Yeşil cennet RİZE

A -
A +
Yer yer yükselen çay fabrikalarının bacaları, bunlardan çıkan siyah dumanlar... Ama o dumanları gözden kaçırırcasına yok eden müthiş tabiat. Rize'nin yeşilini, denizini, tabiatını anlatmak öyle pek mümkün değil...Yeşil cennet RİZE Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı ile Dağmeran'da (Dağ Başı) buluşuyoruz. Bu noktadan kuzeye bakıyoruz, Rize ve Karadeniz aşağıda bir bütün olarak görülüyor; güneyde de bütün yamaçları kaplamış yemyeşil çay bahçeleri, ormanlar ve uzakta görülen, zirveleri karla kaplı dağlar. Bir kuzeye, bir güneye bakıyor; bu müthiş manzaranın tadını çıkarıyoruz. Birkaç yıl öncesine kadar buranın yolu yokmuş, vatandaş bu güzelliklerden istifade edemiyormuş. Halil Bakırcı yolu yaparak, bu müthiş güzelliği vatandaşın hizmetine sunmuş. Şimdi lokantalar, çayhaneler yapılmış. Rizeli vatandaşlar bu müthiş manzarayı seyrederek kahvaltılarını yapıyordu. Oradan, hemen yakında bulunan, ama yüksekliği daha fazla olan Şahin Tepesine geçiyoruz. Başkan bu noktadan, şehir stadına yamaç paraşütü ile uçarak bir ilki gerçekleştirmiş. Buraya, yap-işlet-devret formülüyle, teleferik yapılması da planlanmış. Halil Bakırcı sıra dışı bir başkan. Tatlı Rize şivesi ile konuşuyor. Sabahları saat 05'te 2.5-3 kilometre yüzüyor. Yılda birkaç defa da mesafeyi 5 kilometreye çıkarıyor. Başkan için deniz sezonu 19 Mayıs'ta başlayıp, 29 Ekim'de bitiyor. Ama bu yüzme işinde kendisine eşlik edecek birisini bulamamaktan şikayetçi... Başkan korumasız geziyor, sabah erken saatlerde esnafa gidip beraber kahvaltı yapıyor, dolmuşlara biniyor... Doğru bildiklerini söylemekten çekinmeyen, kanunsuzluklara müsamaha etmeyen, iltimaslara son veren, mert Rizeli Başkan Halil Bakırcı ile hem bu doyumsuz manzarayı seyrediyor, hem de Rize'yi konuşuyoruz. Yeşil cennet RİZE Halil Bakırcı ŞEHRE DÜZEN GELMİŞ "Ciddi bir su, kanal problemi yok. Eskiden çöpün bir kısmı denize dökülüyordu, yaptığımız ilk iş bunu engellemek oldu" diyor Başkan Bakırcı. Kısa zamanda endüstriyel atıklar ayrıştırılarak, ekonomiye yeniden kazandırılacak. Su kaynaklarında problem yok, iletim hatlarındaki sıkıntılar da bitirilmek üzere, asbestli boruların yüzde 70-80'i değiştirilmiş. Artık her yağmur yağışında dükkanları, evleri, caddeleri su basmıyor. En büyük problemleri, dikey olarak denize dökülen 20-22 dere imiş, bunların da ıslahına çalışılıyor. Hazine arazisi kat karşılığı verilerek, Rize'ye çok modern bir stadyum kazandırılmış. Bunun için Rize Yatırım AŞ. kurulmuş, aynı kuruluş bir iş merkezini de yaparak, Rize'ye ciddi bir yatırımda bulunmuş, buraya hareket gelecek. Başkan Halil Bakırcı, bu stadyuma Rizeli Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ismini vermek istiyor, bunun kararının meclisten çıkacağına emin... "Geçmişte imarla çok oynanmış, kim silahın kabzasına sarıldıysa, onun lehine değişiklikler yapılmış, Rize'ye büyük kötülük yapılmış" diyor Başkan, ama o günlerin geride kaldığını belirtiyor. Başkan Bakırcı, Rize'nin ekonomisine de kafa yoruyor, doğa turizminin gelişmesi, Ayder gibi yaylaların yollarının kışın da açık tutulması için çalışacaklarını; alternatif tarım ürünlerinin geliştirilmesi, mesela "Likapa" gibi bitkilerin de devreye girmesi için gayret göstereceklerini söylüyor. Yağışlı ve kapalı günler çok olduğu için, sosyal mekanlar çoğaltılacak, semt konakları oluşturulacak.... MUTLAKA GÖRMEK GEREK Fındıklı'dan başlayıp batıya sahil boyunca Ardeşen, Pazar ve Çayeli sonra Rize, ardından da Trabzon sınırına kadar Derepazarı ve İyidere. Bütün ilçeler deniz ve yeşillikle iç içe. Yer yer yükselen çay fabrikalarının bacaları, bunlardan çıkan siyah dumanlar. Ama o dumanları gözden kaçırırcasına yok eden müthiş tabiat. Rize'nin yeşilini, denizini, tabiatını anlatmak öyle pek mümkün değil. Denize inen derelerin de süslediği, zirveleri karlı dağlara yaslanan bu vatan parçasına bakınca, "şu da olsa iyi