Siyonist propagandanın etkileri

Sesli Dinle
A -
A +

Daha önceki bir yazımda Siyonistlerin bilinçli ve kasıtlı olarak anti Siyonizm ile antisemitizmi birbirine karıştırdığını, böylece Yahudilerin ve İsrail’in eleştirilmesinin önünü kesmeye çalıştığını ifade etmiştim. Hakikat şu ki, bunda hayli başarılılar. Bugün Yahudilere ve İsrail devletine yönelik her eleştiri bir antisemitizm olarak etiketlenebilir ve çeşitli şekillerde ‘cezalandırılmaya’ çalışılabilir.

 

Bu dediğim dünyadaki sivil toplum ağları için de geçerli. Merkezleri genellikle Batı ülkelerinde olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyet yürüten sivil toplum ağları var. Etrafında bir ağ oluşturmuş kuruluşlar diğer ülkelerdeki kuruluşlara bir bakıma fikrî önderlik yapmakta ve mali destek sağlamakta. Mali destek çerçevesinde bazen genel bazen de proje bazlı fonlar verilmekte.

 

HAMAS’ın İsrail’e saldırısı ve İsrail’in ölçüsüz ve orantısız, tüm insan hak ve hürriyetlerini çiğneyen, sivillerin korunmasına ve karşı şiddetin orantılı olmasına ilişkin tüm ahlâk ve uluslararası hukuk kurallarını ihlâl eden korkunç bir şiddetle cevap vermesi üzerine başlayan tartışmalar bu ağların da hareketlenmesine sebep oldu. Bazı kuruluşlara verilen destek kesildi. Bazı kuruluşlarla ilişkiler sonlandırıldı. Bunun devamı da gelebilir.

 

Bunlara somut bir örneği, kurulmasına öncülük ettiğim bir kuruluş üzerinden verebiliriz. 2008 yılında Londra’da arkadaşlara bir teklif götürdüm. İslam ülkelerinde hak ve özgürlüklerin yeterince anlaşılmadığı ve korunmadığı gerekçesiyle bir uluslararası enstitü tesis edilmesi ve esas itibarıyla İslam ülkelerinde faaliyet yürütmesi gerektiğini söyledim. Kuruluşun ismini İstanbul Network for Liberty olarak düşünmüştüm. İstanbul tüm İslam dünyası için çekici bir şehir olduğu, uzun bir tarihe sahip bulunduğu ve en demokratik İslam ülkesinin parçası olduğu için İstanbul Network for Liberty cazip bir isimdi. Gelgelim kuruluş aşamasında Erdoğan aleyhine oluşan hava ve FETÖ tarafından Türkiye’nin hiçbir hak ve özgürlüğün bulunmadığı bir ülke olarak dünyaya lanse edilmesi üzerine ismi Islam and Liberty Network’e (ILN) çevrildi. Kuruluş Londra’dan Malezya’ya taşındı. Yaklaşık on yılı aşkın bir süredir aktif olan bu kuruluş genellikle uluslararası toplantılar düzenlemekte. Bu toplantılar daha ziyade uluslararası ortakların destekleriyle gerçekleştirilmekte.

 

Filistin-İsrail savaşının başlaması üzerine Network çalışanlarından Tasnim Idriss Filistin lehine bir tweet paylaştı. Bunun üzerine ABD’de yerleşik olan Atlas Economic Research Foundation her yıl kasım ayı başında gerçekleştirdiği, bu sene New York’ta yapılan Liberty Forum için ona yaptığı daveti geri çekti. Bu önemli bir husus zira bildiğimiz kadarıyla Atlas tamamıyla sivil, ABD devleti dışındaki kaynaklardan fon bulmakta. Keza, Michigan’da yerleşik olan ve daha çok Hristiyanlık ve özgürlük ilişkisi üzerinde çalışmalar yürüten Katolik bir yapılanma olan Acton Institute de artık ILN’e destek olmayacağını açıkladı. Desteği kesen bir diğer kuruluş da Network for Liberty oldu. Böylece güya özgürlüğü teşvik etmek için faaliyet gösteren bu kuruluşlar kendi adına açıklama yapan bir kişinin ifade özgürlüğünü kullanmasına tahammül edemedi. Bu kişi üzerinden onun çalıştığı ve çok mühim işler yapan bir kuruluşu cezalandırmaya kalkıştı…

 

Benzer bir durum elbette Türkiye’deki liberal kişiler ve kurumlar için de söz konusu olabilir. Mesela Alman Friedrich Naumann Vakfı ve Hollanda’nın D66 partisi ile çalışanlar kolayca bu duruma düşebilir. Ağırlıklı olarak veya tamamen bu network'lerden fon alan kuruluşların bazıları, belki de bu yüzden olsa gerek, İsrail mezalimi karşısında sessizliğini koruyor, hiçbir açıklama yapmıyor, nerede durduğunu belli etmiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.