Yoğun çalışma temposu özellikle büyük şehirlerde hemen hemen hepimizi hayatın güzelliklerinden koparttı. Olmazsa olmaz işlerimizin telaşında; insanca yaşamanın gereği olan kişinin kendisine, hobilerine, sevdiklerine vakit ayırması gibi son derece insani isteklerimiz lüks haline geldi. Kitap okuyamaz, gezemez hatta biraz daha ileri gidersek gülemez hale geldik. En son ne zaman sinemaya gittiniz, son okuduğunuz kitabın adı neydi, son sergi, son akraba ziyareti desek maalesef bir çoğumuz düşünerek cevap vereceğiz. Zaman o kadar hızlı akıyor ki hayatı yakalamak için hepimiz yorgunuz ve buna rağmen de sürekli olarak gecikmekten yakınıyoruz. İşin acı yanı öyle koşturuyoruz ki, bazen "Halim nedir?" demek bile aklımıza gelmiyor, taki ortaya bir sağlık problemi çıkıncaya kadar. Kısacası bir çok kişi iş ve özel hayatındaki diğer önemli şeylere gösterdiği özen ve çabada zorlanıyor. Zamanın kıymetini bilin! Peki hayatımızı dengeleyemez miyiz? İşte şimdi dünya bu sorunun cevabını arıyor, çünkü hızla tüketilen hayatı planlamanın bir formülü olmalı ve bizler daha mutlu bir hayat sürdürebilmeliyiz. 12. defa düzenlenen "Ulusal İnsan Yönetimi Kongresi"nin konularından birisi de hayat dengesi üzerineydi. İlk oturumunda, sağlık ve stres yönetimi uzmanı Marion Appel-Schiefer, "İnsanlar" başlığı altında, "İş ve Yaşam Dengesi" konulu konuşması ile katılımcılarla görüşlerini paylaştı. Konuşmasının başında, "dengeli bir hayat" sürdürmenin tüm insanlar için gerekli olduğunu belirtti ve bunun için de etkin zaman kullanımının hayatımızdaki önemine dikkat çekti. Hayat dengesi kurabilmemizin diğer önemli şartının da kendimize ve sağlığımıza özen göstermemiz olduğunu belirten Schiefer, katılımcılardan, aşağıdaki soruları sırasıyla kendilerine sormalarını istedi ve tüm soruları "evet" olarak cevaplayanların gerçekten "dengeli" bir hayat sürdürdüğünü belirtti. * Sorumlu bir kişi olarak ailenize özen gösteriyor musunuz? * Sorumlu bir kişi olarak işinize özen gösteriyor musunuz? * Sorumlu bir kişi olarak birlikte çalıştığınız kişilere özen gösteriyor musunuz? * Sorumlu bir kişi olarak kendinize özen gösteriyor musunuz? * Sorumlu bir kişi olarak sağlığınıza özen gösteriyor musunuz? İpin ucu sizde... Schiefer'e, göre beslenme alışkanlığımızın geçmiş yıllardaki zorlayıcı hayat şartlarına dayandığını ve yeni kolay hayat tarzına uygun olmadığını, uykusuzluğun ise günümüzde birçok kişinin yaşadığı çok büyük bir problem olduğunu ve uykusuz kalarak hücre faaliyetini sürdürmeyen bir vücudun çabuk yaşlandığını sözlerine ekledi. Schiefer, beslenme ve uyku alışkanlıklarının yanı sıra; ilişkilerin, iş hayatının ve en önemlisi gün içinde kişinin az da olsa kendisine zaman ayırmasının önemine değindi. Bu konuda yapılan tüm çalışmalara baktığımızda ortaya çıkan sonuç şu ki; hayatımızda hoşlanmadığımız bir çok konuda değişimi yapacak olan tek güç kendimiziz. Bunu başaran mutlu insanlara bakın. Düzenli spor yaptıklarını, sigara ve benzeri zararlı alışkanlıklardan uzak durduklarını, uyku