İsrail’in Gazze halkına ve Filistinlilere yönelik soykırım çabalarını değerlendirirken Türkiye’de yazıp çizen bazılarında saflık mı desem naiflik mi desem bilemediğim bir hâl tezahür ediyor. İsrail’e destek veren kimileri, Filistin halkını doğrudan yok sayamamanın etkisiyle olsa gerek, HAMAS’ın yok edilmesi ve FKÖ çizgisinin kabul edilmesi gerektiğini dile getiriyor. Onlara göre Gazze soykırımının ana sorumlusu HAMAS’tır. HAMAS bir terör örgütüdür. HAMAS Gazze’den silinmeli ve FKÖ çizgisi takip edilmelidir. Ancak o zaman iki devletli bir çözüme yaklaşmak mümkün olacaktır.
Bu görünürde iyi niyetli ama aslında saflık kokan tavra İsrail açısından bakınca karşımıza çıkan manzara nedir? Gerçekten soykırımın ana müsebbibi HAMAS mıdır? HAMAS’ın ortadan kalkması ve FKÖ çizgisine girilmesi bölgeye barışı getirir ve Filistin devletine giden yolu açar mı? Böylece iki devletli çözüme ulaşılır mı?
Yakınlarda vuku bulan iki olay İsrail’in gerçek niyeti hakkında fikir veriyor.
İlki İsrail parlamentosunun işgal altında tutulan ve FKÖ yönetiminin kontrolünde olduğu söylenen Batı Şeria’nın tamamen ilhak edilmesi yolundaki kararı. İsrail parlamentosuna göre bu bölge Yahudilerin ana vatanıdır ve Yahudilerden ayrı düşünülemez. Bölge diğer unsurların yönetimine bırakılamaz. Mutlaka İsrail devleti tarafından resmen ilhak edilmelidir. Bu tavır gerçekleri bilenler için hiç şaşırtıcı değil. İsrail özellikle ABD kökenli yeni “yerleşimciler” aracılığıyla bölgeyi adım adım ele geçiriyor. Arapları evlerinden ve topraklarından atarak oralara yerleşen silahlı işgalcilere sahip çıkıyor. Onları desteklemek için karakollar kuruyor. Bölge öyle sistematik bir şekilde işgal ediliyor ki bir süre sonra bütünlüğü olan ve Araplara ait bir Batı Şeria kalmayacak.
İkinci vaka Fransa’nın Filistin devletini tanıyacağını açıklaması. Bu mühim bir olay. Her ne kadar dünyada yaklaşık 150 ülke zaten Filistin devletini tanıyorsa da bu tanıma bir sonuç getirmedi; çünkü dünyaya Batı hâkim. Batı’nın ana güçleri olan ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya Filistin devletini tanımadı. Bunlardan üçü BM Güvenlik Konseyi daimî üyesi. Fransa aynı zamanda G7 ülkelerinden biri. Fransa’nın bu kararı Batı blokunda çatlak olabileceği anlamına geliyor. Nitekim İngiltere ve Kanada’dan da benzer bir politika izlenebileceği yolunda açıklamalar geldi. Fransa’nın kararı İsrail’i telaşlandırdı ve öfkelendirdi. Bu yüzden İsrailli bazı yetkililer nezaket sınırlarını aşan ve her türlü diplomatik kuralı çiğneyen açıklamalar yaparak Fransa’yı tehdit etti. Fransa’da karışıklıklar doğacağını ve özellikle Paris’te sokakların güvenli olmaktan çıkacağını öne sürdü.
Bunlar da gösteriyor ki İsrail aslında iki devletli çözüme razı değil. Bu konuda fazla ses çıkarmamasının nedeni Batı Şeria’yı işgal planının adım adım ilerlemekte olması. Çok geçmeden bölge resmen değilse de fiilen Yahudilerin toprağı olacak.
İsrail öylesine lanetli bir anlayışa sahip ki, Filistinlileri insan saymıyor. Aslında Yahudi olmayan hiç kimseyi insan saymıyor. Onları Yahudilerin menfaatleri ve iyiliği için yok etmeyi öngörüyor. Bu noktada kadın ve çocuk ayrımı da yapmıyor. Bugün Batı ülkelerine ve toplumlarına ses çıkarmıyorsa menfaatleri öyle gerektirdiği içindir. Ama bu yarın onlara da benzer şeyler yapmaya çalışmayacağı anlamına gelmiyor. Onlara göre Gazze’de yaşayanlar insan görünümlü hayvanlar. Yaşamalarına müsaade etmemek en tabii hakları. Bu yüzden silahsız sivilleri bombalıyorlar. Hastaneleri yok ediyorlar. Oradan oraya koşturarak şaşkına çevirdikleri insanları öldürüyorlar. Açlığı da silah olarak kullanıyorlar. ABD ile birlikte güya yardım dağıtmak için kurdukları yerlere yiyecek için gelen aç insanları bombalıyorlar. Bilerek ve isteyerek katlediyorlar.
İsrail’in bütün bu yapıp ettiklerini ve niyetini görmemek ve kınamamak, olsa olsa çok kötü bir vicdan kararmasına, dehşet verici bir körlüğe, Müslüman, Arap ve nihayet insan düşmanlığına işaret edebilir.
Atilla Yayla'nın önceki yazıları...