olurdu" diyebileceğiniz bir şey kalmıyor... Sahil böyle de iç kesimler farklı mı? Hemşin'e doğru gidiyoruz. Tabiat ve yeşillik daha da muhteşem oluyor. Hemşin deresinin üzerinde bulunan tarihi kemer köprüler, berrak dere suyu ve yeşillikler arasında yer yer görülen minareler... Alternatif turizm için eşi bulunmaz bir coğrafya. Türkiye'nin en yüksek dördüncü noktası olan 3937 metrelik Kaçkar zirvesi, birinci derecede doğal sit alanı olma özelliği taşıyan Fırtına Dersi Vadisi, buzul göllerinin tarifsiz görüntüsü, pek çok kaynağı ve endemik türü barındıran yaşlı ormanları, dünya çapında önem kazanmış alanlardan sadece birkaçıdır. Yayla turizmi, jeep safari turu, geleneksel yemekler, şenlikler... Yürüyüş, tırmanış ya da rafting için her türlü ortam bulunmakta. Binlerce çiçeğe bahçe olan, Türkiye'nin en sarp zirvelerini barındıran Kaçkar Dağları'ndan kaynağını alan Fırtına Deresi, İyidere, Taşlıdere ve başka birçok dere Rafting için bulunmaz özellikte. İki farklı parkuru bulunan İyidere'de her yıl Türkiye Rafting Şampiyonası'nın bir ayağı düzenleniyor. Şehir merkezinde, Yavuz Sultan Selim'in annesine atfedilmiş Gülbahar Sultan Camii, 14. yüzyıl yapısı olan Rize Kalesi, kara ile bağlantısı kesilmiş küçük bir kaya üzerinde bulunan Kız Kalesi, Ortaçağın sonlarında yapılmış, duvar kalınlığı 2 metreyi bulan Zil Kalesi ve başka tarihi eserler... Hareketli, eğlenceli insanlar diyarı, zengin kültür kaynaklarımızdan Rize, mutlaka görülmeli... Yeşil cennet RİZEGÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ BİTECEK Şehir estetiği ve batılı anlamda belediyecilik hususunda ciddi adımlar atılmış. Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın hedefi çatılara, boyasız cephelere müdahale etmek, görüntü kirliliğini bitirmek... Yeşil cennet RİZE Her derde deva ANZER BALI Anzer; İkizdere'de, Çiçekli ve Ballı Köylerinin bulunduğu, sayısız çiçeklerle bezenmiş, 2600 rakımlı bir vadi. Burada, 5 kilometrelik mıntıkada elde edilen Anzer Balı dünyaca meşhur. Temmuz-Eylül ayları arasında elde edilen bu balın, doktorlarca kanser ve bazı iç hastalıkları için tavsiye edildiği söyleniyor. Aralarında Suudi Arabistan Kralı'nın da bulunduğu dünyaca ünlü bazı kişilerin talep ettiği Anzer Balından en fazla 400-500 kilogram elde edilebiliyor. Kilosu 500 TL civarında bir fiyatla satılan bu bal daha çıkmadan talepler geliyor. Anzer Balı üreten ve bu işin ticaretini yapan Anzerli Muzaffer Turgut, kokusu, rayihası, lezzeti ve rengi tamamen farklı olan Anzer Balı'nın bu özelliklerini taşıyan balın başka hiçbir ülkede bulunmadığını söylüyor Yeşil cennet RİZEKuru fasulye için Rize'ye geliyorlar Rize usulü kuru fasulye yemeğinin şöhretini duymuştum. Bu merakımı gidermek için Çayeli'ne, Lale Lokantası'na gidiyoruz. Ali Osman Temurci'den bunun sırrını öğrenmeye çalışıyorum. Sadece Kelkit ve İspir fasulyesi kullanılıyormuş. Fasulye akşamdan suya konur. Bir kilogram ıslatılmış fasulye, 1 kilogram et (dağların şifalı otlarıyla beslenmiş hayvanların lezzetli eti) kullanılır. Tereyağı, domates, salça ve soğan 45 dakika kavrulur, sos yapılır. Kuru fasulye kaynatılır, suyu dökülür. Sonra da kaynatılmış fasülye, et ve sos birlikte kaynatılır, fırına verilir. Bu işlem 4 saat sürer. Bu kuru fasulye yemeğinin lezzeti, bütün malzemenin tamamen doğal ve bu bölgeye ait olmasından kaynaklanıyormuş. Dünyanın her tarafından bu lezzetin tutkunları varmış. Sırf fasulye yemek için İstanbul'dan kalkıp gelen, yedikten sonra da dönen müşteriler varmış. Gelen ünlüler de bu lezzeti tadmadan gitmiyormuş. Mesela Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, Kadir Topbaş, Ahmet Özhan ve diğerleri mutlaka uğrarlar. Başka illerde şube açma teklifleri geliyormuş ama Ali Osman Bey şimdilik bu tekliflere soğuk, kaliteyi tutturamazlar endişesini taşıyor olsa gerek... Ödüller almış, efsaneleşmiş bu lezzetin bozulmasını istemiyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.