Sahte diploma ve mesleğe girişte diploma şartı

A -
A +

CNN Türk’te yayınlanan bir belgeselde-programda sahte diploma olayının boyutları ele alındı. Bunun bütün dünyada büyük bir problem olduğuna işaret edildi ve Japonya’dan AB’ye, ABD’den İsrail ve Pakistan’a kadar uzanan sahte diploma vakalarından bahsedildi(*).

 

Bu, her şeyden önce, sahte diploma vakasının Türkiye’ye ve özellikle Erdoğan yönetimine mahsus bir durum olduğu propagandası yapan kişilere ve kesimlere bir cevap olarak görülebilir. Sahte diploma ve bu diplomalarla mesleklere giriş dünyanın her yerinde karşımıza çıkabiliyor. Elektronik çağda olmamız da bunun muhtemelen yoğunlaşmasına ve yaygınlaşmasına yol açıyor.

 

Öbür taraftan sahte diploma vakasını abartılı ve bir kısmı gerçekle ilişkisi olmayan haberler üzerinden hükûmete saldırı aracı olarak kullananların çoğunun E. İmamoğlu’nun usulsüz diploma almasını görmezden gelmesi ve bir bakıma onlar üzerinden normalleştirmeye çalışması da ilginç. Biz yaparsak normal başkaları yaparsa anormal mantığı veya ilkesizliği…

Meselenin fazla dikkat edilmeyen bir boyutu daha var: Bazı mesleklere girişin diploma şartına bağlanmış olması. Bu hem devletler tarafından gözetilen hem de belli mesleklere girmiş kimselerin sıkı sıkıya uygulanmasını talep ve takip ettikleri bir durum. Bu meslekler arasında ise doktorluk ve avukatlık başı çekmekte. Bu yaklaşımın altında yatan mantık, gerekçe, mesleki bilgilerin ancak o mesleğe yönelik eğitim veren okullarda öğrenilebileceği. İddiaya göre iyi bir eğitim görmemiş kimselerin bu meslekleri icra etmesi hem imkânsız hem de toplum için tehlikeli ve zararlı. Bu yüzden gerek tıp gerekse hukuk fakültelerinde lüzumsuz yere ağırlaştırılmış bir eğitim var.
Diplomayı öne çıkaran tutumda bir çıkar arayışının söz konusu olduğu da gözden kaçırılmamalı. Bu söz konusu eğitimi veren okulların sayısının artırılmasının engellenmesi çabalarından ve üniversiteye girişte bu dallara kontenjan getirilmesi arayışından da belli. İnsanlar kendi mesleklerine ne kadar az insan girerse kendi kazançlarına ortak çıkması ihtimalinin o kadar azalacağını düşünmekte. Tam tersi söz konusu olmasına rağmen bazı yüksek öğretim alanlarında eğitimin kalitesinin düştüğü yolunda mütemadiyen şikâyetler olması da bu tavrı desteklemek için kullanılıyor.
Bazı mesleklere giriş için diploma şartının abartılması bir bakıma meslek seçme özgürlüğüne aykırı. Özgür insanlar ne iş yapmak istiyorlarsa onu yapma, hangi mesleği icra etmek istiyorlarsa o meslekte çalışma hakkına sahipler. Bu, herkesin her mesleği hiçbir nitelik ve şart aranmaksızın yapabileceği anlamına gelmez. Ancak, içinde yaşadığımız internet çağında bilgi edinmek çok kolaylaştı. Çocukluk yaşlarından itibaren tıbba meraklı bir kişinin sırf internetteki mecralar üzerinden insan vücudu, hastalıklar, bunların sebepleri ve tedavi yolları hakkında tıp öğrencilerinden çok daha fazla bilgi elde etmesi mümkün. Aynı şey hukukçuluk için de geçerli. İnternette dolaşarak ve hukuk kitapları okuyarak hukukta ciddi bir birikim elde etmek mümkün. Ayrıca kişiler bir şekilde belli meslekleri yapmaya uygun bir tabiatla dünyaya gelmiş de olabilirler. Bu yüzden bence isteyen herkesin katılabileceği mesleğe giriş sınavları düzenlenmeli ve çok ciddi olan bu sınavları geçenler mesleğe girebilir olmalı. Büyük bir ihtimalle bunu başaranların sayısı çok az olacaktır. Ancak, önemli olan kapının açık tutulması.
Mesleklere girişin en azından kesin olarak ve mutlaka diploma şartına bağlanmaktan kurtarılması muhtemelen sahte diploma arayışlarını da azaltacaktır.
.....

(*) https://www.youtube.com/watch?v=U1BdrVqqE7g

 

 

 

Atilla Yayla'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.