Noterleri kapatın bari!

A -
A +

Adalet Bakanlığı'na; Bütün dünyada bulunan ve onurlu bir meslek olan Noterlik, sanki sadece Türkiye'de lüzumsuz olarak üretilmiş bir meslek gibi görülüyor. Her fırsatta, noterlikte yapılan işlemleri yapacak talipler çıkıyor. Bunda noter ücretlerinin çok yüksek olmasının da etkisi var. Bugün en ucuz bir vekaletnamenin noter masrafı 11 milyon 160 bin liradır. Bu rakam, bir küçük tüpün 4 milyon lira olduğu göz önünde tutulacak olursa, vatandaşa "ne soygunculuk!" dedirtecek bir rakam. Ama kazın ayağı öyle değil: Bu 11 milyondan notere kalan sadece 2.199.000 liradır. Gerisi devlete yatırılır. Notere kalanın da en az %20'si, yani 479 bin lirası vergi olarak yine devlete verilir. Notere kalan sadece ve sadece 1 milyon 900 bin liradır. Kağıt masrafı, yazıcı masrafı hariç; büro ve eleman masrafı hariç... Notere ödenen 11 milyon nerede, notere kalan 1 milyon 900 bin lira nerede... Bugün hangi arzuhalcı 10 milyon liradan az paraya dilekçe yazar? Bir avukatın dilekçe yazma tarifesi kaç milyon? Dile kolay, bin sayfalık bir defterin her sayfasına mühür vuran notere, bu sene kaç lira kaldı, biliyor musunuz; 4 milyon 575 bin lira! Bundan gelir vergisini de siz düşüp hesaplayın... -Ticaret ve Sanayi odaları defter tasdiklerine talipmiş! - Vasıta satışlarının neden polisten alınıp noterlere verildiği hatırlanmadan, araba satışları tekrar polise verilmek isteniyormuş! - İhalelerin noter gözetiminde yapılması lüzumsuzmuş!.. Eh, oldu olacak vekaletnameleri de muhtarlara verin gitsin. Zaten bu da elzem artık. Sadece vekaletname ile bir noter göreve devam edemez. İstifasını verir gider, muhtar olur, seçilemezse arzuhalcilik yapar, daha iyi... Ben ve benim gibi küçük ilçe noterlerinin, vasıta satışlarının alınmasından sonra istifa edecekleri kaçınılmaz olacak ve yerine kimse talip olmayacaktır. Büyük şehirlerdeki noterlerin çoğu da zamanla tasfiye olacaktır. O zaman vatandaş vekalet çıkartacak noter bulamayacak, vekalet çıkarmak çile olacaktır. Araba satışlarının noterden alınması için kanun hazırlayanlar ileri görüşlülük yaparak, muhtarlara vekalet çıkartma yetkisini de düzenlesinler. Vatandaşı muhtemel bir çileye düşürmekten kurtarırlar. Gerçek hizmet böyle olur! Vekaleti de aldıktan sonra, diğer işleri düzenleyecek bir iki makam bulunur nasıl olsa! Ve böylece noterlik kurumu tarihe karışır. En güzel tarafı da; bütün dünyaya noterliğin ne lüzumsuz bir kurum olduğunu göstermiş olur ve bundan da büyük bir gurur(!) duyarız... > Bir noter Halk sağlığı bu kadar ucuz mu? Bazı camilere ve minarelere baz istasyonları kurulduğu herkesin malumudur. Güngören/Haznedar Merkez Camii'ne de bu cihazlar kurulup faaliyete geçirildi. Montaj işi gece, gizli olarak yapıldı. Bunun 100 metre uzağında bir ekmek fırını çatısında da baz istasyonu kurulmuş. Üç-beş kuruş uğruna bölge insanının sağlığı ile oynanıyor. Benim gibi kalp ve astım hastaları nefes alamaz durumdayız. Devamlı olarak radyasyon yaydığı, beyin hücrelerini tahrip ettiği, burun kanaması ve sakat doğumlara sebep olduğu, neslin bozulmasına yolaçtığı iddia edilen bu cihazların, meskun mahallere takılması yasak değil mi? Bölge halkı sağlığının korunması, çocuk ve torunlarımızın bekası için, bu yazımın ihbar kabul edilerek; baz istasyonlarının sökülmesini ilgili kuruluşlardan talep ediyorum. > Mustafa Tan (Haznedar Güven Mahallesi sakinleri adına) - İSTANBUL Alacaklarımızın ödenmesi için karar verilsin! Milletin orta kesimini teşkil eden biz sade vatandaşların ezilmesine artık son verilsin. Ayın 9'u olmuş, hâlâ Emekli Sandığı farkları ödenecek. Geçen yıl yapılan Kasım, Aralık aylık farkları da ödenmedi. Tasarrufu Teşvik kesintilerimiz ve nemaları ile Konut Edindirme Fonu kesintilerimizi bir an önce ödesinler. Hükümet, bir karar alarak, bütün partilerin trilyonlara varan Hazine yardımlarına el koysun. Bu parayı biz alacaklı ve mağdur vatandaşlara dağıtsın. Böylece gerçek bir atılım yapılmış olur ve milyonların duası alınır. > Haluk Özbek - İSTANBUL Maksat çocukları yalana alıştırmak mı? Bir televizyon kanalında her sabah çocuklara yönelik bir program yer alıyor; "Duma duma dum, bir yalan da sen uydur" diye... Bu program çocukları yalana alıştırıyor. İlkokul 3. sınıfa giden torunum Damla da bu programı kaçırmıyor. Geçen gün şu sözlere hepimiz şahit olduk: Portakalı soydum, baş ucuma koydum, ben bir yalan uydurdum, duma duma dum... Bu yaştaki çocuklarımızın körpecik beyinlerine yalan kavramını yerleştirmek doğru mu? > Bekir Zor - İSTANBUL

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.