ve beslenme düzenlerine özen gösterdiklerini, zamanlarını iyi planladıklarını ve mutlu olmak için çaba harcadıkları, problemlerini günlük hayatın bir parçası olarak gördüklerini, düzeltmek için çaba harcadıklarını farkedeceksiniz. Unutmayın ki; hayatta ne ekerseniz onu biçersiniz, değişim bu sebeble kendimizden başlamalı ve şu sorunun cevabını bulmalıyız, "Ne istiyorum, karşılığında ne yapıyorum?" > Etkili insanın 7 alışkanlığı Mutlu bir hayat konusunda, sizlerle, ABD'nin en etkili 25 simasından biri sayılan ve birçok ülkede yıllarca bestseller listesinden inmeyen ve Türkçeye de çevrilen "Etkili İnsanın 7 Alışkanlığı" adlı kitabın da yazarı Profesör Stephen R -Covey'in, görüşlerini paylaşmak istiyorum. Covey'e göre; alışkanlıklarımız hayatımızdaki en güçlü etkenlerdir... 1- Proaktif olun: Proaktivite sözcüğü, insan olarak kendi hayatımızdan sorumlu olduğumuzu ifade eder. 2- Problemi düşünerek başlayın: Bu, varacağınız yeri iyice belirleyerek başlamak demektir. 3- Önemli işlere öncelik verin: Bu alışkanlığı en güzel şekilde Goethe'nin şu sözü özetliyor: "En önemli şeyler, asla en önemsizlerin insafına bırakılmamalı." 4- Kazan/Kazan anlayışını hedefleyin: Her iki tarafın da kazançlı çıkacağı seçenekler bulun. Birbirimize sevgi ve saygıyla yaklaşmalı, hiçbir zaman bencil davranmamalı, 'biz bilinci' ile hareket etmeliyiz. 5- Biraz empati: Empati: Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak; onu anlamak ve anladığımızı hissettirmektir. 6- Sinerji üretin: Sinerji, bütünün, parçalarının toplamından daha büyük olması demektir. Sinerji, bir katalizatör görevi yapar, birleştirir ve insanların içindeki en büyük güçleri açığa çıkarır. 7- 'Baltayı bileyin': İşinizde ve diğer alanlarda istediklerinizi elde etmenize yardımcı olan şeyleri korumak ve geliştirmek demektir. Kendinizi, hayatınızın 4 boyutunda (fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal) sürekli olarak yenileyin. > Okuyucu mektubu Köprü kuran adam Okuyucumuz Seyhan Akman'dan gelen aşağıdaki dizeleri sizlerle paylaşmayı istedim, kendisine teşekkür ediyorum. "Boş bir yolda yürüyen yaşlı bir adam Akşamın karanlık soğuğunda Geniş, derin, kocaman bir uçurum ile karşılaştı. Alacakaranlıkta aştı uçurumu Ve o kasvetli akıntıda korkmadı. Ama öbür yakada güvenliği bulunca Döndü ve bir köprü kurdu kabaran suları aşmak için. "İhtiyar" dedi ona eşlik eden cüce, "Burada yaptığın işle gücünü boş yere tükettin, Yolculuğun bugün sona erecek, Ve bu yoldan bir daha hiç geçmeyeceksin, Sen zaten o derin ve geniş uçurumu aştın, Neden akşamın kabaran sularına karşı köprü kurasın?" Adam yaşlı, ağarmış başını kaldırdı Dedi ki: "Dostum geçtiğin yolda, Bugün ardımdan bir genç yürüdü, Ayakları onu da buraya getirecek Ve benim için bir hiç olan bu uçurum, Belki o sarışın gence tuzak olacak. O da alacakaranlıkta geçecek buradan. Dostum bu köprüyü onun için kurdum." Will Allen Dromgoole Ümit ediyorum hepimiz birgün engelleri kaldıranlardan olmayı başarırız. Sevgiyle Kalın... B.A.