inşası için el konulmuştur. Gaspçı yerleşimciler, 30 yeni karakol kurmuş ve yollar, çitler ve barikatlarla Filistinlilerin arazilerine erişimini engellemiştir. Bu durum, Filistinlilerden gasbedilen arazilere yerleşen Yahudilerin aslında sivil olmadığı; silahlı olarak İsrail güvenlik güçleri adına hareket ettikleri ve açık terör eylemleri gerçekleştirdiklerinin göstergesidir. Nitekim sadece belirtilen tarihler arasında 2024 yılı içinde Gaspçı yerleşimciler, İsrail güvenlik güçlerinin desteği veya rızasıyla Filistinlilere karşı 1.350 saldırı gerçekleştirmiş, 12 Filistinli toprak sahibini öldürmüşlerdir. 1.277 Filistinliye ait bina yıkılmış, 2.664 kişi yerinden edilmiştir...”

 

İsrail’in bir demokrasi olduğunu söylemek çok zor. Bence İsrail daha ziyade dünyaya demokrasi olduğu havasını vermeye çalışan ve özellikle işgal altında tuttuğu topraklarda yaşamakta olan Yahudi olmayanları insan yerine bile koymayan otoriter, baskıcı bir "dinî cemaat" yapılanmasıdır...

 

 

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.